Hürriyet’in camına taş geldi ve sonra…

Sırayla cam öpme törenleri başladı.

Kılıçdaroğlu gitti, cama şöyle bir baktı, hımmm dedi, vah vah dedi, vay anasına cam haaaa, kırdılar mı seni haaa dedi.
Ağlamaklı gözlerle baktı cama. Daha bir daha ve çook daha.
Öyle ya camdı, kırılmış incinmişti, sarılsa da tazeydi yaraları. Cama kıyanlar mahşer günü nasıl dirileceklerdi…

Sonra Demirtaş gitti, lüks lokantalardan kankası Sedat Ergin karşıladı kapıda, öpüşüp koklaştıktan sonra camın yanında aldılar soluğu.
Hay canına yandığımın camının yanına vardılar. El sürdüler, yüz sürdüler, camın acısını paylaştılar.
Camı, ağlama oy devşirme duvarına çevirdiler.
Merak etmeyin duyuyorum ne dediğinizi.” Ne alaka cam değil mesele, mesele basına yapılan saldırı”

Nasıl da duymuşum değimli?

Yok, mesele öyle değil, mesele Hürriyete yapılan saldırı üzerinden “OY KAYDIRMA, BİR TARAFI DEMOKRASİ YANLISI GÖSTERME, DİĞER TARAFI ANTİ DEMOKRATİK DİKTATÖR, FAŞİZAN GÖSTERME ÇABASIDIR" 

Basın özgür olmalıymış, bence de.

Gezi eylemlerin de canlı yayın aracını yakıp, içindekileri tartakladılar, sonra bir genç arabanın üstüne çıkıp zafer işareti yaptı. HÜRRİYET YAZARI AYŞE ARMAN sosyal medya da bu fotoğrafı paylaştı, üstüne de“NE VARSA GENÇLERDE VAR” yazdı!
Peki, ARMAN ne iş yapar şu an? Yazar.
Nerde? CAMINA YANDIĞIMIN Hürriyetin de .
Peki, Hürriyet olayından sonra ne yazdı? ŞİDDET DE NEYİN NESİ!

Hürriyet yazarı ARMAN, Hürriyetin camını ağlama duvarına çevirenler Gezide yakılan Canlı yayın aracının etrafında tavaf etseler yeriydi. Siz ne yaptınız? O gün o olayı övdünüz, bu gün Hürriyete yapılana şiddet diyorsunuz. YALANCI, İKİ YÜZLÜSÜNÜZ. Bu bakış açısıylamı memleketi düzlüğe çıkaracaksınız!

Gürsel TEKİN Basına özgürlük yazan pankartla en ön safta yürüdü.

Hani şu “8 HAZİRAN SABAHI İLK İŞİMİZ BU GAZETELERİNİN TAMAMINI EL KOYMAK OLACAKTIR” derken gözlerinden ateş püsküren TEKİN.
Neymiş, yandaşmış.
Senin gibi düşünmüyormuş.
Olabilir seninle aynı kafada, ya da sana yandaş olmak zorunda mı?
Ulusal, Halk, Samanyolu, Bugün, Hürriyet, Sözcü, Zaman, Cumhuriyet, CNN, Kanal D, posta! Daha sayayım mı bunlar da sana yandaş.
Ah bu ikiyüzlü halleriniz.
Ah bu sadece size yapılanlara dikkat kesilmeleriniz.
Başkalarını, sizin gibi düşünmeyen, hayata sizin gibi bakmayanları yok saymalarınız.
Millet görüyor olanı biteni merak etmeyin, herkes her şeyin farkında.

Kılıçdaroğlu’na genç bakış programında soruldu.

Sezgin TANRIKULU PKK avukatlığı yapmıştı, bu konuda ne düşünüyorsunuz diye. Kılıçdaroğlu cevap verdi “Sezgin TANRIKULU hiçbir zaman PKK’yı savunmadı” 

Peki, o tarihte Hürriyet ne yazmıştı?
2 Aralık 2010 tarihli Hürriyet gazetesinde, Cem EMİR imzasıyla şu haber yapılmıştı. “Kandil grubu üyesi Lütfü TAŞ, CHP de siyaset yapacağını açıklayan Sezgin Tanrıkulu’nu avukatlıktan azletti” yani, neymiş o tarihte PKK avukatıymış! Hatta o bırakmamış PKK onu avukatlığından azletmiş…
Şimdi milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyenlerin, Mazotu bilmem ne, asgari ücreti falan filan yapacağız demesine kim inanır. Elbette kimse….