"1932 yılında Çanakkale'de açılmış bir davadır. Tam 83 yıldır devam ediyor. Bu son derece büyük bir ayıp. Daha bunun gibi pek çok dava var. Onlarla ilgili ifade etmek isterim yılan hikayesine dönmüş bu davaları sona erdirecek bir mekanizma kuracağız." *Adalet Bakanı Bekir Bozdağ: - (Bilirkişilik) Bugün maalesef bilirkişilik müessesesinin kendisine yüklenen bu büyük vazifeyi, toplumun güven duygusunu tahkim edecek biçimde yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir. - (Yargı reformu) Türkiye'de uzayan yargı sistemi ve geciken adalet var. Bundan da şikayet eden büyük bir ülke var. Bu şikayetleri ortadan kaldırmak ve yargılamaları hızlandırmak, adaletin tecellisini sağlamak için bu dönemde önemli adımlar atılacak" - (Güneydoğu'da Defnedilemeyen cenazeler) "Cenaze ortada kalmayacak. Kimliği belli cenazelerde ailelerin 3 gün içinde cenazeleri almaması durumunda belediye veya mülki idare amirliğinde defnedileceğine dair yönetmelik değişikliğini yaptık." Enver ALAS, İstanbulDHA Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Taksim'de katıldığı bir sempozyumda Türkiye mahkemelerinde açılan ve halen devam eden en eski tarihli davayı açıkladı. Bakanlık çalışanlarına verdiği talimatın ardından kendisine sunulan bilgiyi ilk kez paylaşan Bozdağ, "Bana getirilen bilgiye göre en eski dava 1932 yılında Çanakkale'de açılmış bir davadır. Tam 83 yıldır devam ediyor. Bu son derece büyük bir ayıp. Daha bunun gibi pek çok dava var. Onlarla ilgili ifade etmek isterim yılan hikayesine dönmüş bu davaları sona erdirecek bir mekanizma kuracağız" diye konuştu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Adalet Bakanlığı tarafından Taksim The Marmara Otel'de düzenlenen 'Bilirkişilik Sempozyumu'na katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Bozdağ, bilirkişilik müessesesine her kişinin ve her kesimin güvenle bakmasını sağlayacak bir reforma ihtiyaç olduğunu söyledi. Hukuk sisteminin bilirkişiliğe çok büyük önem verdiğini belirten Bozdağ, bilirkişilik görevleri yapanların tarafsız, objektif olması bilim ve fennin gerektirdiği kurallar çerçevesinde raporunu tanzim p savcıya, hakime veya mahkemeye takdirinin adalet terazisinin doğru tartması bakımından hayati derecede öneme sahip olduğunun altını çizdi. Bilirkişilik müessesesinde pek çok sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken, Bozdağ, "Bugün maalesef bilirkişilik müessesesinin kendisine yüklenen bu büyük vazifeyi, toplumun güven duygusunu tahkim edecek biçimde yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir. Keşke bilirkişilik müessesesi hukukun adaletin doğru bir şekilde yerini bulması için üzerine düşeni tam anlamıyla yapıyor diyebilme imkanına sahip olsaydık. Ancak bu imkana sahip değiliz. Bu nedenle bunu ortadan kaldıracak, bilirkişilik müessesesine her kesimin güvenle bakmasını sağlayacak bir reforma ihtiyacımız var" diye konuştu. BAŞKA ÜLKELER İÇİN DE ÖRNEK OLACAK Kararın isabetli ya da isabetsiz olmasında en önemli faktörlerden biri bilirkişilerin mahkemelerimize sunduğu raporlardır" diyen Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti: "Bilirkişilik müessesesinin bütün boyutlarıyla ele alınarak denetim sisteminin kurulması, sertifikasyon sisteminin kurulması, etik ilkelerin belirlenmesi, yaptırımların caydırıcı bir noktada olması ve bu noktada ahbap-çavuş ilişkisine imkan ve zemin hazırlayan yapının tamamen ortadan kaldırılması daha pek çok sorunun birlikte ele alınıp çözülmesi, herkesçe kabul edilecek standartlarda kurallarla tanzim edilmeye ihtiyaç vardır. Bilirkişilik müessesesinin yeniden düzenlenmesi bu konuda müstakil bir yasanın çıkarılacak olması Türkiye'de yatırım ortamının iyileştirilmesi yargıya olan güvenin artırılması bakımından büyük bir kıymete haizdir. Başka ülkeler için de örnek olacak bir mekanizmayı Türkiye'de hayata geçirmiş olacağız." "TBMM'YE SEVK EDİLECEK" Bakan Bozdağ, önümüzdeki günlerde bilirkişilik kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'na oradan da TBMM'ye sevk edeceklerini ifade ederek kanun tasarısı üzerinde görüşü, eleştirisi, önerisi olan herkesi buna dair görüş ve eleştirilerini hem Adalet Bakanlığı'na hem de TBMM Başkanlığı'na iletmeye davet etti. "KİŞİLERİ FİŞLEYENLERE KARŞI KİŞİLERİN VERİLERİNİ KORUMA KANUNU" Bekir Bozdağ, 4 yıllık iktidarları döneminde yargı konusunda çok önemli reformlar da yapılacağını açıkladı. Kamuoyuna 'Yargı Reformu Stratejisi' adıyla paylaştıkları eylem planını uygulamak için oluşturulan bir takvimin yol haritalarının olduğunu belirten Bozdağ, bu kapsamda geçtiğimiz günlerde TBMM'ye 'kişisel verilerin korunması' konusunda hazırlanan kanun tasarısını sevk ettiklerini paylaştı. Kişisel verilerin işlenmesinin bugüne kadar Türkiye'de bir yasaya tabi olmadığını söyleyen Bozdağ, "Özel kanunların hükümleri çerçevesinde bir kişisel veri işleme usulü var. Ancak şimdi bu kişisel verileri koruma kanunu çerçevesinde Türkiye'de kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin tamamına bu verileri işlerken uyacakları asgari bu kanun getiriliyor" diye konuştu. Kanun tasarısının kişileri fişleme olmayacağını kaydeden Bozdağ, kişileri fişleyenlere karşı kişilerin verilerini koruma kanunu olacağını açıkladı. "TÜRKİYE'DE UZAYAN YARGI SİSTEMİ VE GECİKEN ADALET VAR." ŞİKAYETİNİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN ADIMLAR ATILACAK Bakan Bekir Bozdağ, yargıda bir başka önemli konunun uzayan yargılama süreçleri olduğunu belirtti. "Türkiye'de uzayan yargı sistemi ve geciken adalet var. Bundan da şikayet eden büyük bir ülke var" diyen bu şikayetleri ortadan kaldırmak ve yargılamaları hızlandırmak, adaletin tecellisini sağlamak için bu dönemde önemli adımlar atılacağını söyledi. Bozdağ, "Hem yargıya gelen işin bir kısmını yargıya gelmeden çözümünü sağlamak hem de her işin Yargıtay'a gitmesini önleyecek bir düzen kurarak daha aşağılarda kesinleşmesini temin etmek hem de alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını hukukumuzun içinde çoğaltmak, olanları etkinleştirmek ve kapsamını geliştirmek suretiyle bu konuda ciddi değişiklikler yapılacak" dedi. "83 YILDIR DEVAM EDİYOR. BU SON DERECE BÜYÜK BİR AYIP" Bekir Bozdağ, Bakanlık çalışanlarına verdiği talimat üzerine Türkiye mahkemelerinde görülen en eski tarihli davanın hangi davayı açıkladı. Bozdağ, "Bana getirilen en eski dava 1932 yılında Çanakkale'de açılmış bir davadır. Tam 83 yıldır devam ediyor. Bu son derece büyük bir ayıp. Daha bunun gibi pek çok dava var. Onlarla ilgili ifade etmek isterim yılan hikayesine dönmüş bu davaları sona erdirecek bir mekanizma kuracağız. Şu anda arkadaşlarımız onun üzerinde çalışıyorlar. Belki bölge adliye mahkemeleri nezdinden belki ayrı mahkemeler kurarak veya başka bir formül bularak hakimlerin karar vermekten çekindiği bu davaları karara bağlayıp kesin hükümle sonuçlandıracak bir mekanizmaya ihtiyacımız var. Bu davalarla ilgili ayrı bir mekanizma oluşturmak suretiyle bu davaları bitiren bir adımı bu dönemde atacağız. Türkiye'de bundan böyle 83 yıllık bir davayı kimse konuşmayacaktır" diye konuştu. YARGIDA ZAMAN YÖNETİMİ Bozdağ, bu kapsamda yargıda zaman yönetimi denilen bir projeyi de Haziran ayına kadar faaliyete geçireceklerini açıkladı. Bozdağ, proje hakkında şu bilgileri aktardı: "Bir vatandaş cumhuriyet savcılığına herhangi bir şikayet bulunduğu zaman savcılık bu şikayeti muhtemel sonuçlandırılacağı zamana dair bir belge verecek. Vatandaş mahkemeye gelip açtığı davanın ilk derece mahkemede kaç gün kaç ay içerisinde biteceğine dair vatandaşa bir belge verecek. Böylelikle hem savcılarımız hem mahkemelerimiz kendilerini vatandaşa karşı bağlamış ve kamuoyu denetimine açmış olacaklar." Bozdağ, Haziran ayından itibaren adli ve idari yargıda istinafı hayata geçireceklerini de belirtti. TERÖRLE MÜCADELE HAKKINDA Bekir Bozdağ konuşmasının sonunda ise terörle yürütülen mücadele hakkında açıklamalarda bulundu. Sokağa çıkma