Dünya Tıp otoriteleri bir doktorumuza layık görülen bu büyük ödül ile çalkalanıyor. Adını vermek istemeyen bu doktorumuz, bir zamanlar ünlülerin kalp ameliyatı olabilmek için sıraya girdikleri şu ünlü Dr. Bernard’ı bile gölgede bıraktı.

Bu doktorumuzla bin bir rica ile ve tüm meslektaşlarımızı atlatarak yapılan görüşmenin çözümü aşağıya çıkarılmıştır.

--Sayın Doktorumuz, isminizin kullanılmasına niçin izin vermiyorsunuz?

-Dr: Çok yoğun bir baskı altında kalabilirim, bu nedenle lütfen gizli tutulsun.

--Peki, Sayın Dr. Bey; size böyle seslenelim. Bu büyük ödülü kazanmanıza neden olan olayı kısaca özetler misiniz?

-Dr. Bey: Tabi, olay yaklaşık 9-10 yıl kadar önce olmuştu. Ben ve ekibimin çok sayıda ünlü kişilerden ve üst rütbeli subaylardan oluşan bir hasta listemiz vardır. Bunlardan birini de belirli aralıklarla check-up denen incelemelerden geçiriyordum. O kişi, asker oluşundan mıdır, yoksa başka nedenlerden midir bilinmez, ama turp gibi sağlam biriydi. Yaptığım tüm tahlillerden en ufak bir şey çıkmazdı. Ancak bir gün başka bir hastam ve aynı zamanda arkadaşım olan başka bir üst düzey asker bana çok çok özel bir sır söyledi. Kafam allak bullak oldu. Doktorluk yemini ile bu sırrın ağırlığı arasında uzun süre bocaladım. Bu konuyu ekibimdeki diğer arkadaşlarıma da açtım. Onlar da çok sarsıldılar. Uzun uzun tartıştık. Sonunda ortak bir karara vardık. Ama bu karar çok tehlikeliydi. En azından meslek etiğine uygun değildi. Bir kişinin ölümüne de neden olabilirdi. Bir yandan da geleceğimizle ilgiliydi. Son kez toplanıp kesin kararımızı verip uygulamaya koyduk.

--Oldukça gizemli bir olaya benziyor.

-Dr. Bey: Evet, yine rutin kontrollerine gelen asker hastamıza  check-up yapıyorduk. Ama tahlilleri gerçeği gibi değil, bizim istediğimiz gibi düzenledik.


--Nasıl yani; siz yeminli bir doktor olarak açıkça sahtecilik mi yaptınız? Bir de bunun için size ödül mü verdiler?

-Dr. Bey: Evet; aynen öyle yaptık. Sahtecilik yaptık, ama üstüne ödül aldık! Dinle şimdi; önce bu hastamızı taş gibi sağlam olan kalbinde çok ağır bir hastalık olduğuna, acilen ameliyat olması gerektiğine inandırdık. Bu hiç de kolay olmadı. İşte sadece bu nedenle bile ödülü hak ediyorduk doğrusu. Neyse; adam cin gibi, çok zorlandık. Ama bizde doktorluk hilelerini kullanıp çaktırmadan verdiğimiz ilaçlarla onu resmen hasta gibi yapmayı başardık. Sonunda ne kadar itiraz etse de, “yapılacak çok acil işlerim var, 3-5 ay ertelesek” dese de onu hemen ameliyata aldık. Çok şükür daha fazla itiraz etmedi. Ailesine de olayın çok acil olduğunu söyleyip onu ikna etmeleri için duygu sömürüsü bile yaptık. Onların da baskılarıyla ne kadar dirense de eve bile göndermeden onu hemen masaya yatırdık!

--Yani sağlam adama kalp ameliyatı mı yaptınız?

-Dr. Bey: Evet, aynen öyle! Resmen açık kalp ameliyatı yaptık. Kalbi açtık; pırıl pırıl! Yapacak bir şey yok yani; hazır açmışken sağını-solunu biraz kurcaladık ki açığımız belli olmasın. Sonra kapattık. Normalden çok daha uzun süre hastayı hastanede tutup dış dünya ile iletişimini kestik. Ama en sonunda mecburen taburcu ettik. Böylece hem kendi geleceğimizi, hem de ülkemizi kurtardık çok şükür!

--Nasıl yani; hadi sizin geleceğinizi anlayalım da, belki para-pul falan almışsınızdır. Ama ülkenin geleceğini nasıl kurtarmış oldunuz?

-Dr. Bey: Ya gazeteci bey, siz ülke gerçeklerini hiç izlemiyor musunuz? Bakın TV’lere, gazetelere. Aylardan, hatta yıllardan beri ana gündem ne? Darbe, Ergenekon, Silivri, Hasdal değil mi? Sizin bunlardan hiç haberiniz yok mu?

En son TSK darbe yapacaktı, son anda bir şeyler engel oldu da darbe marbe olmadı, darbecileri içeri tıkmadılar mı?

--Evet, doğru!

-Dr. Bey: Daha dün mahkeme bu dava ile ilgili gerekçeli kararını yayınlamadı mı? O kararda bir sürü teknik ayrıntının yanında ne diyordu? Eğer darbenin baş sorumlusu kalp ameliyatı olmasa idi şimdi çoktan darbe yapılmış, iş işten geçmiş, ortada ne ileri demokrasi, ne kuvvetler ayrılığı, ne hukukun üstünlüğü, ne de açılım falan kalmış olacaktı!

--Yani?

-Dr. Bey: Yanisi, işte darbenin elebaşını tüm hazırlıklarını tamamlayıp tam darbe yapmaya niyetlendiği bir zamanda tutup zorla uydurma bir kalp ameliyatına almasaydım, şimdi siz resmen bir askeri darbe içinde yaşıyor olacaktınız!

--Ha; anladım! Peki, bu ödül de neyin nesi?

-Dr. Bey: Bu ödül, tek başıma bir askeri darbeyi önlediğim için bana verilen “Üstün Hizmet ve yılın en Demokratik Doktoru” ödülü oluyor. Ülkemi, sizleri, hatta dünyayı bir askeri darbeden kurtarmış oldum. Daha ne yapayım; bu ödül anamın ak sütü gibi bana helal değil mi?


Yaşasın demokrasi ve bağımsız yargımız!