Yaşamlarımıza dokunanlar vardır…Onlar, dokunuşlarıyla yol açar, ışık olur, anlam kazandırırlar hayatımıza…
Olumlu dokunuşlarıyla, faydalı eserler bırakarak, yaşadıkları dönemde daha bir ileriye taşırlar insanları, toplumları…
Fikirleri, yaşam tarzlarıyla önder olur, rehber olur, örnek olurlar…Örnek alınırlar, aydınlatırlar düşünceleri, yarınları…
Kimi zaman benzer dokunuşları bizler de yaparız bilerek, bilmeyerek…

İlk yaşadığımız mahalle, köy kasaba şehir,…
İlk komşuluğumuz, ilk okulumuz ilk öğretmenimiz, ilk aşkımız İZ bırakır yaşamlarımızda, dokunuşlarıyla…
Düşünme biçimimizin şekillenmesinde, özgüvenimizin oluşmasında, ilk öğretmenimizin bıraktığı izin etkisini yaşam boyu taşırız…Güven, korunma, değer görme duygumuz kişiliğimizin oluşmasında etkili olur. Soru sorma, sorgulama, doğru düşünme, doğru anlama becerilerimiz hep bu izler sayesindedir…
Çocukluğumuzda beslediğimiz bir hayvan, ileriki yaşamımızda önemli bir yer tutar. Dilsiz dostlarımızla büyüttüğümüz yürek, insan sevgisine ulaştırır bizi…
Yaşamdaki dokunuşlar, anne-baba, evlatlık, kardeşlik duygusunu yaşarken eşlik ediverir bize vicdanımızla, acıma duygumuzla, koruma, korunma arzumuzla, insanlık yolculuğumuzda…Olumlu dokunuşlar, toplum olarak şekillenmemizde o kadar önemlidir ki…

İnsanlar vardır sen - ben gibi insan etten kemikten…Doğar, büyür, yaşar ve ölürler…
Ama faydalı eserler, olumlu dokunuşlar bırakanlar, değil yüzyıl aradan asırlar da geçse yaşamaya, var olmaya devam ederler, yok etmek isteyen sayısız haine inat…
Bir siyaset insanı, bir ekonomist, matematikçi, asker, devlet adamı… Geride savaştığı ülkelerin halklarına dahi haklılığını anlatan, bir tek düşman bırakmadan yaşama veda eden, dünyada liderlik sıralamasında en ön sıralarda anılan tek lider; Büyük Atatürk gibi…

O, Başöğretmenimizdir… Tüm ulus kendisini güvende hissetsin, düşünen, sorgulayan ve de üreten toplum olsun diyedir tüm çaba, tüm çırpınış, tüm dünyaya meydan okuyuş… Oluşturduğu sistemin özü de budur…Kimse kimseye kul olmasın, kula kulluk bitsin diyedir kurulan  Cumhuriyet…"Yurtta Barış, Dünyada Barış’’ sözü ne de güzel anlatır Atatürk felsefesini…

O, savaşın en zor zamanlarında bile önce eğitim diyen lider...Önceliği hep çağdaş ve laik eğitimdi.  Çünkü, biliyor ve inanıyordu ki geleceği aydınlık bir Türkiye için kazanılması gereken en büyük savaştı cahilliğe karşı yapılan savaş...Ve bu inancı, bu düşünceyi şu sözleri bütünlüyordu.

“Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur. Cehalet kaldırılmadıkça toplum yerinde kalıyor demektir, yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor demektir.”

Cahillikle savaşmak,karanlığı yok etmek için atılan en önemli adım da Köy Enstitüleriydi…Tamamen bize özel bir aydınlanma projesiydi. Ve eğer kapatılmasaydı en büyük savaşın galibi olacak, cehaleti ortadan kaldıracak, köyü, köylüyü aydınlatacak, ülkemizi kalkındıracak, yarınlarımıza ışık tutacaktı.

Bu günlerde birer ulu çınar gibi dalgalanan Köy Enstitülü öğretmenlerimizden dinliyorum Atatürk’ü…Cumhuriyetin ilk kalkınma, aydınlanma, cehaletten çıkma çabasında ışık olan köy enstitülerinin ulu çınarlarından dinliyorum…Onlar Atatürkçülüğün, ölmez bir hedef yükselen bir şeref olduğunu ve bu bilincin kendilerine Köy Enstitülerinde aşılandığını söylüyor.

Bu yüzden ‘’Mustafa Kemal’in askerleri ‘’ sözünü ne zaman duysam, aklıma önce onlar geliyor…Anadolu’nun ulu çınarları köy öğretmenlerimiz ve babam Davut Kemal YILMAZ…
Köyde okul yok, yol yok, toprak var, mayalı ekmek yokken henüz, yoktan var ederek birer aydınlanma feneri gibi Anadolu’ya ışık oldular onlar…

Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsünden 83 yaşındaki Davut Kemal öğretmen, dünyayı kendine hayran bırakan bu büyük önderin değerini daha iyi anlamalıyız ve anlatmalıyız diyor. Günümüzü yaşadıklarımızı anlamamıza yardımcı olacak, o günlere ışık tutacak şu sözlerle başlıyor Atatürk’ü anlatmaya:

“Mustafa Kemal Atatürk, bize Türk Ulusunun bir ferdi olmayı ve Ulusçuluğun ne demek olduğunu öğretti. Bu yolda da Yurttaşlık kitabını yazdı. Yurttaş olmanın, Türk Yurttaşı olmanın onurunu kazandıran adamdır Mustafa Kemal…”

Ne Mutlu ki bize, Başöğretmenimiz, ışığımız, rehberimiz Atatürk! Ve Ne Mutlu ‘TÜRK’üm Diyene! 

Ve bir kez daha selam olsun Köy Enstitülü öğretmenlere, köy enstitülerine gönül verenlere…

Başta babam Davut Kemal Yılmaz olmak üzere olumlu dokunuşlarıyla hayatımızda fark yaratan, iz bırakan, fedakar, yüce gönüllü, Atatürk'ü ve ilkelerini rehber edinmiş, çağdaş, aydın, sevgi dolu tüm öğretmenlerimizin 'Öğretmenler Günü' kutlu olsun...

Davut Kemal öğretmenin dilinden, Atatürk’ü ve Köy Enstitülerini dinlemek için aşağıdaki linki TIKLAYIN!

https://www.youtube.com/watch?v=XAMIUjMVZ-4&feature=em-upload_owner