Cumhur ittifakı 20 şubat 2018 tarihinde kuruldu, ondan öncesinden hiç bahsetmeye gerek yok.

Çünkü ağza ve akla gelmeyecek şekilde ağır sözler, sinkaf düzeyinde söylemler, hatırlamak bile beynimizi yakıyor.

Daha sonra 24 haziran 2018 tarihinde genel seçimler oldu, o gün bu gündür MHP,AKP'nin destekçisi olmaya devam etmektedir.

Bu destek davul- tokmak, karda ortak, zararda kaçmak gibi de anlatılabilir.

MHP'nin, AKP'yle işbirliğini anlamak için devlet bahçelinin 2019 yılında sayın Erdoğan için yaptığı ağır eleştirileri hatırlatılınca ''Beni takip etmeye devam edin'' demişti.

Çünkü olayı şahsi mesele ve kin nefret boyutundan çıkarıp MHP ile AKP' nin siyasi duruşunun ortak paydalarına bakmak gerekir.

MHP Türkçü,milliyetçi, bir parti,AKP ise Türk kelimesini ağzına bile almayan milliyetçiliği ayakları altına alan bir parti.

AKP Atatürk adını bütün Türkiye'den silmek için elinden gelen her türlü gayreti gösterirken, MHP Atatürk için ''Başbuğ'' Türklüğün Anadolu'daki ateşi yakan öncüsü diye görür.

AKP İslam'ın hukuk sistemi olan şeriatı hedeflerken, MHP demokrasi içinde jakoben olmayan laik seküler sistemi savunur.

MHP, Türk-İslam diyerek Türk'ü İslam'dan ayrı düşünmezken, AKP Ümmet- İslam der, Türk sözünü bu düşüncenin içinde görmeyi bile aklına getirmez.

MHP ekonomide karma ekonomiyi savunurken, AKP liberal ekonominin gerektirdiği en uç uygulamalarını savunur, hatta özelleştirmeyi en uç seviyeye kadar sermayederlerin çıkarları ,halkın çıkarlarından daha önemlidir noktasında uygulamalara imza atar.

Bu konu tek tek parti programları üzerinden uzun bir şekilde irdelenebilir.

Yani MHP ile AKP'nin ortak paydası çok fazla değildir.

MHP değil ama Bahçeli tekli uygulamalardan hoşlandığını son iki yılda göstermiş oldu.

Geldiğimiz bu günkü ortanda AKP Atatürk adını ülkeden silerken, eğitimde her alanda dinselleşirken, seküler yaşamı tehdit ederken, çağdaşlaşma projelerini alt üst ederken ve de en önemlisi ekonomi yıkılırken, hazine boşaltılırken, ülke tarihin en büyük borçlanmasını yaparken ve ülkenin yarınlarını ipotek altına alırken, MHP'nin programındaki temel değerlere ters düşen bir çok uygulamayı AKP devreye sokarken, Devlet Bahçeli çıktı dediki, ''Bu iktidarı sonuna kadar destekliyoruz ve bizim 2023 yılı cumhurbaşkanı adayımız R.T.Erdoğan'dır.

Aslında ülke adım adım ekonomik ve sosyal konularda batarken, özelikle AKP adım adım seçim kaybetmeye doğru hızla yol alırken, MHP hızla erirken kötü gidişatı görmezden gelip, çare üretmek yerine bu gidişat hiç yokmuş gibi yaparak, Bahçeli hiçbir şartı olmadan bu desteği neden verdi?

Aslında cevap çok basit bu cümlenin içinde gizli. Hani demişti ya

'' Beni takip etmeye devam edin.''

Bugün geldiğimiz noktada AKP'nin oyu %40'ın altına düşmüş görünüyor, MHP'nin oyu ise %10' un altında görünüyor.

MHP ve Bahçeli bugün AKP'nin değil ama R.T.Erdoğan'ın tepesinde bir giyotin gibi durmaktadır.

