Son dönemde  genç ve dikkat çeken bir isim A.Galip Kabasakaloğlu...

Şair,yazar,araştırmacı ve felsefe konularıyla gündeme gelen Kabasakaloğlu farklı kişiliği ve yazılarıyla gündem oluşturan bir yazar.

Sanatçı ruhunun yanı sıra bohem, depresif, duygusal bazen çocuksu sevimliliği ve gerçek gözlemleriyle yaptığı araştırmalar onda farklı bir yere oturmak gerektiği düşüncesini oluşturdu.

A.Galip Kabasakaloğlu gerçekten şiir ve kitaplarıyla dikkat çeken biri ...

Neden mi bu yazımda A.Galip'i ele almak istedim?

Farklı bir kişilik ve yazar olması beni çekti. Farklı insanları severim. Öyküleri, minimal öyküleri, şiirleri, roman, şiir incelemeleri, eleştiri ve politik yazıları araştırmalarıyla A. Galip beni
fazlasıyla etkiledi.

Son dönem edebiyat dünyasında, kısa zamanda birçok önemli başarıları göstererek kendini ispat eden A.Galip'i
tebrik ediyorum.

A.Galip'in özellikle, bütün şiir ,öykü kitaplarını okuyun.Ama özellikle "Tartışılan Aşklar" kitabını okumanızı tavsiye ediy

Bu kitapta tarihten günümüze kadar önemli birçok liderin, kralın, düşünürün, imparatorun, filozof ve devlet adamlarının aşk hikayelerini komedi ve trajedi konularıyla hikaye ediyor.

Aşk mı iktidar mı? Aşk ne olursa olsun her zaman vardır var olacaktır.

Umarım bu yazımı zevkle okuyarak A.Galip'i daha yakından tanıma fırsatı bularak farklı konulara ve düşüncelere gideceksiniz.

Sevgili okurlarım ruhunuz "AŞK'la ve SEVGİYLE" olsun.

Sizi A.Galip'in Kabasakaloğlu'nun tanıtım yazısıyla başbaşa bırakıyorum..


TARTIŞILAN AŞKLAR (ÖNSÖZ)


Kişiliği, statüsü, rölü ne olursa olsun insanın yaşamı boyunca hesaplaşmaya kalkıştığı merkezi sorunlardan biri, çoğu zamanda en önemlisi aşktır. Evet, hesaplaşmak! Aşk öyle bir yaşantı halidir ki varlığı da yokluğu da derin iç hesaplaşmaları gerektirir. Bununlada sınırlı kalmaz. Çoğu zaman ilgili iki kişi arasındaki bir duygu bağı olmaktanda çıkarak sosyal bir boyut kazanır. Tarihin kaydettiği aşklar bu son gruba dahil olanlardır. Çeşitli savaşlara, kıyımlara, toplumsal alt üst oluşlara neden olur. Kralların, imparatorların aşkları bahanesiyle yaşanan savaşları sıralamak bile oldukça uzun bir liste tutar. Tersinide söylemek mümkün bir çok savaş, kıyı, yıkım aşklar sebep gösterilerek başlatılmıştır. Öyleki aşk, başlı başına bir değer olarak algılanır. Eğer aşk içinse her şey yapılabilir. Aşka ulaşmak için kullanılan araçlar sorgulanmaz, tam tersine kişiye kahramanlık payesi bile kazandırır. Aşkın gücü, onun uğruna göze alınan bedele göre değer kazanır. Sonuna kadar gidilir, uğruna ölüm göze alınıyorsa işte o aşktır! Popüler bir şarkıda olduğu gibi “Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk.” Patolojinin eşiğindemiyiz ne!

Aşk, sanatında temel konularından biridir. Örneğin gerek sözlü gerek yazılı edebiyatın ölümsüz eserlerinin tamamına yakını aşkı konu edinir. Masallar aşk üzerinedir, şiirler aşk üzerinedir, romanlar aşk üzerinedir. Elbette ki trajik yönü ilgi çekicidir. İmkansız aşklar, kavuşamayan sevgililer, ölümüne sevdalı kalpler dilden dile aktarılır. Yazılmaya, anlatılmaya değer olabilmesi için trajik olması gerekir aşkın. Aradığını bulan, sevdiğini alan, mutluluğa eren kişilerin yaşadıkları ya aşk sayılmaz ya da anlatmaya değer bulunmaz. Bu yüzden olsa gerek, “Mutlu aşk yoktur.” der Aragon.

Aşk düşün ve bilim insanlarınında üzerinde kafa yorduğu ve yormaya devam edeceği bir konudur. Binlerce cilt kitap yazılmıştır. Oysa hakkında bildiğimiz şey onun ne olduğu değil aşk diye bir şeyin var olduğudur:

Aşk,

Bir nevi ilmi simya ki alimi yoktur,

Tecrübe edildikçe biriken cahilliktir.


