İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin bugün ikinci kez hakim karşısına çıktı. Duruşma salonunun değişmesi nedeniyle Avukatlar duruşma salonunun daha büyük bir salona alınmasını talep etti. Avukatlar ve hakim arasında tartışma çıktı. Hakim duruşma salonundan ayrıldı. Daha sonra geri geldi. İtirazların ardından duruşma salonu değişti.
DURUŞMAYA KATILMAMA KARARI
Salon değişikliği talebinde yaşanan gerilim nedeniyle Ekrem İmamoğlu ve avukatları duruşmaya katılmama kararı aldı.
Ancak hakim, Ekrem İmamoğlu'nun duruşma salonuna getirilmesi talimatı verdi.
Diploma davasına katılmama kararı alan Ekrem İmamoğlu, duruşma salona getirildi. Avukatları olmadan salona gelen İmamoğlu, müdafisiz olarak hakim karşısına çıktı. Tüm bu yaşananlardan sonra 11.00'de başlaması gereken duruşma ancak 14.00'te başlayabildi. İmamoğlu savunmasına başladı.

İMAMOĞLU VE HÂKİM ARASINDA TARTIŞMA
“Takdir edersiniz ki sizin yaşandığınız çemberin dışında yaşananlar, burada bulunamayan misafirlerim başta olmak üzere avukatların burada olamaması, bununla ilgili yapılan şikayetler bulunuyor" diyen İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:"Bu gerçeğin bir parçası da avukatım Mehmet Pehlivan’ın benim adil yargılanma hakkımın elimden alındığı şekliyle tutuklandığını düşünüyorum. 8 aya yakın bir süredir bir yargı tacizi altındayız. Sabahın karanlığında evlere baskın yaparak suçsuz olan insanların masumiyet karinelerinin ihlal edildiği bir süreçteyiz. Salonun 4 no’luya alınması bize bildirilmedi. Bu nedenle buraya gelen onlarca kişi ve avukat içeriye giremedi. Aralarında benim 3 avukatım içeriye giremedi ve onlar giremeden benim burada savunma yapmam mümkün değildi. Onların yokluğunda savunma yapmak istemiyorum.”
Hakim ise “Burada avukatınız bulunuyor. Burada yaşanan her şey herkesin gözü önünde yaşandı. Avukatların önce alınmasını istedim, onları duruşmayı davet eden tutumu mahkeme ısrarla sürdürdü. Meslektaşlarımızla iletişim zemini kurduk” dedi.
"TÜRKİYE'NİN GELMİŞ GEÇMİŞ EN ABSÜRT DAVASI"
Hakimin konuşmasının ardından söz alan İmamoğlu ise hakime şu cevabı verdi:
“Olabildiğince sakin konuşmaya çalışıyorum ben tutuklu yargılanan birisiyim ve yüce Türk mahkemesine duyduğum saygı ile konuşma yapmaya çalışıyorum çünkü söylemek istediklerim çok fazla. Salonun değişeceğinden 2 saat önce haberdar oldum. Bana 12.30’da yeni salona geçildiği söylendi ama o sırada kargaşa sürerken diğer 3 avukatımın buradan ayrıldığını öğrendim. 2 saatten fazla durduğum nezarathene o kadar süre tutulacak yer değil. Ben Türkiye’nin gelmiş geçmiş en absürt davasının muhattabıyım. 35 yıl önce yaptığım geçiş, kurumlar arası yapılan yazışmalar ortayken bunun yargılanmasına dönen absürt bir yargılama ile karşı karşıyayız. Daha hassas davranılması gerektiğini düşünüyorum, ki keza siz yıllık izninde olmanıza rağmen salon ayarlama işleri ile uğraştınız bu da değerli. Ama tüm dünyada dalga geçilen düzeydeki bir davada ben ve avukatlarım salon değişikliği ile ilgili daha önce bilgilendirilmeliydik. Tek bir avukatım ile savunmamı yapmak istemiyorum, bu bir ekip işi çünkü. Bu nedenle bu yargılamanın ertelenmesini talep ediyorum.
