TÜRKİYE'DE SANATÇI OLMAK


 Son zamanlarda dikkatle takip ettiğim, arama motorlarında her an çıkan yeni haberlerini okuduğum bir isim var. 90 larda her hafta evimize konuk ettiğimiz babacan bir sanatçı. 

Bazen çok komik, bir o kadar düşündürücü oyunlarla çıkardı karşımıza, bazen o dönemdeki polikacılar, bazen de çok ünlü sanatçılar oluverirdi. Her zaman doğruları söyler, bizi bize öyle bir anlatırdı ki, gülsek mi ağlasak mı bilemezdik.

 Kim olduğunu anladınız. Nasıl anlamayasınız, 1988'den beri yaptığı "Olacak O Kadar"ın yaşı benden büyük. Levent Kırca'nın yaşı ise altmışbeş(65). Ama sanki yirmibeş yaşındaki birinin enerjisi var içinde. Hala koşturuyor, oyunlar sahneliyor, halkla iç içe yaşamaya devam ediyor.

 Bunlar iyi güzel de, herşeyden önce beni bir izleyici olarak düşündüren birşey var. Yıllar önce evimizde merakla ve heyecanla izlediğimiz "Olacak O Kadar" artık ekranlarda yok. Neden diye sormayın araştırın.

 Levent Kırca bir halk kahramanıdır. Kemal Sunal'dır, Nasrettin Hoca'dır, Cüneyt Arkın'dır, Mustafa Kemal Atatürk'tür...

 Köşemin adı kültür sanat olduğuna göre, hepimizin severek izlediği, halkın kendini bulduğu bir programın, belki de tek açık sözlü ve tarafsız programın yayından kaldırılmasının ne kadar yanlış olduğunu söylemek için en uygun yer burasıdır diye düşünüyorum.

 İnternette kısa bir araştırma yapan herkes, Türkiye'nin Olacak O Kadar'ı ve Levent Kırca'yı ekranda görmeyi ne kadar özlediğini görecektir. Araştırma yapmaya da gerek yok, gidin komşularınıza sorun.

 Festival yapıldı, jüri üyeliğinden çekildi. Ama gerekçeyi çok az kişi tam manasıyla anlayabildi. Kimse 'büyük sözü dinleyelim' demedi. Sonuçta Kırca haklı çıktı.

 Başka bir açıdan, bugün Levent Kırca'nın geçmişini incelediğim zaman, ne kadar şanslı bir millet olduğumuzu düşünüp seviniyorum, ardından üzülüyorum. Seviniyorum çünkü, dünya çapında değeri olan bir sanatçıya sahibiz, bizim sanatçımız. Hatta Türkçe konuşuyor. St Petersburg'da sergilenen heykeli var.

 Sonra bakıyorum ki, başka ülkelerde çoktan baştacı edilecek bir sanatçı, son derece gereksiz şeylerle muhattap olmak zorunda bırakılmış. Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözünü hatırlatmak isterim, "Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."

 "Levent Kırca'sız Türkiye'nin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."