Elinizdeki çalışma, Atilla, Cengiz Han, Rus Çarı Petro, Çariçe Katerina, Baltacı Mehmed Paşa, Mevlana, Marx, Trotsky gibi imparator, filozof, lider, devlet adamlarının aşk hikayelerini kişisel, sosyal ve trajik boyutlarıyla hikaye ediyor. Üvey annesi tarafından Roma zindanlarına atılan Honore, kendisini kurtarması için yüzüğünü gönderdiği Hun İmparatoru Atilla’yı yirmi yıl bekleyecektir. Kuşağındaki yüzüğü yirmi yıl sonra hatırlayan Atilla, nişanlısını almak için yeniden bir sefer düzenler. Aylar süren uzun ve çetin bir yürüyüşten sonra Roma kuşatılır ama kavuşmak kısmet değildir. Dokuz yaşında nişanlanan Cengiz Han evlenene kadar başına gelmedik iş kalmaz. Evlendiği gün ise gerdek yatağından ilk ve tek aşkı Börtecine’yi babasının düşmanlarına kaptırır. Sevdiğini geri almak için giriştiği mücadele onu bütün zamanların en gaddar bir dünya imparatoru haline getirecektir. Öyle ki, geçtiği yerlerden taş üstüne taş, vücut üstünde baş kalmaz. Öksüz bir çamaşırcı kız olarak hayatta kalma mücadelesi veren Marta, güzelliğinin hem kurbanı hem de efendisi olur. Analığının işkencesinden bir tüccara satılınca kurtulur ancak. Tüccarın tecavüzlerinden ise ancak onu öldürerek uzaklaşacaktır. Karayazgı onu adım adım izleyecek savaş ortasında bu kez askerlerin elinden bir subay kurtarır. Artık bu günden sonra kader yüzüne güler. Şansı yaver gidecek kısa süre sonra Çariçe olacaktır. Yoksul bir köylü çocuğu iken paşalığa, vezirliğe yükselen Baltacı Mehmed Paşa ile savaş meydanında karşılaşacaktır. Bütün ömrünü ulvi aşka adayan Mevlana, söz konusu kendi oğlu ve onun beşeri aşkı olduğunda nasıl da kayıtsız kalır. Yine bütün ömrünü hakikati araştırmaya vakfeden Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Ahi Evren gibi yaşadığı dönemde adalet diye çırpınan kişiler karşısında zalimin yanında yer alacaktır. Sermayenin anatomisini ortaya koyan, bir avuç sermaye sahibinin nasıl bütün bir toplumu sefalete ve kıyımı uğrattığını segileyen Marx, ömrü boyunca açlık, hastalık ve çocuklarının ölümüyle uğraşır. Onu ayakta tutan iki şey vardır. Biri devrim için yaşama azmi diğeri ise eşine olan aşkıdır. Kendi devriminden sürgün edilen XX. Yüzyılın en büyük devrimcilerinden biri olan Trotsky yaşantısıyla, aşklarıyla tam bir tragedya kahramanıdır. Farklı dönemlerden seçtiğim bütün bu şahsiyetlerin aşk hikayeleri bağlamında dönemlerinede deyinmeye çalıştım.

Her daim aşkla sınansın kalbiniz.

A. Galip

A. Galip Kabasakaloğlu KİMDİR?

1968 doğumlu olan A. Galip ilköğrenimini Sivas ve Malatya’da tamamladı. Lise, üniversite ve yüksek lisansını Ankara’da bitirdi. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümünden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünde sosyalist devlet kavramı hakkındaki teziyle yüksek lisansını tamamladı. 
1990’lı yıllardan bu yana A. Galip imzasıyla, şiir ve minimal öykülerinin yanı sıra felsefe, roman ve şiir incelemelerini, eleştiri ve politik yazılarını, çeşitli sanatçılarla yaptığı söyleşilerini Milliyet Sanat, Yasak Meyva, Evrensel Kültür, Felsefe Yazın gibi dergilerle Radikal İki, Radikal Kitap, Cumhuriyet Pazar gibi gazete eklerinde sürdürmektedir. 

Çeşitli akademisyenlerle Felsefece, Zil ve Teneffüs gibi pedegoji dergilerinin yayın kurullarında yer aldı. 

Çok sayıda şiiri Sevinç Eratalay, Tolga Çandar, Nurettin Rençber, Sait Saim, Şehriban Ebem gibi sanatçılar tarafından bestelenip albümlere okundu. 

Edebiyatçılar Derneği Genel Sekreter Yardımcısı olan A. Galip ayrıca MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahiplari Meslek Birliği) üyesidir.

Yayınlanmış Eserleri:

Şiir: Müntehir Aşklar(2000), Müteakip Aşklar(2010)

İnceleme: Tartışılan Roman(2007), Tartışılan Alevilik(2011), Tartışılan Aşklar(2011)

Minamal Öykü: Kıpkısa Yaşamlar Upuzun Öyküler(2011)

Derleme: Minimal Öykü Nedir(2011)