İBRAHİM ÖZKAN: SÜRECİ İYİ YÖNETEMEDİLER, ÜLKEYE İHANET ETTİLER!

Endüstri Mühendisliği mezunu, sanayici, sporcu ve aynı zamanda hafız olan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin (İBB) güçlü hitabeti ve hazır cevaplığıyla en dikkat çeken ismi, İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan ile İstanbul’u ve sorunlarını konuştuk. İBB’nin önündeki engelleri, hükümetin salgın yönetimini, depremi, yapılanları ve yapılamayanları sorduk.

Mecliste hafız kimliği de ön plana çıkan Özkan, “belediyeciliği tecrübe ediniyoruz” dediği İBB Meclisinde, zekası, bilgisi ve donanımıyla din bezirganlığı yapmak isteyenlerin de oyunlarını bozuyor. Meclis’te kendisine yönelttiği eleştirileri sorduğumuzda ise “onların şanssızlığı benim İBB meclisine girmem oldu” yanıtını veriyor..

Bir dönem profesyonel olarak futbol oynayan, amatör olarak dalgıçlık ve yelken sporuyla ilgilenen Özkan, İngilizce, Almanca ve Arapça biliyor.

İBB’ yeni yönetiminin 23 Haziran seçimlerinden bu yana sürekli Cumhur İttifakı engellemeleri ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Özkan, tüm bu engellemelere rağmen İstanbul’un her yerine hizmetler eksiksiz olarak ulaşıyor, bunda da “Ekrem başkan ve gece gündüz çalışan liyakata dayalı ekibinin payı büyük” diyor

İstanbul’un öncelikli sorununun deprem olduğuna dikkat çeken İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, binalar yenilenirken “İstanbul’a ruh da katmalı” diyor.

Nisan ayı İBB Meclisinde bu yılın Faaliyet Raporu görüşülecekken salgının hızla artmasından dolayı bu ayki Meclis iptal edilmiş. Biz de bu röportaj aracılığıyla İBB Faaliyet Raporu aktarmış olalım okurlarımıza...

İŞTE O RÖPORTAJ:

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarının bir değerlendirmesini yapar mısınız?

KENTTEKİ EN BÜYÜK SIKINTI: YOKSULLUK

Salgın sürecinin gölgesinde yürüyor aslında birçok şey. Çalışmalar aslında daha çok kent yoksulluğu üzerine her ne kadar yoğunlaşmış olsa da diğer taraftan inşai faaliyetler de devam ediyor. Bunların herhangi birinde hiçbir aksama yok. Şehrin herhangi bir yerinde bir problem yok, suyunda bir problemi yok, çöpünde bir problemi yok, ulaşımla ilgili problemi yok, ama kentteki en büyük sıkıntı yoksulluk...Çok fazla sosyal yardıma ihtiyacı olan insanlar var. Ve bu konuyla ilgili de sayın İmamoğlu'nun yoğun çalışmaları var.

Sosyal yardımlar için özgün bir projesi var mı İBB’nin?

ASKIDA FATURA İLE SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMÜYOR

Özellikle benim en beğendiğim uygulamalardan biri olan, "Askıda Fatura" Projesi, İBB’nin en özgün projelerinden biri ve geçtiğimiz günlerde de uluslararası bir ödül aldı. Bilişim Alanında Dünya Birincisi seçildi. Herkesin bütçesine göre girip, askıda olan bir faturayı ödeyebildiği, sağ elin verdiğini sol elin görmediği, son derece güzel düşünülmüş bir uygulama. Askıda Ekmeğin fatura versiyonu. Bu sosyal yardımlarla ilgili sayın İmamoğlu'nun geçen senelerde “vatandaşın beyanı esastır, ihtiyaç sahibi olan insanlara ulaşmak zorundayız” söylemi sonrası Meclis'te Ak Parti iktidarı tarafından engellendi bu çalışma. “Sosyal inceleme yapmadan, sosyal yardım yapamazsınız” dediler. Çünkü hepimiz biliyoruz ki; AK Parti’nin varoluş sebebi sosyal yardımlar, aşa muhtaç olmuş insanların aşla kontrol edilmesi. Baktılar belediye bu işi çok iyi yapıyor, hemen bu işi nasıl engelleriz derdine düştüler. 200-250 sosyal incelemeciyle milyonlarca talebe yetişebilmek mümkün müdür? Elbette, hayır!

