Milli Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) yapılan açıklamada 103 amiralin bildirisine tepki gösterildi. Açıklamada 'böyle bir bildiri demokrasimize zarar vermekten başka bir işe yaramaz' denildi...

Milli Savunma Bakanlığı, 103 emekli amiralin, son dönemde gündeme gelen 'tekkedeki amiral' ve 'Montrö'nün tartışmaya açılması' konularında yayınladığı bildiri hakkında bir açıklama yaptı.

"TÜRK YARGISININ GEREĞİNİ YAPACAĞINA İNANIYORUZ"

MSB açıklamasında, ''Böyle bir bildiri yayınlamanın demokrasimize zarar vermekten, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemekten ve düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramayacağı açıktır. Bağımsız Türk yargısının gereğini yapacağına inancımız tamdır'' ifadelerini kullandı. 

Açıklamanın tamamı şöyle:

"Uluslararası anlaşmaların kazanç ve kayıplarının da bilgi ve bilincinde olan Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir görev ve sorumluluğu olmayan kişi veya kişilerin hırs, ihtiras ve şahsi emellerine araç yapılamaz. Bağrından çıktığı asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla içeriden ve dışarıdan her türlü fitne-fesat ve yıkıcı girişime rağmen gücüne güç katan Türk Silahlı Kuvvetleri; egemenlik, bağımsızlık ve bekamız ile hak, alaka ve menfaatlerimizin korunmasını dikkat ve hassasiyetle ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışı içinde kahramanlık ve fedakârlıkla başarıyla gerçekleştirmektedir. 15 Temmuz hain darbe girişimi ile iç-dış fitne ve fesatlara rağmen, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör koridorunun parçalanması dahil, düşmanlarımızı hayal kırıklığına uğratan önemli başarılar elde edilmiştir

Kahraman ordumuzun güçlendiğinin en açık göstergesi, başarıyla icra edilen operasyonlar ile sayısı ve kapsamı giderek artan tatbikatlardır. Uzun yıllardan beri hayal ettiğimiz harekât etkinliğine ulaşılmış ve denizde tüm zamanların yıllık en yüksek seyir süresi gerçekleştirilmiştir. Sultan Alparslan'dan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e kadar binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen millî, manevi ve mesleki değerler ile asil milletimizin bağrından çıkan ve Peygamber ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri; Atatürk'ün de belirttiği gibi akıl ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görev ve sorumluluklarının bilincinde, daima görevinin başındadır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarılarında en büyük pay aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize aittir. Bu vesile ile aziz şehitlerimizi; ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ediyor, hayatta olan kahraman gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz."

EMEKLİ AMİRALLERİN GÜNDEM OLAN O BİLDİRİSİ:

“Yüce Türk Milletine,
Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

TBMM'de 23 Nisan Milli Egemenlik Konseri düzenlendi TBMM'de 23 Nisan Milli Egemenlik Konseri düzenlendi

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşında tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

4 Nisan 2021
Deniz Şehitlerimizi anarak Saygıyla duyururuz.”