Farkında mısınız, ne çok ölüyoruz. Onlar, yüzler, binler… Sosyal
medyada, ölümünü duyduğumuz kişiler, ölmüş bile sayılmıyor.
Normal ölümlerin adı yok!
Neden mi?
Ülke son yıllarda binlerce insanını kaybetti.
Kaybetmeye de devam ediyor.
Daha dün Covid 19 salgınında, yüz binin üzerinde insan öldü.
Sonra orman yangınları ve can kayıpları…
Yetmedi, İzmir depremi ve ölümler…
Ve asrın felaketi, iki büyük deprem…
Maraş merkezli Pazarcık 7.7 ve Elbistan merkezli 7.6 şiddetinde art
arda yaşanan depremde on şehir yerle bir oldu.
Son verilere göre, bu depremlerde 44 bin insan hayatını kaybetti.
Yüz binin üzerinde yaralı var.
Hala da devam ediyor enkaz kaldırma çalışmaları.
Ölüm ve yaşam!
Ölümle, yaşam arasında ince bir çizgi var!
Bir varsın, bir yoksun misali…
Ölümle bir yaşıyor insan!
Ölüm ve yaşam!
Ölüm, her yerde…
Ve her an!
Yaşarken ölmek bu olsa gerek…
Yaşayan ölüleriz…

Ya da “Ölmüş yaşayanlar da” denilebilir.
Depremden kurtulmak, yaşamak anlamına gelmiyor.
Yaşıyor sayılmıyoruz…
Yaşayan beden oluyoruz…
“Hatay'da yaşadığı depremin ardından Adapazarı'na gelen 20
yaşındaki üniversite öğrencisi B.K.Ş. deprem şokunu burada
atlatmaya çalışıyordu. Yaşanan depremde çok sayıda arkadaşını
kaybetmesi nedeniyle bunalıma giren genç yaşadığı dedesinin evinde
doğalgaz borusuna kendini astı. B.K.Ş.'nin sosyal medya hesabında
vefat eden arkadaşlarıyla ilgili yaptığı paylaşımlar hala dururken
intihar haberi alındı. Depremde kaybettiği arkadaşlarının
fotoğraflarını paylaşan B.K.Ş, ardından, “Siz sanıyorsunuz ki hep
tanımadıklarınız ölecek” yazan son bir post paylaştığı belirlendi.”
Evet!
Yaşayanlar da ölüyor…
Hem de bir bir…
Annesiz, babasız kalan çocuklar yaşıyor mu?
Onlar da öldüler hem de diri diri…
Gördükleriniz sadece birer suret ya da birer beden…
Çocuklarını, yakınlarını, akrabalarını kaybedenler…
Hepsi ölüler…
Nasıl yaşanacak bu dünyada? Nasıl normale dönecek bu ülke?
Hiç mümkün değil!
Toplumun ruhu çökmüş durumda… Ülke tümden ağıtta…
Nereye baksan gözyaşı…
Bir zamanlar hiç aklıma gelmezdi ölüm!

İnsanlar, doğarlar, büyürler, ölürler, derdim.
Şimdi insanlar, doğarlar ve ölürler, diyorum.
Ölüm ve yaşam ya da yaşam ve ölüm…
Bu kadar!
Ötesi yok!