yasaklarının hukuka uygun bir biçimde yürütüldüğünü kaydeden Bozdağ, terörle mücadelede sivil insanların zarar görmemesi için kılı kırk yararcasına ve büyük bir hassasiyet içinde olduklarını dile getirdi. Güneydoğu'da bazı il ve ilçelerde süren sokağa çıkma yasaklarına değinen Bozdağ, "Sokağa çıkma yasakları vatandaşımızın mal ve can emniyetini sağlamak temel insani ihtiyaçlarına güvenlik, huzur ve barış içerisinde ulaşmasını temin etmek eğitim, sağlık ve diğer haklarının ülkemizin bütün il ve ilçelerindeki gibi doğru ve sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak ve kamu düzenini sağlamak, bölgede teröristler tarafından kazılan hendekleri barikatları kaldırmak, mayınları temizlemek bombaları ve tuzakları yok etmek ve teröristleri bölgeden temizlemek maksadıyla ilan edilmiştir. Çünkü sivillerin arasına karıştıkları zaman sivil insanlarımızın zarar görme ihtimali var" dedi. "TERÖR ÖRGÜTÜ SİVİL VATANDAŞLARIN ZARAR GÖRMESİ İÇİN BÜYÜK BİR GAYRET İÇİNDE" Bekir Bozdağ, terör örgütünün, güvelik güçlerinin sivil vatandaşlara zarar vermesi için büyük bir gayret içinde olduğunu belirterek, "Bugüne kadar bilerek sivil vatandaşımıza zarar verilmiş değildir" dedi. Bozdağ, "Bölgede zarar gören sivil vatandaş yok mudur? Vardır. Bunların büyük bir kısmı terör örgütünün ya infazı ya da terör örgütünün kurşunlarıyla hayatını kaybetmiştir. Çatışma sırasında hayatını kaybeden çok az sayıda vatandaşımız oldu. Keşke olmasaydı ama bu kayıplar da olmuştur. " şeklinde konuştu "TERÖR ÖRGÜTÜ CENAZELERİN ALINMAMASI İÇİN AİLELERİ TEHDİT EDİYOR" Bekir Bozdağ konuşmasında 'Adli Tıp Kurumu Yönetmeliği'nde yaptıkları değişikliğe de değindi. Bu konuda bazı istismarların yaşandığına vurgu yapan Bozdağ, "Şu anda bölgede cenazeler söz konusu olduğu zaman adli incelemeler gerektiren durumlar oluyor. Cenazeler, otopsi için gerektiği zaman Adli Tıp Kurumu'na intikal ediyor. Cenazeler ailelere teslim edilmek istendiğinde aileler cenazeleri almıyor. Kendi isteğiyle değil, terör örgütünün baskısı nedeniyle almıyor. Terör örgütü aileleri tehdit ediyor" diye konuştu. "CENAZE ORTADA KALMASIN DİYE ADLİ TIP KURUMU YÖNETMELİĞİNİ DEĞİŞTİRDİK" Kanun gereği kimsesiz cenazelerin belediyelere verilmesi gerektiğini hatırlatan Bozdağ buna rağmen belediyelerin de cenazeleri almadığını söyledi. Bozdağ, "Bizim inancımıza göre cenazenin hemen defnedilmesi gerekir. Bununla ilgili bir tedbir lazım. Öte yandan PKK terör örgütü, PKK'nın destekçisi ve onun da desteklediği parti ve onun milletvekilleri ile başka bir takım müdahil çevreler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne hem de başka yerlere müracaat edip 'devlet cenazeleri vermiyor' propagandası yapıyor. Bunun üzerine Adli Tıp Kurumu Yönetmeliği'ni değiştirerek ve bir ilavede bulunduk. Belediye yanına Mülki İdare Amirliği'ni koyarak eğer kimsesizse belediye, belediye almadıysa da mülki idare amirliği alacak. Cenaze ortada kalmayacak. Kimliği belli cenazelerde ailelerin 3 gün içinde cenazeleri almaması durumunda belediye veya mülki idare amirliğinde defnedileceğine dair yönetmelik değişikliğini yaptık." "ÖLÜLERİ DE TERÖR AMACIYLA KULLANMAKTAN ÇEKİNMEMEKTEDİRLER" Bu yönetmelik değişikliğinin ardından ailelerin cenazelerini almak için geldiklerini ifade eden Bozdağ, "Cenazeler kendilerine teslim edildi. Ancak maalesef defin yerine yine PKK terör örgütünün baskısıyla aileler cenazeleri belediyelere teslim etmek zorunda kaldılar. Belediyeler de götürüp cenazeleri mezbahaneye koydular. Sonra da çıkıp cenazelerimizi bize vermiyorlar diye propaganda yapıyorlar. Maalesef Kürt asıllı gençlerimizi ülkemizde ölmeye öldürmeye ikna eden terör örgütü onların ölülerini de terör amacıyla kullanmaktan çekinmemektedir" şeklinde konuştu. Öte yandan Bakan Bozdağ'ın yanı sıra sempozyuma Adalet Bakanlığı bürokratları, HSYK, Yargıtay ve Danıştay Üyeleri, hakim ve sacılar ile akademisyenler katıldı. Çeşitli toplantıların yapılacağı sempozyum, iki gün sürecek.