Son zamanlarda bir dokunulmazlıktır gidiyor.

Dokunulmazlık adı altında herkes birbirine lafı dokunduruyor da, ne hikmetse kimse kimseye dokunamıyor, dokunmuyor. Alan razı satan razı.

Türk hukukunda ilk dokunulmazlık 1876 anayasasında düzenlenmiş, bakılmış ki çok ballı bir kanun 1924, 1961, 1982 anayasasında da yerini almış.

Lafın kısası koltuğu kapan dokunulmazlığına dokundurtmamış.

Dokunulmazlığın esası nedir aslında; herkesin hür ve özgürce hakaret içermeden, hiç kimsenin kişilik haklarına zarar vermeden toplumun gelişimi için fikrini söyleyebilmesidir.

Oysa şimdi ne kadar bohçası kirli varsa bu dokunulmazlık zırhının arkasına sığınıp, hiç olmazsa zaman aşımını bekliyor.

Yani dokundurtmuyorlar kendilerine. Suçları öyle ya da böyle değil iddialarda.

Normal bir vatandaşın bu suçlardan biri için hakkında iddia bile olsa alimallah hapı yutmuştu. Senelerce mahkeme, ardından hapis; sürün Allah sürün!

Zaten elde yok, avuçta da yok...

Oysa kendine dokundurtmayanlar; Yaşa Allah yaşa.

Şimdi soruyorum inandığımız değerlere binaen:

İnandığımız dinin emri ve bu emirleri insanlara vahyeden peygamberimizin ve ona inanan sahabenin -ki o zamanda meclis vardı- acaba dokunulmazlığı var mıydı?

Memlekette temiz insan kalmadı mı ki, suçlu insanlara mecbur kaldık ve bu yüzden bu yasayı fikir hariç tutamıyoruz?

Bu dokunulmazlıklarını korumak için kendilerine inanan insanların gözünü nasıl ve hangi yalanlarla boyadılar?

Onlarda sokaklarda çöpten ekmek toplayan garibana dokunmayıp, kendi maaşlarına zam yaparak dokunurlar mıydı?

Dokunulmamak için koruma ile dolaşır mıydı? (Allah’a inananın ölümden de korkusu olmaz, zira şehit olacağı için en büyük makama ulaşacaktır.)

Şimdikilerin dokunulmazlıkla elde ettikleri dokunulamayan mal varlıkları ne kadardır? – Ki en önemlisi bu galiba-

Sadece fikirsel söylemler için dokunulmazlık yasası çıksa meclisimizde ne kadar vekil kalabilir?

Dokunulmazlığa dokundurmaya karar verince soru o kadar çok ki yaz yaz bitmez.

Sözün özü; bende bir vatandaş olarak fikirsel anlamda dokunulmazlığa bir dokunayım dedim.