Ülkemizde herkesin yerine düşünen, karar veren ve uygulayan; şimdilik Başbakanımız, ama yakın gelecekte Başkanımız olacak yüce büyüğümüz, Apo, PKK ve BDP’nin desteğiyle başlattığı “Barış Süreci”ni “akil” olmayan halkımız anlayabilsin diye “akilli” olan adamları, hatta lütfedip kadınları bile seçti. Çok şükür artık halkımız cahil kalmayacak.

Seçilenler, demokrasinin bir gereği olarak ülkemizin her kesimine ve her siyasi görüşüne hitap edecek, toplumun çoğunluğunu temsil eden STÖ’lerden, Üniversitelerden, Baro, Oda, Dernek gibi kurumlardan, “kendi içlerinde birer temsilci seçip isim bildirsinler, biz de bunlardan ortak bir komisyon kuralım” şeklinde seçildi! Ay; çok özür dilerim, birden kendimi demokratik bir ülkede sanıp hayale dalmışım! Bizdeki “İleri Demokrasi”de böyle saçma-sapan uygulamalar olmaz. Tek seçicimiz her şeyi seçer! Nitekim öyle oldu. Seçilen akillerin bile haberi sonradan oldu!

Amaç “terörü bitirmek, anaların ağlamasını engellemek, barış yapmak” olunca akan sular duruyor. Yoksa siz bu söylenenlere karşı mısınız? “Neyin karşılığı?” diye soranlar vatan hainidir! İşte neredeyse 30 yıldır süren terörü bu kadar kolay bitirecek yöntemi bu zamana kadar kimse akil edip uygulayamamış, boşu boşuna bu kadar kan ve ana gözyaşı israf edilmiş oldu. Zararın neresinden dönsek kardır diye şimdi bari şu işi halledelim dedik.

Ülkede akilli adam pek fazla bulunmadığından, Meclistekilerin de akillerinden şüphe etmiş olacak ki, Sayın Başbakanımız piyasadan zar-zor 63 tane seçebilmiş!

Bunları ceddimizin yaptığı gibi önce seçip, sonra 7’şerli guruplara ayırıp Dolmabahçe Sarayında toplayıp, onlara “akiller” verme işini eksiksiz yaptık çok şükür! Biz ne de olsa ceddimizin izindeyiz! Bu akillilere benim ne düşündüğümü iyice anlatıp, “hadi yolunuz açık, Allah yardımcınız olsun, propagandanız bol olsun” diyip yola koyacağız.

Bizim ceddimizin “Nasihat Heyeti”, o zamanlar ülkemizdeki Kalpaklılara karşı “aman onlar devleti ele falan geçirmesin, alın bizi siz yönetin, hiç kimse bize bu iyiliği yapacak İngiliz dostlarımıza zinhar kötü söz söylemesin, karşı gelmesin” demişti. Biz de şimdi barışın vazgeçilmezi olan “Sayın Apo ve emrindeki PKK’lılar için artık “terörist” bile demeyeceğiz. Onların ne kadar iyi insanlar olduğunu anlatsınlar” diye Heyeti Akiliye’mizi yollara düşüreceğiz.

Bu arada bunlar akilli adamlar, her halde gittikleri yerlerde halkıma benden iyi başbakan ve partimden iyi parti bulamayacaklarını, beni ve partimi desteklemeleri gerektiğini, aksi takdirde analarını ağlatacaklarını da söylerler. Ben asla ne diyeceklerine karışmam! Bu ülkede demokrasi bile var. Bu arada yazdırdığım yeni anayasamı ve içine yerleştirdiğim Başkanlık meselesini ve barış için gereken bazı maddeleri de anlatırlar; bu kadar da şey değiller ya! Amaç demokrasi olsun!

Bu barış süreci ile ilgili bir anket yaptırdım. Tek soru sordum. Kahir çoğunlukla “evet” çıktı. Artık bu sürecin önünde duran vatan hainidir. Sorumu mu merak ettiniz? İşte size de sorayım. “Akan kan dursun, analar ağlamasın, terör bitsin, ekonomi düzelsin, insanlar mutlu olsun mu?” Bakın siz de evet dediniz! Olay bu işte! Muhalefet buna da kulp takmış, “iyi de bunların karşılığında ne olacak? Bizlerin hiç bilgisi yok, açıkla biz de bilelim ve destekleyelim” diyorlar. Çok beklersiniz, biz aylardır bu işi gizli gizli ne güzel götürüyorduk, iki yerde tökezledik. Oslo ve İmralı görüşme tutanakları hainler tarafından sızdırılmasaydı siz bir sabah uyandığınızda zaten anlaşma bitmiş, amacımıza ulaşmış olurduk! Sonuçta demokrasi var. Oylamaya sunarız, olmazsa referanduma götürürüz. Çoğunluk benimle yoldaşım partide olduğuna göre siz kıskançlığınızdan kudurursunuz ancak!

Hadi, geçmiş ola!
Arş yiğitlerim, benim projelerimi şu akilsiz halkımın kafasına iyice sokmaya!
AKP+AKİL= AK(P)İL, nasıl da uydu!
Haydi, AK(P)İL’lerim, meydan sizin!

Yalnız üzücü bir duyum aldım, sizinle paylaşayım: Akil demek “Yiyici” demekmiş! İnanmayan sözlüğe baksın! Artık ne yiyeceklerse!