Törelere göre bir cinayet işlenecekse silah cezai ehliyeti olmayan bir delikanlının eline tutuşturulurdu, o cinayeti işler sonrada gidip “paşa, paşa” yatardı… Ne alaka diyenlere biraz sabır diyorum yazının sonunda alakayı kuracağım… 

Futbolda şike soruşturmasında sapla saman iyice karışmaya başladı! 

Mesela, Federasyon başkanının  “şike zanlısı” Aziz Yıldırım'ı hastanede ziyaret etmesi ne derece etik bir davranış? Cezayı verecek olanın zanlıyı  ziyareti bu sürece gölge düşürmez mi? Ben başından beri federasyonda bir Fenerbahçe yapılanması girişimine tanıklık ediyorum, gizli mutfak görüşmeleri, Aziz Yıldırımın düğün sahibi edasıyla ortalıkta dolaşması, işe mihmandarlık etmesi benim bu görüşümü iyiden iyiye kuvvetlendiriyordu ki bu şike meselesi patladı.  

TFF başkanı bu durumda taraftır ve kendisini zan altında bırakacak eylemlerden kaçınmak zorundadır! Evet, Aziz Yıldırım aksi ispat edilene kadar suçsuzdur, fakat yine aynı şekilde “şike yapmadığı ispat edilene kadar bir numaralı şike zanlısıdır”! Hal böyleyken ilgililerin daha sorumlu ve dikkatli davranmaları gerekir ki adalet önce vicdanlarda tecelli etsin. Burada mağdur olan Aziz Yıldırım değildir. Milyonlarca bu işlere karışmamış diğer takım taraftarları mağdurdur, TFF nin görevi ise bu insanların haklarını adalet duygusuyla sonuna kadar korumaktır.  

Zanlılar ceza alırda bu suçlar bireysel suç olarak görülürse ve TFF bunun böyle olduğunu iddia edip eyyam yaparsa işte o zaman vicdanlar kanar. Herkes cezai ehliyeti olmayanların eline para çantalarını tutuşturur, aşiret sistemi devreye girer, işte girişte anlatmak istediğim şey budur. 

Diğer takımlar bu işe karışan kulüplerin tarihlerine ve taraftarlarına saygı duyduğu için bu meseleyi soğukkanlı bir şekilde izlemektedir, fakat bu sessizlik “acizlik, yapanın yanına bırakın mesele kapansın” sessizliği değildir. En ufak bir adaletsiz kararda Türkiye de çok daha büyük bir gürültü kopacağını ben çok net bir şekilde görmekteyim… 

TFF elinde olmayan delilleri talep ederek alabilir, elimde delil yok demek kaçak güreşmektir, yara hızla kanamakta ve Türk futbolu can çekişmektedir, TFF hiçbir şeyi beklemek zorunda değildir, o işin saha içine etki eden boyutuna bakmak zorundadır, şikenin tespit edilip “delille sabitlendiğini” emniyet dahi açıklamıştır.  

Daha net anlaşılması  için şöyle söyleyeyim… 

Diyelim ben sıradan bir vatandaş  olarak şikeye tanıklık ettim ve bununla ilgili görüntü ve belge elde ettim ve bunları TFF ye verdim, burada TFF ne tarz bir uygulama yapacaktı o kendi cezai yaptırımlarını uygularken şike evraklarını adli mercilerde ulaştırıp gereğini yapacaktı. Eee deliller emniyette ve savcılıkta var… 

Öyleyse bu neyin beklemesi…  

Kulüpler birliğine gelince; 

Dün hiç anlamadığım bir açıklama yaptılar “Tek vücuduz” dediler. Ben son yıllarda bu kadar yuvarlak bir kelime daha duymadım. Hangi konuda tek vücutsunuz? Anlayan varsa beri gelsin ben anlamadım da, ayrıca böyle bir durumda kulüpler birliği ve TFF neden ortak toplantıda karar alır? Soruşturma kapsamında Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, İstanbul BB, Eskişehir, Sivas, Karabük, Gençlerbirliği, gibi birçok takımı adı geçerken bu takımların yöneticileriyle TFF tarafından karar alınması ne denli doğru? Bu nasıl bir mantıktır ki bu karar ışığında ligler tescil edildiği şekliye kabul edilir? Onlar istedi bizde onayladık mı?…      

NOT: Bu yazımı yazdığım dakikalarda Galatasaray spor kulübü başkanından bir açıklama geldi, TFF den de cevap ve tabi diğer spor kulüplerinden de, nedense söz konusu Galatasaray olunca TFF ceza veririm haaa dedi, neden Galatasaray’a da toleranslı değilsin Sayın Aydınlar, bak demedi deme bu iş böyle gitmez, TARAFSIZ OLMALISINIZ…