Sadece İBB değil İstanbullu da cezalandırılmış olmuyor mu bu engellerle?

İBB HİZMETLERİNİ ENGELLEMEDE SINIR TANIMIYORLAR

İlk meclise geldiğimiz günden itibaren günlük anılarımı yazıyorum inanın roman olur.

İlk meclise geldik. İBB Meclisi’nde alınan kararlarla ilgili raporlar hazırlayan 23 İhtisas Komisyonu’ndaki 25 yıldır 9 olan komisyon üye sayısı 8'e düşürüldü AKP’nin önerisi ile... CHP'nin komisyonlardaki temsil oranı da azalmış oldu. 5’e 4’tü, 5’e 3’e indirdiler. Bu, “sizi çalıştırmayacağız” demek. “Komisyonları biz kontrol ederiz” demek. ‘Topal ördek’ boşuna demediler anlayın. Ameller niyetlere göredir. Niyetleri halis değil!

Galata Kulesini aldılar İBB’nin elinden. Son olarak da Gezi Parkını aldılar. Bir vakıf uyduruldu, o vakfa devredildi. Sebebi ne biliyor musunuz, İstanbulu güzelleştirmek için mücadele ediyor çünkü sayın İmamoğlu ve 4 büyük meydan için bir yarışma yapıldı. Dijital ortamda 350-400 bin kişi oy verdi. Taksim Meydanı, Bakırköy Meydanı, Üsküdar Salacak Meydanı ve Kadıköy Meydanları için...

Bu meydanların güzelleşmesi için çalışmalara başladı İBB. Diğer meydanlarda çalışabilirken Taksim’de çalışamıyor ne yazık ki...Çünkü o çalışma yapacağımız alana el koydular.

Bütçede olan borçlanma rakamlarını da vermiyorlar. Mesela bu sene 5 milyar civarında borçlanma öngörülüyor, 4. ayın sonuna geldik ama daha 1 TL borçlanma yetkisi vermediler. Komisyonda bekletiyorlar 3 aydır borçlanma yetkisini.

Aslında İBB’yi değil halkın hizmete ulaşmasını engelliyorlar. Oysa kamuda süreklilik esastır.

Halk ekmek büfeleriyle ilgili sorun aşıldı mı?

EKMEKLE DERDİ OLAN ZİHNİYETLE MÜCADELEMİZ SÜRECEK

İstanbullunun kaliteli ve ekmeğe ekmeğe ulaşmasını da engellediler ve engellemeye de devam ediyorlar. Geçtiğimiz gün Üsküdar’da Zabıta 15 Temmuz gazisine verilen yeni büfeye müdahale etti. Bizde ekmek kutsaldır, kutsal bir konuyu bile siyaset malzemesi yapıyorlar ne yazık ki...

Ekmekle derdi olan bu zihniyetle mücadeleye etmeye devam edeceğiz.

Yeni Halk Ekmek büfelerini kabul ettirebilmek için Meclis’te çok mücadele ettik biz. Meclis çoğunluğunu ellerinde bulundurdukları için teklifleri ya reddediyor ya da değiştirerek kabul ediyorlar. İBB’nin yeni Halk Ekmek büfeleri açmasını aylarca engelleyen AK Parti Grubu, bu teklifi de değiştirerek kabul etti; işletme hakkının yalnızca şehit yakınları, gazi ve yüzde 40 ve üzeri engellilere verilmesi “kayıt ve şartıyla” yeni Halk Ekmek büfelerinin açılmasına onay verdi. İYİ Parti grubu olarak bizler de dul ve yetimler ibaresini eklettirdik teklife. Dul ve yetimler, engelliler ve şehit ve gazi yakınları olarak teklif kabul edildi. Şehit ve gazi yakınlarının derecesi 3’üncü dereceden 2’nciye düşürülerek..

