Sayın katılımcılar, Hayal Terapihane’sine hepiniz hoş geldiniz.

Ben uzman hayal terapisti Tonguç Soysal, bu seansta sizlere yardımcı olmaya çalışacağım. Beyefendi lütfen elimizi indirelim, soruları seansın ardından odama gelip sorabilirsiniz. Hımm, çok mu sıcak, tamam arkadaşlar klimayı çalıştıracaklar birazdan.

Öncelikle herkes olduğu yerde boylu boyunca uzansın bakalım. Evet, işte böyle.

Sağlıklı bir hayal için katılımcılarımızın kendilerini rahat hissetmeleri benim için çok önemli. Birazdan yönlendirmelerimle hayal kurmaya başlayacağız, terapinin sonunda da kurduğumuz hayalleri sırayla anlatacağız. 

Hazırsak başlayalım. Çok güzel.

Gözlerinizi kapattığınızdan emin olmak istiyorum. Kendinizi uçsuz bucaksız bir yeşillik içerisinde uzanıyor olarak düşünününüz. Ne bir kuş, ne bir böcek, etrafınızda hiçbir 

şey yok. Sadece çimenler, siz ve hafiften esen rüzgarın kulaklarınızı okşarken çıkardığı ses. 

Harika, enerjinizi hissedebiliyorum. 

Öncelikle zihnimizi boşaltıyoruz. Derin bir nefesin ardından her şeyi unutuyoruz. 

Evde bekleyen ütüleri, mutfağın lavabosunda birikmiş bulaşıkları, tıraş olmadan gittiğiniz işinizde dayak yerine atılan patron bakışlarını, evden çıkarken elinize tutuşturulan çöp poşetlerini, uyumak için ağlayan ama uyumak istemediğini söyleyerek hıçkırıklara boğulan çocuğunuzu, gecenin yarısından sonra üst katta halay çeken sevimli komşularınızı, aracınızın deposu dolarken sanki cebinizden bir şeyler eksiliyormuş hissine kapılarak izlediğiniz ücret göstergesini, hepsini unutunuz. Artık zihniniz bembeyaz bir sayfa ve yazılmaya yani hayal kurmaya hazır. Şimdi sizi serbest bırakıyorum, hayal kurarken kendinizi sınırlamayın, her şeyin hayalini kurabilirsiniz. Seans paralı ama hayal bedava değil mi?

Aldırmayın, arada böyle şakalar yaparım. On dakika sonra görüşmek üzere.




Sevgili katılımcılar, on dakikamız doldu. Gözlerinizi açabilir, hayallerinizi anlatmak üzere parmak kaldırabilirsiniz. En arkadaki sarışın hanım, buyurun sizi dinliyoruz. 

“Ben çok zengin olduğumu, bir elimin yağda diğerinin balda olduğunu hayal ettim. Etrafımda yardımcılarım her türlü ihtiyacımı anında gideriyorlar ben de yerimden kımıldamadan rahat bir şekilde hayatımı sürdürüyordum.” Harika bir başlangıç oldu. 

“teşekkür ederim, şu an kendimi çok iyi hissediyorum. Rahatladım sanki.” Ne demek, görevimiz. Başka anlatmak isteyen var mı? Siz, gözlüklü bey efendi, buyurun.

“Efendim ben, kendimi ülkemizin sayılı iş adamlarından biri olarak hayal ettim. 

Toplantılardan kokteyllere, iş gezilerinden konferanslara koşuşturup durdum. O kadar yoğundum ki başımı kaşıyacak vaktim yoktu derler ya aynen öyle bir durumda hissettim kendimi. Benim için iyi bir tecrübe oldu, kendi hayatımın kıymetini anladım diyebilirim.” 

Farklı bir bakış açısını dinledik. Yorumunuzu katmanız da çok hoş oldu. Başka söz almak isteyen? Evet, formalı arkadaş sizi dinleyelim.

“Ben öyle bir Türkiye hayal ettim ki, otuz dört haftalık Süper Lig(!)’in her haftası ayrı bir dostluk örneğidir. Hiçbir takımın taraftarı değil rakip takım taraftarını darp 

etmek, onu incitmekten bile sakınır. Küfür, hakaret zaten çoktan alıp başını beşinci dünya ülkelerine kaçmıştır. Centilmenlik, sevgi, saygı artık alelade bir mefhumlardır. Maçtan önce takımlar beraberce tribünleri selamlarlar, maçtan sonra taraftarlar iki takımı da alkışlarlar. 

Alkış demişken, kim şampiyon olursa olsun, o takım tebrik edilir, eğer şampiyon takım ağırlanıyorsa mutlaka rakibinin alkışları arasında maça çıkar. Maç öncesinde insanları galeyana getirecek “Biz şampiyon takımı alkışlamayız. Aklımızda böyle bir durum yok.”açıklamalarını yapanlar yoktur ortalıkta. Yediden yetmişe herkes rahatlıkla statlara gidebilir ve çekirdek çitleyerek maçını izleyebilir. “Buraya oturmaya mı geldin, çekirdekçiler evden izlesin.” sözleri işitilmez. Üç ya da dört büyük değil artık en az on büyük vardır bu ligde. 

En çok da hakemler mutludur bu durumdan. Artık rahatlıkla dışarıya çıkabilmekte, pazar alışverişini istediği gibi yapabilmektedirler….”

Yeter arkadaşım! “Ama daha devam ediyordum.” Arkadaşa paylaşımı için teşekkür ediyoruz. Hayal kurun dedik de bu kadar değil. Arkadaşın ki hayali geçmiş, ütopya olmuş.

Ne yaptın sen birader, tamam kendimizi kısıtlamayacağız ama biraz da ayaklarımızı yere basmalı değil mi? Bunca yıllık uzman hayal terapistiyim, yurt dışında eğitimler aldım, yüzlerce seansı yönettim, ne uçuk kaçık hayaller dinledim, bu kadarını ilk defa duyuyorum. Parmakları indirelim arkadaşlar, anlatamayanlar evde anlatsın.

Değerli katılımcılarımız, bu haftalık terapimiz sona erdi. Bir başka seansımızda görüşmek üzere. Hoşçakalın.