AKP’nin 8 yıldır gücünü yitirmeden ve hatta artırarak iktidarını koruyor olması, pek çoğumuzu şaşırtıyor.
Kimilerini ise ürkütüyor.
“Sonsuza kadar bu iktidarla mı yaşayacağız, artık Türkiye’yi hep bu parti mi yönetecek?” diyenleri duyuyorum.
İster AKP’nin Türkiye’yi yönetiyor olmasından mutluluk duyanlardan olun, isterse elem duyanlardan, ben size söyleyeyim, hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Hiçbir şey, sürmesi gerektiğinden daha uzun sürmez.AKP’nin neden iktidar olduğunu ve neden uzun süre bu gücü koruduğunu anlamakta zorlananlar için kısa bir değerlendirme yapayım.
İki tür iktidar vardır.
Biri kendi sosyolojisini yaratmaya çalışan, diğeri sosyolojinin yarattığı.
Cumhuriyeti kuranlar, Türkiye’nin sosyolojisinin Türkiye’nin Osmanlı’dan beri entegre olmak istediği Batı’nın sosyolojisine uygun olmadığını gördükleri için “iktidar eliyle yeni bir sosyoloji” yaratmak istediler.
Bu sosyolojiyi yaratacak kurumları oluşturdular, sistemi ona göre şekillendirdiler. Halkevleri, Köy Enstitüleri, tedrisat birliği gibi kavram ve kurumları yerleştirerek “Cumhuriyet Türkiye’sinin sosyolojisini” oluşturmak için kolları sıvadılar.
Ancak bu kurumların kiminin ortadan kalkması, kiminin de dejenere olması ile Cumhuriyet’in meydana getirmek istediği sosyoloji oluşamadı.
Köyden kente göç, eğitimin yaygınlaştırılamaması ve eğitim birliğinin çökmesiyle iktidarlar dışında ve iktidarlara yabancı yeni bir sosyal durum oluştu.
Sonunda bu sosyal durum, barajı zorlamaya başladı. Önce çatlaklar oluşturdu, sonra yarıklar. Ve en sonunda sosyoloji, iktidarı ele geçirdi.
AKP, Türkiye’nin sosyolojisinin iktidarı oluşturmasından başka hiçbir şey değil.
Bu Türkiye’den, bu toplumdan AKP çıkardı. Çıktı. İktidar mensuplarının ve iktidarın sosyolojisinin “rövanşist” duygularını anlamak da mümkün.
Oluşturulmak istenen sosyolojinin parçası olamayanlar, dışlananlar ve o sistemin bir parçası olmaktan uzak tutulduklarını hissedenler bu duyguya sahip olabilirler.
Ancak bu duygu kalıcı olamaz, olmayacaktır.
Çünkü AKP’nin Türkiye’de yarattığı ortam, yeni bir sosyoloji yaratacaktır.
Bu bazen birkaç yıl, bazen daha uzun süre alabilir. Ancak yeni oluşacak sosyoloji her ne olacaksa, ki Türkiye’nin gelişmesi ve dinamikleri göz önüne alınırsa gelişmenin pozitif yönde olacağı açıktır, o da kendi iktidarını yaratacaktır.
Elbette iktidarın sosyolojisinden, sosyolojinin iktidarına geçiş süreci kolay bir süreç değildir.Ama unutulmamalı ki, her nesil kendine düşen sıkıntıları yaşar.
Tarihe baktığınız zaman bunların örnekleri çoktur.

DEVAMI GAZETE HABERTÜRK'TE