Artık insanlar kaliteli ve ekonomik ekmeğe ulaşıyor. Aslında bu sayı da yeterli değil. Çünkü Halk Ekmek'in İstanbul için ürettiği ekmek, İstanbuldaki günlük üretilen ekmeğin sadece yüzde 6'sı. Yüzde 94'ü yine mahalledeki fırınların elinde. Ama buna rağmen bir yaygara kopartıldı. “Bu paraya ekmek mi satılır?” diye. Halk Ekmek halkın yanında olmaya devam ediyor tüm bu yaygaralara rağmen, Ramazan’da 1,5 liraya pide satıyor Halk Ekmek. Zararına satıyor ama sosyal belediyeciliğin gereğidir ihtiyacı olanlara ulaşabilmek, kamu kaynaklarını aktarabilmek. Sayın İmamoğlu başkanlığındaki İBB yönetimi, insan odaklı bir anlayışla bunu gerçekleştiriyor ama bugün ülkemizde yaşanan bu süreç maalesef normal bir süreç değil.

Kendi kaynağını yarattığı halde İBB, engellemeler devam ediyor mu?

YENİ OTOBÜS ALIMI İÇİN 6 AYDIR CUMHURBAŞKANININ İMZASI BEKLENİYOR

Bu şehre 10 senedir otobüs alınmıyor biliyor musunuz?. Artık otobüslerin işletme maliyeti yeni araç maliyetlerine yaklaştı. Sürekli arıza yapıyor otobüsler. “300 tane yeni otobüse ihtiyacımız var”deyip İETT teklifini yaptı. Meclis’te komisyonlara yollandı, kabul edildi. Üstelik 300 aracın parası hazır. Buna rağmen sadece imza için 6 aydır cumhurbaşkanının önünde bekliyor. Bugün sipariş versek 1 senede alamayız bu otobüsleri...

Halka hizmeti hakka hizmet olarak nitelendirenler, neden halka hizmeti engellemeye çalışıyor?

İstanbul hak etmiyor bu yapılanları...

DÜN AK DEDİKLERİNE BUGÜN YEŞİL DİYORLAR!

AK Partili İlçe Belediyelerinde durum nasıl peki?

Aslında 25 sene büyükşehir yatırımlarıyla Ak Parti ilçe belediyeleri ayakta durmuş. Seçimleri 2 kez kaybetmiş olmanın verdiği rövanşist duyguyla şöyle hareket ettiler. Büyükşehir amblemi gördükleri bütün tesisleri kendi ilçelerine bedelsiz tahsis konusunda karar çıkarttılar Meclis'ten. Meclis kararıyla kendilerine aldılar bir çok yatırımı. Kendi belediyeleri hiçbir şey yapmadığı için de şu an çok kötü gidiyorlar bence. Yine de Ekrem İmamoğlu, partizanca hareket etmiyor ve her ilçe belediyesiyle özel ilgileniyor, o bölgelerdeki yatırımların önünü açıyor.

Sayın İmamoğlu diyalog kapısını sonuna kadar açmış durumda fakat AK Parti tarafı Cumhur İttifakı tarafı partizanca bakmaya devam ediyor.

AK Partili belediyelerin içinde hep bir kaynak yaratma faaliyeti vardır. Yeni İl başkanları bile Esenler Belediyesine hisselerini devretmiş. Proje yapılacak alanların neredeyse hepsini yeşil alana çevirdiler. En son ‘belediyeyi nasıl dolandırdılar, Kiptaş’ı nasıl dolandırdılar’ın hikayesini anlattı sayın İmamoğlu, Başakşehir’de bir arsayı fahiş fiyata Kiptaş’a satmışlar. Başakşehir’deki ruhsatı alınmış konut arazisi, yeni İBB yönetimi göreve gelir gelmez yeşil alan ilan edildi. Yani dün AK dediklerine İBB ellerinden gidince ‘yeşil’ demeye başladılar.

