15 yıldır tek başına iktidarda olan AKP neden baskın bir seçime gider? Yapmak isteyip yapamadığı, engel olan bir güç mü vardı? Hayır, yoktu. Ama artık güneş balçıkla sıvanamıyor, ülke her yönüyle dibe vuruyordu.
Örneğin; ülkemizin toplam dış borcu Eylül 2017 itibarıyla 453,2 milyar doları aştı. Toplam Dış Borcun Milli Gelire oranı %53,3, yani 2001 krizindeki düzeye yaklaştı. Toplam iç ve dış borcumuz 3 trilyon 604 milyar lira olup milli gelirimizi de aşmış durumda!... Üstelik kısa vadeli dış borç stokumuz Şubat 2018 itibarıyla 12,9 milyar dolar olmuş! Yani kapımıza dayanıp öde borcunu deseler hazinede neredeyse karşılığı yok. Herkesin anlayacağı dille ekonomimiz battıkça batıyor! Ne dövizi, ne enflasyonu ne de işsizliği kontrol edemeyen, yönetemeyen bir iktidar var. Bu zamana kadar Cumhuriyet değerlerini yandaşlara peşkeş çekerek yapılan özelleştirmelerden gelen milyarlarca dolar ve kaynağı bilinmeyen sıcak para girişleriyle borçların birazını ödemiş; kalanı için daha yüksek faizle daha çok borç almışlardı. E; elbette şimdi hesabın ödenmesi gerekiyor da; olsa dükkan senin diyorlar!...

Yani 2019 Kasımını bekleyecek hal kalmamış gibi görünüyor. Zaten ilk ayağında eğer seçilmesi garanti olsaydı birbirlerine söylediklerini burada yazsam tekrar yargılanacağım sözleri söyleyenler neden şimdi kanka olup ittifak kursun ki? Demek ki pabuç pahalı.

Örneğin; İYİP uykularını kaçırıyor ikisinin de… Hani o kadar gözleri karardı mı bilemem ama bence İYİP’i seçimlere sokmayacaklardı! Hele SP ile Erbakan’ın oğlu üzerinden parçalama dansı yapılıyor. Çünkü gerek SP ve gerekse İYİP aynı tabandan oy alacaklar; sorun ve tehlike burada! Bu güne kadar ödünç giden oylarını geri aldıklarında ittifakın oyları düşerken muhalefetin yükselmiş olacak! Bu yenilir yutulur bir korku değil; iş zor!...

Bir de darılttığı Kürtler var. Son Afrin operasyonu ile bir kısım yüzergezerlerin milliyetçilik damarlarını kabartıp belki bir puan artı alsa da, bölge Kürtlerinden çok daha fazlasını kaybettiğini biliyor! Hatta vekillerine talimat veriyor; diyor ki “doğu ve güneydoğuda sakın ola milliyetçilikten falan söz etmeyin!” Hatta birisi de “pahalı araçlarla halkın içine girmeyin; onların yanında simit falan yiyin” diyerek halkı nasıl kazıklayabileceklerini öğütlüyor! Eh, ne yapalım; halen gözü açılmamışlar varsa uyumayı sürdürsünler!...

Bu nedenlerle HDP’nin ve İYİP’in baraj altı kalması için ne gerekirse yapılacaktır. Çünkü koltuk değneği ilk görevini üçlü koalisyonu durduk yerde erken seçime zorlayarak bu gün yaptıklarının siftahını o zamanlar yapmıştı. Bu seçimlerde AKP başta MHP olmak üzere CHP hariç diğerleri baraj altı kalınca seçim sisteminin rezilliği yüzünden %35 oyla %65 vekil kazanmıştı! Şimdi de hayali kurulan bu; hiç değilse HDP bari baraj altı olursa benzeri ya da yakın bir sonuç düşlüyorlar!
Bence B planı olarak bekleneceği gibi Tek Adam seçimini yitirince hiç değilse mecliste 2/3 çoğunluk elinde olursa seçimi yeniletip tekrar seçilebilme düşüncesi yabana atılmamalıdır. Zaten gayet demokratik olarak OHAL koşullarında seçime gireceğimiz düşünülürse geçen referandumdakilerden daha fazla sürprizler beklenebilir.

Ve en son çare; eğer bir ülkenin güvenliği söz konusu ise seçim falan düşünülmez, önce ölen gömülür. Bu da siyasi bir taktiktir. Savaş varsa önce vatan denir, tüm iç çekişmeler bir yana bırakılır.
Veya dün ak diyenler bu gün utanmadan kara diyebildiklerinden baktılar ki iş sakata bindi, topu YSK’ya atıp erken baskın seçimi bile iptal edebilirler!

Ancak CHP’nin gerçek demokrasinin göstergesi olarak seçime sokulmayacağı neredeyse kesinleşen İYİP’nin CB adayı gösterebilmesini sağlayan 15 MV’ni İYİP’ye transfer etmesi tam anlamıyla ittifakçıları darmadağın ediverdi! Bütün oyunları anında bozulanlar şimdi ağza alınmayacak hakaretlerle saldırıyorlar. Ama hepsi boş; her vatandaş istediği partiye oyunu verecek, bunun yolu da her partinin seçime girmesiydi, bu yapıldı. Bu çıkış belki de daha başlangıç; muhalefet el birliği ile ittifakın tüm oyunlarını bozuyor, sıra baraj sorununda! Ya Cumhuriyete yeniden döneceğiz, ya da Tek Adam sistemine geçerek demokrasiye veda edeceğiz; durum budur!

Ülkemiz demokrasiyi özledi. Şu anda o kadar ileri bir demokraside yaşıyoruz ki demokrasi bize çooook uzakta kaldı!... Eğer seçim kararı alınacaksa yasal olarak ancak ve ancak Başbakanın istemiyle TBMM karar alabilirken başta başbakan ve tüm yetkililer seçim olacağını TV’lerden öğreniyorlar! Bu nedenle sağ olsunlar, sayelerinde Kasım 2019’da gelecek parlamenter demokrasiye 24 Haziran 2018’de kavuşacağız!