Çocukluğunda faytona binmemiş olanınız var mı?

Belki yeni gençlik “O ne ola ki?” der ama benim nesil ve öncekilerin çok iyi bildiği bir araçtır kendileri. 

İnsanı resmen geriye götüren, ayrı bir zevk ve tat veren faytonlar, otomobillerin icadıyla birlikte, aşamalı bir şekilde kayboldu.

Geçen günlerde ağabeyim ile çok uzun zamandır göremediğim faytonlardan birine denk geldik.

Hemen atladık, başladık turumuza. At nallarının ve faytonun tekerleğinin çıkardığı o ses, hatta o malum koku bile bizi bizden aldı, götürdü taaa uzaklara.

Uzun süredir öyle bir zevk duymamıştık. Gelen geçenin de gözlerinde bir merak ve istek görünce daha bir zevk aldık. İnsanın biraz forsu olmuyor değil hani.

Antalya’ya ilk geldiğim yıllarda bolca vardı ama sonra kayboldular. Geçen yıllarda tek tük görür iken bir anda tekrar karşımıza çıkıverdiler.

Bu güzel hasret başka şehirlere de sirayet etmiş diye duydum. Adalar da zaten mevcut.

Anlayacağınız ne kadar zaman geçerse geçsin, her zaman bir şekilde yeniden ortaya çıkacak bir an buluyorlar.

Yalnız, faytonculardan duyduğuma göre, Antalya ve adalardaki faytonlar, belediyeler tarafından kaldırılmak isteniyormuş.

Adalara mini golf arabaları(!) getirmek niyetindeymiş belediye.

İnşallah bunlar asılsız iddialardır. Çünkü fayton gibi bir gelenek asla yok edilmemeli, aksine yerel yönetimler tarafından desteklenmeliler.

Hatta Antalya gibi turistik şehirlerde faytonlar için özel bölgeler açılsa, belediyelerde faytonlar eski Osmanlı tarzında restore ettirse, harika olurdu.

Günümüz çağında eskiler her zaman özlenir ve kıymet verilir; hangi kültürde olursa olsun.

Böyle bir madenin geleceğini göremeyen, onu desteklemek yerine, yok etmeye çalışan bir zihniyet, kesinlikle ufku olmayan, gerici bir zihniyettir.

Yerel yönetimlerin tez zamanda bu konuda gerekli destek çalışmalarına başlamaları gerekir.

Fayton geleneği sonuna kadar yaşatılmalı!