Suç duyurusunda bulunuldu sanırım...Süreç nasıl işliyor?

KARAKUŞİ KADI HİKAYESİ; KİMİ KİME ŞİKAYET EDİYORSUNUZ!

50 civarında yolsuzluk dosyası hazırlandı. Suç duyurusunda bulunuldu. Teftiş kurulunun tespit etmiş olduğu usulsüzlüklerle dolu 13 küsur milyarlık dosyaya mülkiye müfettişleri el koydu. Biz bunları inceleriz dediler.. Yani Karakuşi Kadı hikayesi, kimi kime şikayet edeceksin durumunda ülke. Hükümet değişmeden bunların hesabının sorulması çok kolay değil. Çünkü ülkedeki yargı, talimatla yürüyor bir çok yerde.

Bu dönem çok zor bir dönem, Meclis çoğunluğu olmadığı için çok rahat çalışılamıyor. Ama tüm bu engellemelere rağmen sayın İmamoğlu ve ekibi çok yoğun çalışıyor, halka ulaşıyorlar. Bakın bunlar paranın içinde yüzerken, hükümet kendilerinde, belediye kendilerindeyken 2017’de İstanbul’daki bütün metroları durdurdular. Finansman bulup yapamadılar. Ataköy-İkitelli metro hattının ilk etabının test sürüşü yapıldı 2 hafta önce. Yüzde 30’u bitmiş olan hattın şimdi yüzde 70-80’i bitmiş durumda. 10 hatta şu anda çalışma var. Durdurulmuş hatlar çalışıyor. Bunlar yer altında, insanlar görmüyor ama finansmanları bulundu ve çalışılıyor.

En çok hangi konuda şikayet alıyorsunuz İstanbullulardan?

ADALET VE KALKINMA DEĞİL ADALETSİZLİK VE KAYIRMA PARTİSİ

Kaçak yapı şikayetleri çok geliyor, ulaşım ile ilgili şikayetleri geliyor ama en çok gelen şikayet ve talep sosyal yardımların adaletsiz oluşu. İBB onları yeniden tasarlamaya uğraşıyor. Adalet ve Kalkınma değil, Sosyal Adaletsizlik ve Kayırma Partisi adeta...Eski dönemlerden gelen, hak etmediği halde sosyal yardım verilen insanlar vardı, bunlar toparlandı. Elimizdeki mevcut sosyal incelemeciler kalanları da temizlemeye çalışıyor.

Vatandaş ne bekliyor belediyeden?

Çöpünü alacaksın, suyunu akıtacaksın, gazını vereceksin, bir de ulaşımını sağlayacaksın.Sokakları temiz olacak. Bu hizmetlerin hiçbirinde bir aksama yok bu kadar engellemeye rağmen. Büyükşehir anında her yere müdahale ediyor. Genel bir memnuniyet var. Olsa zaten bunları emin olun ayyuka çıkarırlar çünkü her tarafı didik didik kurcalıyorlar.

Büyükşehir Belediye Başkanı siz olsaydınız en başta hangi sorununu çözmeye çalışırdınız İstanbul’un?

BİNA STOĞU YENİLENİRKEN İSTANBUL’A RUH DA KATMALI

Deprem öncelikli sorunu bence İstanbul’un ve bu sorunu çözmeye çalışırdım. Sayın İmamoğlu da bu sorunu çözmek için çırpınıyor ama tabi tek başına yapılabilecek bir şey değil. Hükümetin Çevre Bakanlığı’nın konuya müdahil olması lazım. İstanbulun önceliği; kentteki bina stoğunun yenilenmesi, şehrin yeniden planlanması. Eski Osmanlıdan kalma eserler haricinde maalesef İstanbul’un bir ruhu yok. Maalesef şehrin çatılarının da bir ruhu yok. Çatı katının ekonomik alan haline getirilmesi de reddedildi mecliste. Güzel bir plandı o ve muhakkak yeniden gündeme getirilecektir mecliste ve umarım bu kez sağduyulu hareket ederler de İstanbul’a ruh da gelir.

