Güzelliğinin içinde güzellik barındıran kula kulluğuna hatırlatıp ruhunu aşkla donatan on bir ayın ardından geldi gecenin neferi gündüzün güneşi RAMAZAN..

Bir nebze olsun günahlarımızdan sıyrılmak için bize sunulan en ulvi armağan..

Ey sen ebleh insan uyan artık uyanışlarından…

Gören gözlerin körlüğünde şimdiye değin ne varsa ağma olarak bakılan;bir garibanın açlığı,sevgisizlikten kalbi yosun tutmuş sevgi muhtacı,bir tebessümden yoksun yedi kat yabancı hepsine infak etme şansı verilen mübarek ay…

BELKİ dünyasında KEŞKE kokan havayı solurken İYİ Kİ dediğimiz bir İMANIMIZ var çok şükür ve imanımızın, inancımızın bize kattıklarıyla tutunuyoruz hayata büsbütün…

Hayat dediğimiz bir içim su kana kana içilen kısa metrajlı bir film arşivlenen ve günü geldiğinde seyrettirilen reddedilmek istense de seyredilen…

O günler için geçiyoruz hayat çemberinden sırat köprüsünden geçmeden…

Bir imtihana yürüyoruz, ayaklarımızda dünyevileşmenin dikenlerini batıra batıra..

Ve Sene döndü, Ay’lar ayağa kalktı saygıyla…

Şefkat’in merhametin, muhabbetin ayı Ramazan bütün güzellikleri ile kapımıza dayandı..


Senai Demirci Üstad’ımızın da dediği gibi… Oruç tutan insanlar guruhu olmak yerine.. Orucun bizleri tuttuğu.. bir ay olur inşallah..


Sözü çok uzatmadan sizlerle paylaşmak istiyorum bu eşsiz cümleleri…


Tut sözünü; sus.

Mühürle dudağımı, sesimi tut, lâl eyle çığlıklarımı.

Nahoş avazların uçurumlarından çek dilimi.

Yalanların kuyularından çekip çıkar nefeslerimi.

Göklü söz ağaçlarının bengisuyuna kat hecelerimi.

Hoş geldin ey yüzü gamzelim;

Bakışının menzilinde tut gözlerimi.

Tir-i müjgan dokunuşlarınla delik deşik et kibrimi.

Gör(e)meyip de seni, göster(e)meyip de yanımda yöremde, görür gibi huzurunda tut çaresiz yetimliğimi.

Hoş geldin ay yüzlüm benim;

Tut saçlarımın kakülünden,kaldır yüzümü yerden.

Utancımı tebessümünün kıvrımlarına dola, yut.

Pişmanlığımı gül yanağının yamaçlarına sar, uyut.

Dağıt neşemin saçlarını, hüznün tenine yasla umarsızlığımı.

Hoş geldin ey hesapsız sevincim;

Tut elimi. Avuçlarında tut uzanamadığım uçurum çiçeklerimi.

Geri ver uzak dal uçlarına terk ettiğim huzur meyvelerimi.

Tut Ferhad’ımın elinden, şirin vuslatların köyüne taşı yüreğimi.

Tut Züleyha’mın elini, önü/ardı yırtık gömleklerin kuyusuna zindanına düşürme
nefsimi.

Hoş geldin ey ruh ikizim;


Tut, ardında tutulduğum aynalara tut yüzümü…

Tut ki aynalarda avuntu bulamayan, bakışlarında kendini tanımayan,

özlediğinde kendine varamayan, yüzünü yakmış bir hastayım.

Gözbebeğinde tut beni.

Ayıplamadan, tiksinmeden bakışının ışığından yüz ver bana.

Tut ki resimli el ilanları asılmış bir kayıp çocuğum; duvar diplerine
asılı umarsız bakışların kovduğu bir lüzumsuzum.

Tut kolumdan, ardın sıra sürükle, yuvama götür.

Tut ki mürekkebin hiç hatırını sormadığı yırtık bir kâğıt, kalemin hiç içmeyeceği unutulmuş bir sözüm.

Aklında tut beni; dilinedola, dudağına değdir, cümlede kullan, tut bir şiire kafiye eyle beni.

Tut ki üzerindeki rakamları ciddiye alınmayan kalp parayım.

Elinde tut, say beni, inci mercana sat beni.

Işığa tut yüzümü; sahih kıl beni.

Hoş geldin ey son tesellim;

Göz yaşımı yanağında tut, taç yapraklarına taşı ağlayışımı.

Şehvetin kirinden sıyır, tenin tozundan ayıkla kalbimi.

Hoş geldin ey kalbimin göğü;

Tut kanatlarımdan, rahmete yapıştır teleklerimi, yücelere yükselt bedenimi. Yağmurları tut sakla hüznümün bulutlarında.

Hoş geldin ey bin bahar neşesi;


Tut elimden sımsıcak,karanfillerin kûyuna götür beni, güllerin suyuna kat demimi, demkeş eyle gönlünün pervazına kalbimi.

Hoş geldin ey ışıltılı libasım;

Tut yakamdan, giy beni, giyindir beni, ört bencilliğimi, üşümeye terk etme bendeni. Omuzlarıma sarıl şal gibi, rızana razı eyle beni.

Hoş geldin ey kan davalım;


Tut (i)ki yakamdan, tutukla beni, yetimlerin yüzüne çalıp pare pare eyle cimriliğimi. Bağla ayağımı yokluklara gitmekten.

Bileklerimi kelepçele, yasakla ellerime biriktirmeyi..

Hoş geldin ey açlığım;


Sağanağına tut bu çorak gönlü. Seline kat yangınlarımı. Damla damla denize at kanayan yanlarımı.

İçimde uyuyan tohumları uyandır, baharlara taşı/r yüreğimi.

Hüznümün sarı yapraklarını toprağa kat.

Hoş geldin ey orucum;