Türkiye siyasal tarihi siyasi cinaytlerle anılan bir tarihtir.1920 yılından itibren doksan yıllık dönemde bir çok siyasi cinayet işlenmiştir.

28 ocak 1921 yılının soğuk bir kış gecesinde Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı katledilmiştir.Son elli yılda ise derin devlet ve Gladyo yapılanması vasıtasıyla bir çok cinayet işlenmiştir.

 Bir çok siyasi cinayet ''faili meçhul''denilen bir kavramın içine sıkıştırılarak katiller derin devlet veya katil devlet yapılanması vasıtasıyla korunmuş veya saklanmıştır.

Eğer devlet örgütlenmesi yıllarca bir cinayetin failini bulamıyorsa, bu şekilde düşünmekten başka çarede kalmıyor.

Bütün bunlar doksan yıldır devam ederken cinayet işlediği iddia edilen ve davaları devam eden bir çok örgüt mensubu veya adi suçlardan cinayetle suçlanan insanlar bir anda salıverildi.

Toplumda söz söyleyen konuşan ve öncü güç görevi yapan bir çok insan tedirgin olmuş durumda.Cinayetleri bir kutsal dava uğruna işlediğini iddia eden kişiler aynı heyecanla ceza evi önünde slogan atarak ve kutsal değerler üzerine yemin ederek sokağa bırakılmıştır.

Bu insanlar öldürmenin ve cinayetin kutsal bir iş olduğuna inandıkları için, kutsallık adına tekrar cinayet işlemeye başlarsa ne olacak?

DHA(doğan haber ajansı)Diyarbakır muhabiri Ferit Demir dışarı çıkan insanların üç gündür en yakın karakola giderek imza vermediklerini haber veriyordu.

Yani dışarı çıkan örgüt mensubu kişiler devletin kendileri için koyduğu kuralları tanımadığını şimdiden ilan etmişlerdir.Bu kişilerin bir çoğu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılacaklarını bildikleri için mutlaka yurt dışına kaçmanın bütün yollarını kullanacaklardır.

Ayrıca AKP öncesi oluşturulan derin devlet bu tür suç unsuru örgütlerin elemanlarını kullanarak cinayetlerde ve sabotajlarda kullanmıştır.

Aynı durum şu anda oluşan yeni devlet yapılanması içinde oluşan derin yapılanmanın,muhalif grupları sindirmek ve korkutmak veya yıldırmak için kullanılmayacağının garantisini kim verebilir?

5.01.2011 tarihinde basında çıkan bir haberde prf Yalçın Küçük can güvenliğim yok diyerek içişleri bakanlığına başvuru yapmıştır.

Bunun anlamı nedir?Bir profosörün can güvenliği yok ise sıradan vatandaşın can güvenliği nasıl sağlanacaktır?Kim ne derse desin ''cin şişeden çıkmıştır''

Dışarı çıkan örgüt mensupları illegal örgüt eğitiminden geçmiş bu insanları bir kez daha içeri almak mümkün olmayacaktır.

Tekrar içeri girdiğinde müebbet hapis cezası yiyeceğini bilerek hiç kimse gönül rızası ile hapise dönmeyecektir.

Türkiyede islami refleksleri çok güçlü olan bir devlet yapılanması sınır kapılarından odacısına kadar örgütlenmiştir.Bu yapıdan dolayı özellikle hizbullah üyesi olan kişiler tekrar hapise dönmeyecektir.Bu durum pkk içinde geçerlidir.Bunun böyle olacağını hep birlikte göreceğiz.

Hükümet şimdiden bu kişilerin yurt dışına kaçmamaları için tedbir almalıdır.Mevcut iktidarın devlet örgütlenmesindeki gücü bunu önleyecek bir irade göstermeyeceği konusunda derin şüpheler oluşmuştur.

Özellikle hükümete muhalifi güçler oluşan yeni durumla birlikte bundan sonra çok daha fazla psikolojik baskı altında yaşamaya mahkum edilmiştir.

Bu baskı ''mahalle baskısı'' yerine örgüt baskısı haline dönüşecektir.Bütün bunların olabileceğini bilerek tedbir almayan bakanlığı iyi niyetli görmek mümkünmüdür?

Türkiye önümüzdeki günlerde seçim havasıyla birlikte,seçim alanlarında özellikle güneydğu anadoluda pkk baskısı yanında birde Hizbullah örgütü baskısını yiyecektir.

Bundan dolayı güneydoğu anadolu bölgesinde seçim alanları ve sandıklar devlet kontrolü dışında pkk ve hizbullah arasındaki çekişmenin arasına sıkışacaktır.

Özellikle Güneydoğu abnadolu bölgesinde çok etkili örgütlenme yapısına sahip olan Hizbullah örgütünün beyin takımının dışarı çıkması ve o bölgede yerini alması manidar bir durumdur.

Türkiyede normal işlemeyen sistem daha hızlı bir şekilde normal işlemeyen bir sitem içine girecektir.Haziranda yapılacak seçimler AKP iktidarı için en önemli seçimdir.

AKP iktidarının seçim kaybetmemek adına seçime giderken ortaya çıkan bu tahliyelerin kimin işine yarayacağını hep birlikte göreceğiz.

Bunun için bu seçimde demokrasiye,insan haklarına,özgürlüklere,özgür basına inanan herkesin ve her kesimin aklını başına alma zamanı gelmiştir.

Bundan dolayı haziranda yapılacak seçimlerde AKP karşısında geniş bir cephenin oluşturulması ve CHP de güç birliği yapması zamanı gelmiştir.Bu yapılamaz ise yarın çok geç olabilir.Saygılarımı sunuyorum. [email protected]