'10'A YAKIN MAHKEME İLE MUHATABIM"
"10’a yakın mahkeme ile muhatabım" diyen İmamoğlu şöyle devam etti: "Bunların her birisinin adı ne olursa olsun çelişkili şekilde yürütüldüğü ortadadır. Büyükçekmece’de yargılandığım bir davada duruşmaya katılma talebim başta olumlu, sonra ise bunun sağlanamayacağı, SEGBİS ile bağlanmama karar verildi. 1100 gün oldu mütalaa verilmedi. Benim Büyükçekmece’ye katılmam engelleniyor, anayasada yüz yüze ilkesi var. Siz buraya göçebe gibi Çağlayan'dan geliyor, burada yaşanan sorunları düzeltmekle uğraşıyorsunuz. Burada sadece Türkiye’nin değil dünyanın birçok yerinden kişinin ilgisini çeken yargılamalar silsilesi yaşanıyor."
"SİZİ SAVUNMA YAPMAYA ZORLAYAMAYIZ"
Hakim ise “Mahkemeye tutumunuzda olumsuzluk görmüyorum ama makul da bulmuyorum. Müdaffiniz de buradayken duruşmanın görülmesi gerekiyor ama sizi savunma yapmaya zorlayamayız” dedi.
"AVUKATLARIN DURUŞMAYA GELMEMESİ MAHKEMEYE TEPKİ DEĞİLDİR"
Ardından söz alan Avukat Nusret Yılmaz ise şunları söyledi:
“Kamuoyunun merak ettiği, cumhurbaşkanı adayının diplomasının iptaline ilişkin duruşmanın ilgi göreceği tahmin edilebilir. Ancak küçük bir salona alınması, sonra değiştirilmesi ve avukatların alınmaması ve buna dair dışarıda arbede yaşanmasına yönelik tepki gösteriliyor şu an. Avukatların duruşmamaya gelmemesi mahkemeye yönelik bir tepki değildir. Biz savunmayı bir bütün olarak hazırladık bu nedenle duruşma salonuna giremeyen arkadaşlarımızın verdiği dilekçe ile delillerin incelenmesini bir başka bir duruşmada gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.”
Yılmaz, davanın diğer avukatları ile birlikte savunmayı yapmak için süre talep etti.
Savcı, “İdare mahkemesindeki davanın sonucunun beklenmesini talep ediyoruz” dedi.
Talepleri dinleyen mahkeme heyeti ara karar için duruşmaya ara verdi.
İMAMOĞLU: "İVEDİLİKLE DURUŞMA TERTİP EDİLMESİNİ İSTİYORUM"
İmamoğlu: “Tümüyle absürt bir davaya dönüşmüş olan bu davada olmayacak şekilde iptal edilen bir diplomaın bekletici unsur olarak değerlendirilmesini yanlış buluyorum. Bu nedenle ivedilikle bir duruşmanın tertip edilmesini istiyorum.”
Aranın ardınan duruşma tekrar başladı. İmamoğlu duruşmayı izlemeye gelenler tarafından ayakta alkışlarla karşılandı.
Mahkeme ara kararında, delillerin ve belgelerini tartışılmasına bir sonraki duruşmada devam edilmesine karar verildi.
Duruşmanın 2 veya 3 no'lu duruşma salonunda görülmesine hükmedildi. Savcının talebinin bir sonraki duruşmada değerlendirilmesine karar verildi.
DURUŞMA 8 ARALIK 2025 SAAT 11.00’E ERTELENDİ
Ara karar açıklandı. Mahkeme'nin verdiği karara göre duruşma 8 Aralık 2025 günü saat 11.00’e ertelendi.
İmamoğlu için, lisans diplomasının sahte olduğu iddiasına ilişkin, 'Zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik' suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.
İDDİANAMEDE NELER VAR?
İddianamede, İmamoğlu'nun Kıbrıs'ta öğrenim gördüğü Girne Amerikan Üniversitesi'nin (GAÜ) 1990 yılında YÖK tarafından tanınan bir üniversite olmadığı belirtildi.
O yıllarda Kıbrıs'ta faaliyet gösteren kurumlarından sadece Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin tanındığı, ancak "yatay geçiş kontenjanlarının usulsüz olarak arttırıldığı" iddia edildi.
İddianamede, İmamoğlu'nun "resmi belgede sahtecilik" suçunu "zincirleme şekilde" işlediği savunuldu.
İddianamede, yatay geçiş için gerekli evrakın "şeklen doğru ancak içerik bakımından sahte" olduğu iddia edildi.




