Ağzı torba değil ki büzesin! Ne yapsan engel olamıyorsun, konuşuyorlar işte. Ama “ayıyla harara girilmez”. Harar denen de bir tür torbadır sonuçta; bu nedenle içine kiminle girileceğine, ne konacağına çok dikkat etmek gerekir.

Torbalar genellikle bezden yapıldığından sağlıklıdır, içinde çeşitli gıdalar saklanır. Gözenekli ve havadar olduğundan nemlenmeyi, bozulmayı önlerler.

Şimdi öyle mi ya, her şey gibi torbalar da naylon oldu. Eh, naylon da sağlığı bozuyor. Sadece sağlığı değil çevreyi de bozuyor bu meret!

Eskiden kuralar da torbadan çekilirdi. Elini sokar, çalkalar, kaderini belirleyecek şeyi avucunda dışarı alırdın, artık şansına ne çıkarsa! Hiç unutmam; askerde yedek subay dağıtım kuraları çekilirken bir arkadaşımız “kesin 3 büyük ilden birini çekeceğim” derdi, bizde gülerdik. Elini torbaya attı, sallayıp çekti kurayı. Komutan yüksek sesle okudu; “Hakkâri seyyar Jandarma!” Torba bu, ne yapacağı belli olmaz!

Torba deyince, şimdiki torbalar farklı canım, hiç eskilere benzemiyor. Örneğin eskiden torbalara kışlık kumanyalar konurdu, birine bulgur, diğerine un, erişte falan. Yani her tür gıda ayrı torbalara konurdu ve karışmazdı.

Şimdi devir değişti dostlar, ileri doğru açılım yapıp demokrasimizin el verdiği ölçüde ilerlediğimizden olsa gerek torbalar da değişmiş. Artık bir koltuğa 2 değil, 3-5 karpuz sığdıran büyüklerimiz sayesinde torbalarımızdan beklenmedik sürprizlerde çıkıveriyor.

Bizim yerimize “her bi şeyleri düşünen, bizim geleceğimizi güvenip bize bile bırakmayan, onu bile kendileri şekillendirmeye niyetli” büyüklerimiz sağ olsunlar torba işine de el atmışlar.

Yani mecliste bir konu görüşülecek, düşünün bir sürü formalite! Muhalefet denen gereksiz partiler adına kalkıp birileri yerli-yersiz, bilir-bilmez konuşacak, sende yasa gereğidir diye mecburen sabredeceksin! İş mi yani?

Adamlar anlamıyorlar kardeşim; saygıdeğer büyüğümüz sadece kendi partisi adına değil, herkesin adına yeterince düşünüyor. Eğer bir konu düşünülecekse bunu elbette sayın büyüğümüz düşünecek. Sonra o konuda konunun uzmanı olması gereken Bakanına “ben böyle düşündüm, gerekli yasaya uydur, ya da uymuyorsa yeni yasa yap” der, iş biter! Neyi niye tartışacaksın? Kimsin sen? Kendi etrafındakilere alıştı ama şu muhalefet yok mu; yok yahu, bunlar adam olmazlar!

Düşünülmüş şeyin düşünmesi olur mu? Denileni dinleyin işte, tamam hadi mecliste beşer dakika birer kişiniz konuşsun, ona tahammül edelim demokrasi adına. Ama fazlası olmaz! Bizim daha yapacak çok şeyimiz var; durmak yok, düşünmeye devam!

Eh, haksız da değil yani, mecliste çoğunluğun var mı, var! O zaman size ne oluyor? Azınlıksanız haddinizi bilin. Çoğunluk bende ise demokratik olarak oylamada nasılsa ben kazanacağım, oturun oturduğunuz yerde!

Sayın büyüğümüz işlerinin çokluğundan istediklerinin mecliste kolayca yapılabilmesi için yeni bir yöntem uyguluyor. İşte sürpriz bu! Hani çocukların “sürpriz yumurta” denen ve içinden ne çıkacağı bilinmeyen oyuncakları var ya; işte öyle bi şey! Duyduğuma göre bundan esinlenmişler.

Adı; “Sürpriz Torba Yasası” Önceden belirlenmiş, birbiriyle ilgisi olmayan 3-5 yasa torbaya atılıyor. Tek tek okunup parmak çokluğuna dayalı demokratik oylama ile kabul ediliyor; işte olay bu! Tam son dakikada muhalefetin dikkati teldeki cambaza çevriliyken yeni bir yasa önerisi mevcut yasanın kıyısına-köşesine ekleniveriyor!


İşin ilginci, tartışılan yasa “çatıları örtecek kiremitlerin renginin kırmızı olması” olabilir. Ama buna son dakikada bir ek madde ekleniveriyor. Kahraman bir vekilimizin üzerinde aylar süren uzun mu uzun araştırmaları sonucu belirlenmiş çok ama çok önemli bir ek yapılıveriyor. Örneğin yukarıdaki yasaya “Türk Hava Yollarında Çalışanlara Grev Yasağı Getirilmesi” gibi uygun bir ek konuveriyor. Sonuç; artık kiremitlerimizin kırmızı olması yanında kiremitlerin üzerinden uçan uçaklarımızın elemanları zinhar grev yapamayacaklar! Üzerinde aylarca çalışılmış birbiriyle tıpa tıp aynı bu iki konu demokratik parmaklarla oylanıp kabul ediliveriyor!

İşte al sana yasa! Mecliste günlerce boğuşup çıkarılamayacak yasaları böylece kaşla göz arasında çıkarısın, olur-biter!

Diyorum ya; torbanın hası eskidenmiş! Şimdiki torbalardan ne çıkacağı belli olmuyor! Bir ara askerlerimizin başına da torba geçirmişlerdi, gıkımız bile çıkmamıştı! Şimdi milletin başına geçse ne yazar!

Ha; torbanın mühürü mü? Mürekkebi kurumadan hazır!