Bugün anneler günü. 

Aslında kaybettiğim anneciğimle paylaştığım güzel anlardan, sabah sabah yavrularımın sürprizlerinden söz etmek isterdim.

İsterdim fakat susma hakkımı kullanıyorum.

Hatay / Reyhanlı’daki acımasızca saldırı sonucu yetim kalan yavruları, yavrusuz kalan anneleri gördükçe ve gözümdeki yaş kurumadıkça, susma hakkımı kullanıyorum.

Hatay’da Suriyelilerin her türlü güvenliğni sağlamak için emniyet birimlerinin seferber edilmesine, fakat aynı hassasiyetin kendi vatandaşlarımız için sağlanmamasına ve orada okuyan üniversiteli öğrencilerin kentten ayrıldıklarına şahit oldukça, susma hakkımı kullanıyorum.

Davutoğlu ‘’Eylemi yapanlarla, Türkiye’ye sığınanları hedef gösterenler aynı odaklar. Tecavüzden kaçan bir kadına kapınızı kapatabilir misiniz’’ diye konuştukça ve tecavüzcülerin bu ülkede yaşları ne olursa olsun hep arkasına sığındıkları ‘’kendi rızası vardı’’ cümlesi ile ortalıkta ellerini kollarını sallayarak gezindiklerini gördükçe soruyorum ‘’demek ki sizin zihniyetinize göre bu olayın olmasını isteyen Hatay halkının ta kendisi, rızası vardı, değil mi?’’ diyorum ve susma hakkımı kullanıyorum.

Özellikle Ortadoğu ülkelerinde yaşanan trajedileri anlatırken ağlayan bakan, eğer Hatay olayları hakkında açıklama yaparken sırıtabiliyorsa ‘’neden’’ diye düşünüyor ve susma hakkımı kullanıyorum.

ABD’deki 11 Eylül saldırısının arkasında Arapların olduğuna ne kadar inanıyorsam, bu saldırının da Esad tarafından yapıldığına o kadar inandığım için susma hakkımı kullanıyorum.

Naçizane düşünüyorum, her türlü terör örgütü eldeki pimi çekilmemiş el bombası gibidir. Sen onu avucunda saklarsan gün gelir ruhun bile duymadan birileri o pimi çeker ve bomba avucunda patlayıverir. Artık dünya’nın kabul ettiği gibi binlerce Suriyeli isyancıları ülkemizde barındırırken, ülke olarak onlara silahlı eğitim verirken ve her türlü desteği sağlarken bu bombanın elimizde patlaması tesadüf müdür diyor ve susma hakkımı kullanıyorum.

MİT uyardık derken ve maalesef sınırlarımız kevgire dönmüşken, isteyenin istediği şekilde girip çıkması sağlanmışken, bunda vatandaşın suçu ne ola ki diye soruyor ve susma hakkımı kullanıyorum.

Biz daha kendi sınırlarımızın güvenliğini sağlayamamışken, kendi vatandaşımızla anlaşamıyorken, neden çıkarı olan emperyalist güçlerin peşinden koşup başka bir ülkenin başındaki yöneticiyi illa da alt edeceğiz diye kendimizi parçalamaktayız diye sorguluyor ve susma hakkımı kullanıyorum.

Korkuyorum, korkuyorum çünkü geçmişimizde bir Maraş olayı, bir Sivas olayı bir Dersim olayı, bir Uludere olayı ve en son Şubat ayında bir Hatay olayı daha yaşamışken bunların devamı gelir ve sırada Antep mi var, Urfa mı var, Maraş mı var diye düşünmeden edemiyor ve susma hakkımı kullanıyorum.

İdama götürülen Sokrates ağlayan karısına sorar :’’Neden ağlıyorsun?’’ Karısının cevabı ‘’Seni haksız yere öldürecekler.’’ Sokrates gayet rahat cevap verir :’’Beni haklı yere öldürseler daha mı iyi olur?’’

Ne alaka diyeceksiniz fakat ben susma hakkımı kullanıyorum...


.