Ramazan ayının ilk 2 haftasında kısmi kapanmaya gidilmişti bugün de yeni kısıtlamalar gelebileceği konuşuluyor. Hükümetin COVID-19 mücadelesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

KAPANMA SAATLERİ GERİ ÇEKİLEREK VİRÜSLE MÜCADELE EDİLEMEZ

Açıklanan COVİD önlemlerine bakıyorsunuz tam bir komedi. Saat 21.00’daki kapanmayı 19.00’a çekerek mücadele ediyoruz salgınla? Akıl alır gibi değil! Üstelik, insanlar zaten evlerine,iftara yetişmeye çalışıyor. Alışveriş için marketlere yığılıyor, fırınlara yığılıyor. Vaka sayısını düşürmekten hayli uzak bu akla zarar önlemlerle 2 günde 50 kusur binlerden 65 binlere dayandı vaka sayısı. Çarpan etkisi var bu virüsün. Bu süreç böyle yönetilemez. Bu basit önlemler virüsü engelleyemez. Esnaf perişan kirasını ödeyemiyor. Vergisini, sigorta primini, çalışanın maaşını ödeyemiyor. Bu salgının durdurulabilmesi bir tek tam kapanmayla olur, bunun başka yolu yok. Genel Başkanımız sayın Meral Akşener, sürecin başından beri sürekli bu konuya vurgu yapıyor. Vatandaşı aşılayamıyorsunuz, ortada yeterli aşı yok madem, tam kapanmaya geçin.

Bu sürecin yönetilememesinin sebebi; ekonomik kaygılar ve korkular. Tam kapanma için finansal destek sağlayamıyorlar. Vatandaş devleti bir kez yanında görmek ister. Maalesef en sıkıntılı zamanımızda devletimizi bir kere yanımızda göremedik. Gelişmiş ülkeler ise bütün kaynaklarını halkına akıttı. O para yeniden sisteme geri döner zaten.

TOPLUM SAĞLIĞI BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Nisan ayı meclisinin yapılmamasında İBB Bilim Kurulunun tavsiyeleri mi etkili oldu?

İBB Bilim Kurulunun tavsiyeleriyle aldığımız kararla biz valiye bir yazı yazdık. Dedik ki; Bu meclisi biz yapmak istemiyoruz. Virüs bu kadar yayılmışken 350 insanı bir odada toplayacaksınız, bu süreçte bu oldukça riskli. Valinin de kararıyla Meclisleri iptal ettik. Toplum sağlığı bizim için çok önemli.

Bilim Kurulu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bildiklerini söyleyebiliyorlar mı?

HİPOKRAT YEMİNLERİNE İHANET EDİYORLAR

Bugün ne yazık ki AK Parti kendini BAAS Rejimi gibi görüyor. AK Partiye söylenmiş her sözü, devlete söylenmiş sayıyor ve sizi anında hain ilan ediyor, terörist ilan ediyor.

Bugün sağlık bakanı ülke bu haldeyken lebalep kongreler yapılamaz diyebiliyor mu, diyemiyor. Neden çünkü iradeleri yok, neden çünkü irade tek bir kişide. Bunlar eskiden istişare ederlerdi belli bir zamana kadar, şimdi istihareye yatıyorlar. İstihare, istişare nin önüne geçti. İstihare rüyadır; istişare diyalogdur, akıl öndedir. Cenabı Allah, Kuran-ı Kerim’de 75 yerde “akıl etmez misiniz?” diyor. Ama bunların işleri hurafe. Bir kişinin dudaklarının arasında ülkenin kaderi. Gece yarısı karar alıyorlar, resmi gazetede yayınlıyorlar. Ve yürürlüğe koyuyorlar. Bir kişinin hayalleriyle ülke uçuruma gidiyor.

