Sayın Başbakanın İstanbul için ortaya attığı ikinci boğaz projesi, pusuya yatmış birçok aydınımızın gizli projelerini özgürce ortaya çıkarmalarına yol açtı. Meğer ne projecilerimiz varmış da bizim haberimiz yokmuş!

Yıllar önce Kayseri’ye deniz götürülecekti, Samsun’dan Adana’ya kadar kanalla ülke Karadeniz’den Akdeniz’e bağlanacaktı. Eh; biz de aşağı kalmadık. Sinop için bir “çılgın proje” de bizden çıktı.

Bu haberi yerel gazetelerimizde ilk okuduğumda açıkçası bir gırgır haber, ironi olarak değerlendirip hiç üzerinde durmamıştım. Ancak haberi ulusal basında da görünce hem şaşırdım, hem üzüldüm! Sayın Valimiz Sinop’a geldiği günden beri çalışkanlığı, ataklığı, bir şeyler üretmeye çalışması ile övgümüzü almıştır. Ancak sanırım bu projede yeterince bilgilendirilmemiş olmalı! Hele bu projeyle bedava Sinop reklamı yapıldığını söylemek hiç hoş değil! Reklam iyi yönüyle tanıtım yapıyorsa iyidir; okuyanlar tarafından alaya alınacaksa buna iyi denemez.

Boyabat Gazetesi sitesinde Sayın Ahmet Küçükbaş’ın bu konuda yazısı çıktı. O yazıda baştan sona bir tarih dersi vererek, tarihin hiçbir döneminde Sinop’tan bir ada olarak söz edilmediğini gayet güzel anlatmış. Ahmet Beyin ciddi bir Sinop tarihi merakı ve bilgisi olduğunun altını çizmemiz gerekir. Ben de (detayı verilmeden Selçuklular tarafından var olan kanalın kapatıldığı dışında) hiçbir kaynakta böyle bir bilgi gördüğümü anımsamıyorum. Yani tarihte Sinop ada değil, yarım ada ve doğal tarihi bir liman olarak geçiyor. Bu nedenle de tarih boyunca denizcilikte çok önemli bir yer tutmuştur. Bu proje hakkında ben de görüşlerimi sıralamak istedim.

1- Şu anda Sinop’u çevreleyen tarihi deniz surlarından neredeyse ayakta kalanı yoktur. Şimdi onları koruyabilmek için bir mendirek yapılmaktadır. Bu kadar sert dalgalı Karadeniz, boğazın kesilerek 50-60 m. kanal haline getirilmesinde ne olacaktır? Dalgalar açılacak kanalı kenarlarından aşındırarak sürekli ya kanalı büyütecek, ya da en kısa zamanda kum ile doldurarak geçilemez hale sokacaktır. Örneği Kumkapı mendirek başında görülebilir. 25-30 m. genişlikteki mendireğin başı daha birkaç ay içinde kumla dolarak kapanmıştır.

2- Balıkçı Barınağı kuzey rüzgârlarına ve akıntılara kanal sayesinde açık olacak, orada barınma zorlaşacak, kuzeyden taşınacak kum ile en kısa zamanda da dolacaktır.

3- Barınaktaki teknelerin adayı dolanmadan diğer tarafa geçmeleri konusu en mantıklı istemdir! Ancak bunu üç beş amatör gemiciden başkası savunmaz. Çünkü bu yolla yukarıda anlatılan tehlikelerin olabileceğini düşünür ve denizi doğal haline bırakır.

4- Rif akıntıları bu kanalla önlenemez! Rif akıntısı çok büyük bir yarıçapa sahip sığ ve açık rüzgârlı denizde olur. Akliman buna uygun bir alandır. Bu kanal bu yapıyı bozamaz!

5- Sinop birçok uygarlığın üst üste yerleştiği daracık bir alandadır. Her metrenin altından başka bir tarih çıkmaktadır. 50-100 m.lik bir kanal için bile üstten birkaç katı alanın tamamen kazılarak V şeklinde açılması zorunludur. Aynı zamanda böylece denizden 100-150 m. yükseklik de oluşacaktır. Buradaki tarih tamamen yok olacağı gibi tehlikeli bir alan yaratılacaktır. (Boğaz köprüsünün 165 m. Olduğunu düşünün!)

6- Sinop’un en büyük sıkıntısı giriş-çıkış aksının darlığı ve yol sorunudur. Şu anda ikisi kıyılardan biri ortadan üç yol vardır. Bunlar bile yetmemektedir. Kanal kazıldığında bu yollar zorunlu olarak iki kıyı arasına yapılacak köprü üzerinden verilecek, alan biraz daha daralacaktır. Henüz Heykelden Sakarya yönüne sadece tek ulaşım varken açılacak kanal işleri iyice karıştıracaktır. (Adaya gireceklerden para almak için gişe konacak mı acaba?)

7- En önemlisi; Sinop halkı acaba “Ada Tavşanı” gibi kendini adaya hapsettirmeyi, hayvanat bahçesini ziyaret eder gibi ziyarete gelenlerin çevrelerinde garip garip bakarak gezinmelerini isteyecek midir? Yani bu işin “Adada Yaşayanlar” ve “Diğerleri” şekline sokulması insanları rahatsız etmeyecek midir?

8- Ada zaten yanlış iskânlarla beton yığınına dönmüşken bu durum yapılanma hızını biraz daha artırmayacak mıdır? Yok; eğer şehirleşme aksı Bostancılı-Korucuk-Osmaniye hattına kaydırılacaksa, o zaman Ada tamamen göz ardı edilmiş olmayacak mıdır? İnsanlar Sinop’un el değmemiş doğal güzelliğini görmeye geliyorlar; yarım ada ya da ada olması turizm yönünden çok önem taşımayacaktır.

9- Son olarak Sinop’un tüm sorunları bitti de bu mu kalmıştı?

Bunlar bir kalemde aklıma takılan sorular oldu. Mutlaka iyi niyetle yola çıkılmış bir projedir. Ama bir de bu taraftan bakılmasında yarar olacağını umuyorum. Zaten Nükleer Santral ve Termik Santraller yüzünden dünya güzeli doğamız yok edilecek; bir de bu şekliyle buna katkı sağlanmamasını diliyorum.

Sinop; Sinop’u en doğal haliyle sevenlerin olsun!