Sünnilik de Alevilik kadar saygıdeğerdir…
 
 
İnandığımız değerlere başkalarının inanmasını beklemek pek inandırıcı değildir, lakin saygı duyulmasını beklemek saygıdeğer bir bakış açısıdır, kendi değerlerimizin rencide edilmesine tepki gösterirken başkalarının değerlerini tekmeleyemeyiz, neye inanırsak inanalım inandığımız şeyi başkasına dayatamayız ve başkasının inandığını alay konusu yapamayız…
 
Geçtiğimiz akşam arkadaşlarımızla birlikte yemeğe gittik, grup içersinde Alevi bir arkadaşımızda vardı, arkadaşlarımızdan birisi son günlerde kendisinin psikolojik sorunları olduğunu ve bu nedenle de bir takım motivasyon kitapları okuduğunu söyledi, bende bazen dua ve namazın da insanı çok rahatlattığını söyledim (kaldı ki bende beş vakit namaz kılmayı becerebilen bir adam değilim) o alevi arkadaş “hiç işim olmaz” diye söze girdi, duymazlıktan geldim, yine sohbetin ilerleyen bir yerinde baş örtüsü konuşulunca “Ne o Ninja kaplumbağa gibi” dendi yine sustum, ilerleyen süreçte de bu alaycı tavır devam edince dayanamadım ve sordum…
 
Sen Türkiye cumhuriyeti vatandaşısın, bende aynı şekilde…
 Yani kâğıt üzerinde seninle benim hiçbir farkımız yok, fakat sen sabahtan beri benim inancım olan Sünnilikle dalga geçiyorsun, oysa aynı şeyin milyonda birini ben yapsam benimle kavga edersin, peki seninle benim aramdaki fark ne? Ya da senin inancını benimkinden daha kutsal ve saygıdeğer kılan şey ne? Ben inancıma karşı yapılan bir hakarete ses yükseltmeye çalışsam, beni sorguluyor gerici yobaz diyorsun, buna tepki koysam bana radikal dinci ve hatta İslami terörist diyorsun, ama birisi senin inancınla ilgili bir hakarette bulunsa ayaklanıyorsun örnek “Mum söndü” yakıştırması yapılınca kıyamet koptu, neden çünkü inancınıza saldırılmıştı, peki başı kapalı birini Ninja’ya benzetmekle bunun arasında ne fark var? Sonra neden ben seni anlamak, dinlemek zorundayım, benimde sorunlarım var, sen beni neden dinlemiyor hatta dinlemeye değer bulmuyorsun!
 
Kendi inandığımız değerleri her şeyin üstünde tutup, diğerlerine aşağılık bir sapıklık, ya da gerici yobazlık muamelesi yaparsak, kendi inancımıza yapılan hakaretleri de kabullenmek zorunda kalırız, elbette ki bunu genelleyemeyiz, her inancının saplantılı, dışa kapalı, bir başka değişle radikal tipleri vardır, önemli olan bunları minimize etmeye çalışmalıyız, çocuklarımızı bizim gibi düşünmeyenleri öcü gibi göstererek yetiştirirsek, büyük bir düşmanlığın da temellerini atmış oluruz ve çocuklarımıza karanlık bir Türkiye’de yaşamaktan başka şans tanımamış oluruz! Biz bu ülkede sevsek de sevmek de birlikte yaşamak zorundayız, ne sen benim inancımla dalga geç, nede ben senin inancınla alay edeyim, neye inanırsak inanalım ama inandığımızı tek doğru gerisinin katli vacibe bağlamayalım, kısacası klişe belki ama sevmesek de sayalım…
 
Onlarca yazar, kendi inancına saygı başlıklı yazı yazdı, kimisi ne inandığına inandı, kimisi de ne inandığını yaşadı, ama yinede saygı bekledi, demek ki herkes inandığı şeye hatta inandığını sandığı şeye saygı bekliyor, en az kendine beklediği kadar, saygı görmek istemenin yolu, saygı göstermekten geçer, herkesin inancıyla ilgili sorunları vardır, fakat bu sorunlara çözüm başka inançlara söverek bulunamaz, şayet böyle yaparsak inanmış değil, inandığımızı sanmış oluruz…