Hadi gözünüz aydın! Artık Cumhuriyet rejimini değiştirdik; kendi deyimleriyle “Başkan” seçtik! Dünya bizi kıskanmaya devam ediyor!... Üretmeden ekonomiyi “patlatmayı!” becererek dünya ekonomi tarihine altın harflerle yazıldık. Ama hain ve çekemeyenler önce soğan-patatesi, şimdi de doları saklıyorlar!...
Daha önce verilen talimata uymayanlar için son anons da yapıldı: “Yastık altındaki dolarları çıkarıp TL.’ye çevirin!” Elbette bu emre uyulacaktır. Valla ben de denedim de benim yastık altından çıka çıka üç tel saçım çıktı, vaziyetim “kel” yani, kusura bakmasınlar!...
Bu duruma nasıl geldiğimizi anlamak için çok yakın geçmişimize bakmamız zorunlu. Çünkü bunu anlamadan bu gün de anlaşılamaz; o zaman buyurun:
Türkiye’nin ilk bölgesel hava limanı (Kütahya-Afyon-Uşak) 50 milyar Avro yatırım bedeliyle yapıldı. Sözleşmesi 2044’te sona erecekmiş. Bu havalimanını 3. Boğaz Köprüsünü yapan ortak şirketlerden biri olan İçtaş yapacak; yani ülkemizde zaten bunlardan başka firma yok!... Hani cebimizden “5 kuruş” çıkmayacaktı ya; bakalım çıkacak mıymış görelim, her yıl için belli sayıda yolcu garantisi verilmiş; aynı diğer işler gibi!... Şu tabloya iyi bakalım:
Yıl;            Garanti Edilen                       Gerçekleşen         %     Ödenen 
                  Yolcu sayısı                         Yolcu sayısı                   Avro
2012;                  8.500                               1.522               2.       446.956
2013;              909.500                              43.672                5.     4.637.056
2014;             968.618                              41.876               4.     4.936.732
2015;           1.026.695                             42.276               4.     5.254.494
2016;           1.083.205                             41.188               4.     5.581.610
TOPLAM:  4.073.018                           170.534        %  4.   20.856.848
Gerçekten cebimizden beş kuruş çıkmamış; sadece 20,8 milyon avrocuk çıkmış! 5 yılın ortalamasında sadece hedeflenen yolcunun %4-5 kadarı gerçekleşmiş! Ya bu adamlar istatistikten anlamıyor, ya da çok kötü kokular geliyor! Daha şimdiden cebimizden bu firmaya yaklaşık 21 milyar avro ödemişiz!...  Sözleşmenin 2044’te biteceği yani 32 yıllık olduğunu; bu ortalama ile cepten yüz milyar avro daha ödeyeceğimiz görülüyor!... Yani bu bölgesel hava limanı bize yaklaşık 120 (Yüzyirmi) milyar avroya mı mal olacak! Hesap ortada; karar da sizin! (Kaynak: Çiğdem Toker-Cumhuriyet Gazetesi)
Soygun sadece bunlarla bitmiyor tabi ki!...  Bir de Şehir Hastaneleri var. Şu anda 3-5 tanesi açıldı, 30 kadar ise planlanmış durumda. Yollarda, köprülerde, tünellerde olduğu gibi yine yandaş iş bitiricilerine “doluluk” garantisi; yani “Hasta olma garantisi” verilmiş durumda!... Daha önce de yazmıştım; aman ha, lütfen bu hastanelerin olduğu yerlerde vatandaşlarımız sırayla hasta olup verilen garanti yatağı doldursun; yoksa hep birlikte aradaki farkı yine biz ödeyeceğiz!...
16.6.2018 günlü Cumhuriyet Gazetesi’nde Alican Uludağ’ın haberi ise bildiklerimizden bilmediklerimizin ne kadar çok olduğunu bir kez daha anımsattı. Şimdi AKP yandaşları “bana ne” demeye kalkacaklardır; ancak yanılıyorlar! Çünkü eğer 25 yıl boyunca %70’e varan doluluk oranını tutturamazsak aradaki farkı sadece muhalifler değil, onlar da cebinden ödeyecekler; tıpkı köprüler, havaalanları, tüneller, yollarda olduğu gibi!... Çok uyanık geçinenler demek ki sözleşmeye “aradaki farkı sadece muhalifler öder” diye bir hüküm koydurmayı akıl edememiş!...
Sayıştay denetiminin neden Meclis’ten kaçırıldığını şimdi anlayabiliyor musunuz? Sayıştay, bu hastanelerden sözleşmeleri, belgeleri, denetime tabi evrakları yasa gereği istiyor; ama ya hiç biri verilmiyor, ya da eksik veya değiştirilmiş olarak verildiğini raporlarıyla belgeliyor! Şu anda Sayıştay, bu hastanelerin yürürlükte bulunan kanun ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, bunlara bir şekilde yargı dokunulmazlığı sağlandığını, anlaşmazlıkların yasa gereği ülkemiz mahkemeleri yerine Uluslararası Tahkim Mahkemelerinde görülmesine gizlice karar verildiğini raporunda ortaya koyuyor.
Şimdi halen “cebinizden beş kuruş çıkmayacak, devletin parasına dokunmadan ne büyük(!) eserler yapıyoruz” diyenlerin, sizi nasıl soyacağını anlayabildiniz mi? Gerçek; bunu sadece muhalifler değil, seve seve siz de ödeyeceksiniz!...
Araştırdığım bu rakamlar 2017’ye kadar olanlar, yani 2017 ve 2018 daha belli değil! Bunların da yeni kazıklar olarak bize sunulacağını; nüfusu 200-250 bini bulmayan kentlerden 2 milyona yakın yolcu garantisi verildiğini hangi mantığa sığdıracağınızı da tekrar düşünün! Üstelik bu illerin İstanbul ve Ankara neredeyse “burunlarının dibinde iken!...”
Yetmedi mi artık? Yoksa “olsun, onlar yol yapıyorlar” , “bu daha başlangıç, yaşasın kazıklar” demeye devam mı?