Bilim kurulu kurmuşlar bir tanesi çıkıp düzgün açıklama yapamıyor. Hipokrat yeminlerine ihanet ediyorlar. Onların önerilerini açıklamaları lazım. O öneriler doğrultusunda mı alıyorlar acaba bu kararları? Bunu bilmek vatandaş olarak bizim en doğal hakkımız.

Önemli bir konu şeffaflık meselesi. Açıklanan vaka sayılarının güvenilirliği de çok tartışılmıştı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

ÜLKEDE HİÇBİR VERİ TAM BAĞIMSIZ DEĞİL!

Bakın ben İYİ Parti grubu olarak mezarlıklardan güncel bilgileri alıyorum. Her gün ülke geneli vefat rakamları açıklanıyordu koronadan ve baktığımda ülke geneli açıklanan sayı kadar sadece İstanbul’da koronadan vefat eden olduğunu görüyordum. Bu konuda Meclis’e soru önergesi verdim. “Verdiğiniz rakamlar gerçeği yansıtmıyor” dedim. Sayın İmamoğlu da o soru önergesinin üzerine çıktı ve “bunun doğrusunu açıklayın” dedi. Hasta ve vaka arasında bir film uydursalar da şu anki sayılar gerçeğe yakın. Gerçek olduğu konusunda yine tereddütlerim var tabi. Çünkü bu ülkede hiçbir veri tam bağımsız değil, TÜİK verileri de...

Turizmci o kadar yatırım yaptı, o kadar kredi kullandı, personelini organize etti, şimdi bu insanlar ne yapacak? Ülke turizmden gelecek kaynağı bekliyor. En çok turist bize Rusya’dan gelir, Rusya Haziran’a kadar uçuşlarını durdurdu.

Görüldüğü üzere süreci yönetemediler, ülkeye ihanet ettiler.

Küresel salgınla sorunlar da katlanarak büyüdü; eğitimde, sağlıkta, ekonomide. Salgının da bu politikaların da iyi yönetilememesinin en temel nedeni nedir sizce?

HİÇBİR ŞEYİ PLANLAYAMADILAR, PLANLAYAN YERİ DE KAPATTILAR!

Planlama insan hayatında, devletlerin hayatında çok önemlidir. Bu ülkede hiçbir şeyi planlayamadılar, planlayan yeri de kapattılar. Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı bu ülkede. Eğitimi planlayamadılar, sağlığı planlayamadılar. Eğitimde o kadar vasat durumdayız ki o kadar fazla işsiz o kadar fazla mezunumuz oldu ki; sanki herkes üniversite mezunu olmak zorundaymış gibi...Orantı kuramayan mühendis olur mu?

Mesleki eğitimin önemi pandemi sürecinde daha bir öne çıktı, bu konuda neler söylemek istersiniz?

ÜLKEYİ İMAM HATİPLERLE KALKINDIRACAKLARINI DÜŞÜNÜYORLAR

Sanayici ara eleman bulamıyor. Sanayinin en büyük problemi ara eleman problemidir. Bakın Türkiye ile Almanya’nın nüfusu eşdeğerdir, birbirine yakındır. Almanya’daki eğitim bizim tam tersimizidir. Bizim 5 küsür milyon üniversite öğrencimiz var, Almanya’nın 1,5 milyon üniversite öğrencisi var. Almanya’nın 5 milyon meslek lisesi öğrencisi var bizim 1,5 milyon meslek lisesi öğrencilerimiz var. Ülkeyi sadece imam hatiplerle kalkındıracaklarını düşünüyorlar. Oysa imam hatip ciddi bir mesleki eğitimdir.

Editör: TE Bilişim