Dünya'nın içinde bulunduğu duruma baktığımızda, kargaşanın ve kanlı çatışmaların hiç bitmediğini görüyoruz.
Savaşların olduğu alanlardaki duruma baktığımızda ise bu kavganın özünde dinler olduğunu görüyoruz.
Örneğin; Orta Doğu'daki Arap Yahudi çatışmasını tamamen ve tek etken şeklinde petrole bağlamak mümkün değildir.
Petrol olayı en fazla iki yüz yıllık bir konudur.
Bu durumda savaşların kökünde dinler vardır dersek, yanılmış olmayız.
Yani fanatik Musevi yobaz ve dinci şeriatçılarla, yobaz Müslüman dinci şeriatçıları arasında savaş devam etmektedir.
Olay nedir?
Yahudiler tarihin derinliklerinden gelen kovulmuşluk ve sürgün olmalarının intikamını üç bin beş yüz yıl sonra, minnacık bebeklerin tepesine bombalar yağdırarak çıkartmaya çalışmaktadır.
Diğer taraftan Müslümanım diyen dinci şeriatçı yobazlar da hiç acımadan insanları boğazlamaya devam etmektedir.
Bu iki dinin oradaki mensupları da insan sevgisi, acıma duygusu ve insan olmanın temel erdemlerinden yoksundur.
Yani ''Yaratılanı severiz yaratandan dolayı'' cümlesine inanmadıklarını insanları öldürerek göstermektedir.
Bu iki dinin mensupları da Allah elçisi peygamberlere ve tek Allah'a inanıyor olmalarına rağmen, birbirlerini boğazlamaya devam ediyorlar.
Bu durumda aynı Allah'a inanıyor olmalarına inanmak mümkün müdür?
Eğer böyleyse Allah bu insanların birbirlerini boğazlamasına neden olan başka inancı neden bir evvelki üzerine göndermiştir diye de sorabiliriz.
''Ben size yeni bir peygamber gönderiyorum buna inanacaksınız, eski peygambere ve dine inanmayın'' mesajı ortada dururken, Allah'ın bu emrine inanmayan bu insanları neden Allah hidayete erdirmez ve neden bu insanlar Allah adına cinayet işlemeye devam ederler.
Allah Kuran'ı Kerim'de Yunus Suresi 99. ayette ''Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi. Hal böyle iken mümin olmaları için insanları sen mi zorlayacaksın'' demiş olması düşündürücü değil midir.
Eğer dünyada insanlar savaşıyorsa ve bu insanların savaş nedeni farklı dini inançlar ise, neden Allah herkesi aynı inancın kulları olarak hidayete erdirmiyor da, onların birbirlerini kesmesine ve boğazlamasına izin veriyor.
Gene insan sormadan edemiyor.
Allah herkese akıl fikir vermiş doğru yolu ve doğru dini görmeleri gerekir denilebilir.
Allah insanları farklı farklı yaratmış,farklı zekalar vermiş,bu durumda da bu farklılık içinde insanların zekaları tek doğruyu görmeye yetmiyor olabilir mi?
Bu durumda Yunus Suresi 99. ayette denildiği gibi neden herkes mümin ve İslam inancında buluşturulmamış?
Bu soruları sorarak daha fazla kafa karıştırmaya gerek yok.
Bu soruları sorarak saçmalamaya devam etmek yerine, inancı ve dini inananlara bırakıp, bu işin bilimle, akılla çözülmesi gerektiği yönünde kafa yormak gerekecektir.
Çünkü üç bin beş yüz yıldır bu iş, dini inanç önderleri ve dindarım diyenler tarafından çözülememiş.
Şahsen ben de çözüleceğine inanmıyorum.
Bu insanlar Musevilik ve Müslümanlık inancının çatışan yanlarıyla birbirlerini boğazlamaya devam edeceklerdir.
Bunu gören ATATÜRK ''Hayatta en hakiki mürşit ilimdir'' demiştir.
Bu gün ''Ben bu işi çözerim, İsrail'i yok ederim Müslüman kardeşliğini tesis ederim güllük gülistanlık bir Orta Doğu çıkar'' diye hayal kurup ''Stratejik derinliklere'' dalmalarına gerek yok.
Burası dipsiz kuyudur, kör cehaletin egemen olduğu bir yerdir ve oraya bulaşanlar ne insan olarak ne de devlet olarak iflah olmamıştır.
Bundan dolayı üç bin beş yüz yıl sonra bir akıllı demiş ki: ''Ne Şam'ın şekeri, ne Arap'ın yüzü''
Bu özdeyiş bile her şeyi özetliyor.
Bu insanlar farklı inançlarda yaşadıkları sürece birbirlerini boğazlamaya devam edecektir
Cezaları ve acıları sonsuza dek sürecektir.
Bu coğrafyadan uzak durulması gerektiğini, son yüz yıldır ülkeyi yönetenler iyi okumuşlardır ve rahat da etmişlerdir.
Bu gün ülkeyi yönetenlerin bunu görmesi için Suriye olayı bile büyük derslerle doludur.
Doğal olarak görmek isteyene.
Hani diyorlar ya ''Onlar görmezler, duymazlar....