Demokrasilerde seçim sandığı tek başına belirleyici olmasa da seçimin olmadığı bir demokrasi de olamaz. Sandıktan çıkanlar eğer demokrasinin temel ilkelerini benimsiyor ve onları kendileri için zorunlu uyulacak kurallar olarak görüyorlarsa, o ülkede işleyen bir demokrasiden söz edebiliriz.

Her vatandaşın zorunlu görevi olan oy kullanma, siyasilerin de, ülkenin de kaderini belirleyen çok önemli bir görevdir. Bir tek oyla bile iktidarların devrildiğini, rejimlerin değiştiğini asla unutmadan vatandaşlık görevimizi mutlaka yapmalıyız. Oy bir siyasi seçenektir. Oy; verilen kişiyi ve onun bağlı olduğu siyaseti destekler. Bu nedenle “siyasetle uğraşmıyorum” diyenler de verdikleri oy ile siyaseti belirleyici olacaktır. Oy, aynı zamanda kişinin de namusudur. Sadece kendisinin değil, oy verdiği kitlenin de geleceğini belirlemek, belirli bir dönem iktidar gücünü birilerine vermek çok basit bir iş olmamalıdır.

Kimlere oy verilmez? Bu sorunun hukuki yanıtı; seçim kanununa göre seçime girmeye hak kazanamamış kişi ve partilere oy verilmez. Verilirse o oy geçersiz olur. Bilerek geçersiz oy vermek, boş oy kullanmak ya da hiç oy kullanmamak aynı sonucu doğurur. Bu nedenle kendini bu ülkenin vatandaşı olarak gören her kişi geçerli olacak şekilde oyunu kullanmalıdır.

“Kimlere oy verilmez?” sorusunun asıl yanıtı farklıdır. Öncelikle hangi partiden ya da bağımsız aday olursa olsun, eğer seçime katılan kişi; “insan olma” özelliklerinin tümünü taşımıyorsa ona oy verilmemelidir.

Maalesef günümüzde iyi insan olmayı arar hale geldiğimizden, birini tanımlarken “iyi bir insan” diyoruz. Hâlbuki tüm insanlar işi, yaşı, mesleği, konumu ne olursa olsun, öncelikle iyi insan olmak zorundadır. Yani kişiler dürüst, sözüne güvenilir, insanları seven, arsızlığı-hırsızlığı olmayan insanlar olmalıdır. Eğer bu özellikleri taşımıyorsa bunun savunulacak bir tarafı kalmaz. Hırsız, arsız, namussuz biri savunulabilir mi? İşte en önemli nokta budur; siyasi görüşümüz aynı da olsa bu özelliklerden sadece birini bile taşıyorsa bu adaya-partiye oy verilmez.

“Kimlere oy verilmez?” sorusu, insani değerlerin dışında da çok önemlidir.

n   Eğer bir partinin adayı –hangi parti olursa olsun- partisi içinde bir önseçim yarışına girdi ise;

n  Ya da daha önce o partiden seçilerek bir görev yapmış ve bu dönemde partisi onun yerine başkasını koyuyor ise;

n  Böyle bir durumda partisinden bu gerekçeler ile ayrılarak başka bir partiden aday oldu ise;

Bu tür kişilere oy verilmez! Çünkü siyaset uzun soluklu bir iştir. Ülkemizde 550 Milletvekili ve 1000 kadar Belediye Başkanlığı olduğu; partilerin ise 3-5 milyon kadar üyeleri olduğu; bir adaylık için doğal olarak birden fazla üyenin başvuracağı düşünülürse, her seçimde birileri kazanacak, birileri kaybedecektir. Kişilerin geçici, partilerin kalıcı olduğu unutulmamalıdır. Bir aday 3-4 dönem bir yere aday olup seçilmiş olabilir. O zaman partisi için en uygun aday o seçilmiştir. Ancak bu dönemde partisi onun yerine başka bir kişiyi aday gösterebilir. Bu durumda eski adaya düşen, önceki dönemlerde kendisini bu göreve seçen partisine teşekkür etmek, yeni adayın başarısı için son gücüne kadar seçim çalışması yapmaktır. İşte bu konumda yeniden seçilemediği ya da partisi onu tercih etmediği için, düne  kadar o partisi sayesinde bir yerlere geldiğini unutup partisinden istifa eden, darılıp küsüp partisi için çalışmayan, en kötüsü de rakip bir partiden aday olan kişiye oy verilmez!...

Siyaset, kişilerin egolarını doyurmak için değil, toplumu mutlu etmek için yapılır. Partiler kişilere bağlı olamaz. İnsanlar da düne kadar sırtından geçindikleri partilerine ve siyasi görüşlerine bu kadar nankör olmamalıdırlar!

“Kimlere oy verilmez?” sorusuna son bir yanıt da, takım tutar gibi parti tutarak, “benim partimin hırsızı iyidir, seninki kötüdür” diyerek değil, önce kendinin ve sonra da ülkenin geleceğini görüp anlamaya çalışarak dürüst olanlara oy vermek gerekir. Bu düşünce ile oy verilmez.

Bu ülke hepimizindir. Geleceğimiz de, geçmişimiz de buradadır. Kalkıp başka yerlere gidecek değiliz. Nerelerden nerelere geldiğimizi görmemiz, buralara nasıl ulaşabildiğimizi iyi anlamamız gerekir.

Siyaset yapanların ülkeyi bölmek gibi bir düşüncelerinin olup-olmadığına, ekonomik olarak yarın neler olabileceğine, ülkemizin kaynaklarının birkaç kişi için mi, yoksa toplumun tümü için mi harcandığına bakarak oy vermeliyiz.

Bu ülke hepimizindir diyebiliyorsak, ülkeyi babasının malı görüp, halkı da sürü sayanlara, yalancıya, dolandırıcıya asla oy vermemeliyiz.