Giyotinin düşeceği aparat ise Devlet Bahçeli'nin elindedir.

Bugün Bahçeli erken seçim dediği anda,sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olma şansı garanti değildir.

İşte bugün AKP değil ama sayın Erdoğan, Bahçeli tarafından teslim alınmış durumdadır.

Bahçeli ne derse o olacaktır.

Bahçeli 2017 yılına kadar sayın Erdoğan'ın ağır hakaretlerini unutmamıştır ve ''Beni takip etmeye devam edin'' diyerek adım adım AKP' yi ve Sayın Erdoğan' ı istediği, hedeflediği uçuruma doğru adım adım sürüklemektedir.

Çünkü Bahçeli o kadar ağır hakaretleri unutacak birisi değildir.

Son Arınç olayı da, demokrasi hukuk, adalet açılımı yapılacaksa, Bahçeli nasıl isterse o şekilde yapacaktır.

Bundan sonra AKP kendisine yeni ortak bulamadığı sürece MHP ne derse o olacaktır.

Bundan sonra AKP' nin oyları %40ın üstüne çıkmayacağına göre, seçinde de %51 gerektiğine göre, AKP değil ama sayın Erdoğan Bahçeli'ye mecburdur, mahkumdur.

Bu durum AKP'nin FETÖ'nün kendisine düşman olduğunu anladığı 7 şubat 2012 günü ortaya çıkan ve MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığı güne benzemektedir.

O zaman kadar FETÖ dost diye kabul edilirken, o gün yargı içinde AKP düşmanlığı yapan FETÖ'cü yargı mensupları farkedilmiş ve daha sonra Hakan Fidan'ı FETÖ'cü yargıçların elinden kurtarılmak için yasa çıkarılmıştır.

İşte bugün de Bahçeli'nin AKP'yi ve Erdoğan'ı bitime planının olduğunu AKP ve Erdoğan farketmiştir ve kendisine yeni ortak aramanın arayışlarına girmiştir.

Şu an için 2023 yılına kadar erken seçim olmayacaksa sayın Erdoğan'ın yeni alternatifleri ne olabilir?

Eğer sayın Erdoğan, CHP' ye gider ''Senin istediğin her şeyi yapmaya hazırım, parlamenter sisteme evet, gel beraber ülkeyi 2023 e beraber götürelim, orada da yeni bir anayasayla, güçlendirilmiş parlamenter sistemle seçime gidelim'' diyebilir.

CHP ve İYİPARTİ'nin istediklerini yaparsa, AKP'nin yok edilmesi, dağılmasını göze alarak, sayın Erdoğan cumhurbaşkanı kalarak 2023 yılına kadar koltuğunda oturabilir.

Ülke AKP-CHP-İYİPARTİ'nin hazırladığı güçlendirilmiş parlamenter sistemin anayasasıyla 2023 veya daha erken bir seçime gidebilir.

Sayın Erdoğan'ın bu sıkışmışlığı içinde rahat edebileceği tek çözüm bu görünüyor.

On sekiz yıllık uygulamaları, CHP'nin hukuksuz dediği ihlalleri, anayasal suçları, devletin kaynaklarının yasal olmayan yollardan kullanılmasını ve daha birçok olayı unutarak, sadece Sayın Erdoğan'ın 2023 veya daha erken bir seçime taşımak konusundaki birlikteliği CHP ve İYİPARTİ'nin kabul etmesi çok olası görünmüyor.

Gene de şunu diyelim ''Burası Türkiye abiciğim, olmaz diye bir şey yoktur''

Yani sonuç olarak 2017 yılında sayın Erdoğan'ın çok ağır sözlerini yutmamıştır, unutmamıştır, sayın Erdoğan'ın o gün söylediği ağır sözleri cebine koymuştur, bu gün o hakaretleri tek tek çıkarıp sayın Erdoğan'ın önüne koymaktadır.