Bazen insanın en iyi dostu ve sırdaşı yalnızlık oluyor.

Yalnızlıkla aranıza kimsenin girmesini istemezsiniz işte o zamanlarda.

Bir odaya kapanır, yalnızlığınızla sıkıca sarılırsınız birbirinize.

Bilirsinizki ne olursa, her ne yaşarsanız yaşayın sizi terk etmeyecek tek gerçek dostunuzdur o...

Siz yalnızlığınızı bir arkadaş bir sevgili bulduğunuzda hemen terketmeye kalksanız bile, o vefalıdır ve istediğinizde sizin yanınızdadır hiçbir kaprise bürünmeden.

Bir odaya davet edersiniz onu. Davetinize hemen karşılık verir.

Bir başkası gelmek istese yanınıza dışlarsınız hemen, o an herkes fazlalıktır.
 
Çünkü bilirsiniz ki; yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Ne güzel anlatmıştır Özdemir Asaf, Yalnızlık Paylaşılmaz şiiriyle, o şiiri hatırlarsınız

Yalnızlık, yaşamda bir an, 
Hep yeniden başlayan.. 
Dışından anlaşılmaz. 

Ya da kocaman bir yalan, 
Kovdukça kovalayan.. 
Paylaşılmaz. 

Bir düşün'de beni sana ayıran 
Yalnızlık paylaşılmaz 
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.



Sevdikleriniz yalnız kaldığınızı gördükleri an,  duruma hemen müdahale etmek isterler ve yalnızlığınıza bir dizi operasyon düzenlerler.

Yakalayıp çabucak yalnızlığı, sizden uzaklaştırmaya çalışır ve sizi daha mutlu olabileceğiniz ortamlara sürüklerler kendilerince.

Onlar yalnızlığın size zarar vereceğini sizi üzeceğini düşünürler ve o düşüncelerle kalabalığın içine sizi hızla iterler...


Oysa sizin kendinizi ait hissetmediğiniz kalabalıktan daha büyük hazinedir yalnızlık bundan habersizdirler.

Yakaladık sandıkları yalnızlığın, sizinle her yere gideceğini bilmezler, dokunmazlardı zaten bilseler...


Elbette, yalnızlığın da kendine göre kuralları ve ilkeleri var,  öyle yalnızım dediğin her an yalnız sayılmazsın ki!

Yorgun olmak, hayata kırgın olmak değil, aksine ne kadar yıkılsanda yeniden ayağa kalkabilmektir yalnızlık...

Yalnızken de hayatın tadına varabilmek ve sevgiyi tüm hücrelerinde hissedebilmektir yalnızlık...