Uğur MUMCU ,
Bahriye ÜÇOK,
Necip HABLEMİTOĞLU,
Ahmet TANER KIŞLALI ve daha niceleri …
FETÖ konusunda ülkedeki tehlikeyi 40-50 yıl öncesinden itibaren, görebilen en etkili sembol isimlerden bazıları…Bunun karşılığını canlarıyla ödediler en üretken en ışık oldukları çağlarında hem de…

Söyledikleri ne idi…
‘’Cemaat yargıya, orduya, polis teşkilatına sızıyor devleti ele geçirecek ‘’
geçirdi mi ?

Aynen…

Devlete yerleşme kadrolaşmaları bu denli açıkken, bunu deşifre eden aydınlarımızın cinayetlerinin FETÖ ile ilşkilendirmek bu günkü ortaya cıkan yapılanma şekillerine, devletteki kadrolaşmalarına bakıldığında zor değil...Hatta bundan emin olunabilir…
Hele cinayetlerin üzerinin sistemli bir şekilde örtüldüğü anımsandığında , Devletin içindeki konuşlanmış hain destekçiler düşünüldüğünde "bundan kurtulunabilir mi bu gidişle?" diye düşünürsünüz derin derin… …

Cumhurbaşkanı Erdoğan sıkça dile getiriyor …
‘’Tehlike geçmiş değil …FETÖ henüz bertaraf edilebilmiş değil’’…

Peki ayıklayabilmek için izlenen hukuksal, siyasal yollar, stratejiler var mı ?
Doğru işliyor mu acaba! Bu ve bunun gibi cemaatlerle dini kullanmak isteyenlerden arınabiliyor mu sistem, benzer bela ve olayların tekrar yaşanmaması için önlem alıyor muyuz? Alabilme şansımız var mı ?

Olanaksız gibi görünse de belki bir o denli kolay …

Katledilen aydınlarımız Uğur MUMCU, Bahrıye ÜÇOK, Ahmet Taner KIŞLALI, Necip HABLEMİTOĞLU’nun dosyalarından başlanabilir örneğin… Bu dosyaların üzerinin örtülmesi, delillerin karartılması, sümen altı edilmesine kadar devletteki suçluları bulunup onlardan başlanabilir…Eğer FETÖ ile gerçekten mücadele edeceksek elbette…

Yakın geçmişteki olaylara bakıldıgında FETÖ'nün tahribatının hissedilemediği olay neredeyse yok gibi…Rus uçağından, büyükelçi cinayetine… Tarım politikamızın çökertilmesine… İthal samana muhtaç kalışımızdan, sözde ithal unla yakın komşu ülkelerin hastalıklı unlarından yediğimiz ekmeğe kadar… Çanakkale domatesi tohumunun yasaklı oluşundan, yerli ırk ineğimizin keçimizin aşılanarak neredeyse yok oluşuna kadar… FETÖ'nün izleri her adımda görülebiliyor…, Uluslararası dış politikadan iç politikaya kadar her alanda Türkiye Cumhuriyetini zora sokmak, yok etmek için planlanmış organize işler… Bu olaylarda ihmali hatası olanlar incelendiğinde bu hatalara yol açan yetkililerden başlanabilir onlar tespit edilerek yargılanmaya başlandığında ciddi anlamda yol alınabilir…

'FETÖ bir kalkışma yaptı, darbe girişiminde bulundu' ise…Bu girişimin ardından on binlerce insanın ‘’ Yahu bu cemaate biz nasıl inandık bel bağladık arkadaş? Utanıyoruz bu saflığımızdan dini sömürerek insanlarımızı öldüren yüzlercesini yaralayan cemaaaten iğreniyoruz ; Atatürkçü aydınlar haklıymış tehlikeyi biz görememişiz ‘’ demeleri gerekemez miydi ?

Bu olmadı.
Demek ki pişman olan da yok…
Yani cemaat kararlılıkla yola devam ediyor, son unsurları ayıklanana kadar da pişmanlık ifade edenlere rastalayacakmışız gibi görünmüyor…

Bunlar nasıl ayıklanır peki?

Çok kolay…

Ülke yöneticilerinin Cemaat tehlikesini uyaranlara yüzünü döndüğü, bu konuda kitapları, yazılarıyla uyaranlardan özür dilendiği, cezaevlerinden salıverildiği gün en ciddi ve samimi adımın atıldığı gün olacaktır…