Gökyüzünün en parlak yıldızı Sirius, her yıl 5–7 Temmuz arasında Güneş’le kavuştuğunda, görünmez bir enerji kapısı aralanır.
Yılda sadece bir kez yaşanan ama etkisi bir ömre yayılabilen bir gökyüzü olayı gerçekleşiyor.
Sirius–Güneş kavuşumu
sadece bir astronomik hizalanma değil…
Bu bir uyanış çağrısı.
Gökyüzünün en parlak yıldızı Sirius, her yıl 5–7 Temmuz arasında Güneş’le kavuştuğunda, görünmez bir enerji kapısı aralanır. Bu dönem, ilahi bilgelik, sezgisel güç ve yeni bir bilinç alanına geçiş anlamına gelir.
Binlerce yıldır mistikler, kadim uygarlıklar ve yıldız bilgeleri bu dönemi ruhsal kapıların açıldığı zaman olarak kabul etmiştir.
Bazı ışıklar sadece gözle değil, ruh ile görülür.
Bu kapıdan bakabilenler, kendilerini, kaderlerini ve içsel rehberlerini daha derin bir yerden duymaya başlar.
5–7 Temmuz arasında yaşanan Sirius-Güneş kavuşumu, binlerce yıldır kadim uygarlıklar tarafından kutsal kabul edilmiştir.
Eski Mısır’da Sirius’un doğuşu Nil nehrinin taşmasıyla, yani hayatın yeniden doğuşu ile ilişkilendirilirdi.
Bugün biz de bu enerjiyi kendi içimizde bir uyanışa, yeniden doğuşa çevirebiliriz.
Bugün size sormak istiyorum:
Kalbininizin ışığını ne zamandır görmezden geliyorsunuz?
Hangi içsel sesi susturdunuz?
Sirius’un ışığı, işte şimdi tam da o sesi duymanız için gökyüzünde!
Astrolojik olarak bu kavuşum, kalp merkezli yaşamı seçmek, sezgisel bilgiye açılmak ve ilahi plana teslimiyet anlamına gelir.
Bu Süreçte Bizi Ne Bekliyor?
Bu birkaç günlük süreçte,
İç görüleriniz güçlenebilir,
Uzun süredir cevabını aradığınız sorular zihninizdenden değil, kalbinizden gelebilir,
Rüyalarınız, sezgileriniz ve içsel çağrıların yoğunlaştığını hissedebilirsiniz.