Katliamın haklısı olur mu?



Bu insanlık dışı katliam da ''İsrail haklıdır'' diyenler ilk defa çok net bir şekilde ortaya çıktı.

ABD,İngiltere,Almanya,Fransa ve dünya ekonomisini, Birleşmiş milletleri elinde bulunduranlar ''İsrail katliam yapmakta haklıdır'' dediler.

İşin bence en vahim yanı budur.

Bundan sonra İsrail'i hiç kimse durduramaz ve Gazze ve Filistin halkını daha zor günler bekliyor.

İslam ülkeleri bunu yapar diyorsanız, İslam ülkelerinin tamamı otaçağ karanlığının içine düşmüş ve ABD'nin oyuncağı olmuşlardır.

Onların adını anmak ve varlığından bile söz etmek boşuna zaman kaybıdır.

Peki İsrail'in karşısında duran ve onun karşısına silahıyla, ekonomik gücüyle ve BMGK'daki etkinliğiyle karşı çıkabilecek bir ülke var mı?Elbette yok,olsa bunlar olur muydu?

Eğer Türkiye var diyorsanız bunun ne kadar içi boş bir şey olduğunu ben şu küçük aklımla anlatayım.

Türkiye son on bir yıldır yaptıklarıyla etkisini kendi kendine yok etti.

Evet eskiden Türkiye'nin orta doğuda bir etkinliği vardı ama şimdi yok.

Bir kaç olayla batının emperyalist güçleri baş babaları ABD öncelikle bir boks maçında yapıldığı gibi,küçük kroşelerle yoklamalar yaptı.

Birinci olay 4 temmuz 2003 yılında Irak'ın Süleymaniye şehrinde 11 Türk askerinin başına çuval geçirildi ses çıkarmadık ve ABD ye nota bile vermedik veya veremedik.Sorulduğunda ''Ne notası müzik notası mı'' denildi.

''Kuzey Irak ta bir Kürt devleti kurulması ve Musul Kerkük kırmızı çizgilerimizdir'' denildi,Kürt devleti kuruldu hatta tanıdık ve iş birliği yaptık bu sözlerin arkasında duramayıp hiç bir şey yapmadık.

23 haziran 2012 günü Suriye de savaş uçağımız düşürüldü bağırdık çağırdık hiç bir şey yapmadık veya yapamadık.

31 mayıs 2010 günü Mavi Marmara gemisine İsrail resmen daldı ve katliam yaptı gıkımızı çıkaramadık.Daha sonraki görüşmeleri ciddiye bile almıyorum.(Tazminat, özür v.s)

İçeride miting meydanlarında halkın nabzını yükselten akla değil duyguya hitabeden yoğun bağırmalar dışında hiç bir şey yapmadık.


Kuzey Suriye de Rojova bölgesinde Kürt devleti kuruldu hiç bir hamle yapamadık.

Suriye de Esad iki ayda devrilecek dedik, muhalif güçleri destekledik hiç bir sonuç alamadık,hamle yapamadık,taşeron kullanmaya çalıştık.

Mısır da darbe yapanı darbe yaptı diye yerden yere vurduk, sonuç Sisi dünyanın tanıdığı seçimle iş başına gelmiş bir lider olarak tanınır oldu.

Gazze ve ateşkes konusunda Mısır'la ABD görüşüyor bizimle görüşmüyor.

Bizim dış bakanımızın elinde bir tek Katar kaldı onunda ne olduğu belli değil.

Sonuç olarak batının emperyalist güçleri şunu anladıki, Türkiye'yi yönetenler aslında bağırır, çağırır, küfreder hamle yapamaz korkmaya çekinmeye gerek yok.

Bunu anladıktan sonra önce Kırmızı çizgimiz dediğimiz Musul Kerkük'ü istediği şekilde ele geçirdi.

Ardından IŞİD denilen cani örgütü kullanarak Irak'ın altını üstüne getirdi.

Son darbeyi ise Irak'taki elçilik görevlilerimizi tutsak ederek bizim boğazımıza ipi geçirdi şu anda ipi çekerek ve gevşeterek bizimle oynamaya devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyetini hamle yapamaz hale getiridiler ve sadece kendi çöplüğümüzde öten horoz durumuna düşürüldük.

Bu durumda sayın başbakanın yapacağı hiç bir şey kalmamıştır.Doğal olarak dua etmek ve beddua etmekten başka.

Bundan dolayı İsrail'e yapmış olduğu hakaretlerin tamamında haklı olabilir ama o ses sınırlarımızın duvarlarına çarpıyor ve sadece bizim kulaklarımıza ulaşıyor.Bizden başka duyan da yok.

Türkiye bu duruma düştükten sonra Gazze yok edilecektir,Hamas daha da radikal hale gelecek eylemlerini dünya üzerine yayacaktır.

Kuzey Kıbrıs da yakında gidecektir.

Türkiye en kötü durumlarda bile bu duruma düşmemiştir.

Yunanistan'ın Kıbrıs'ı ilhak etme hamlesini yaptığında yokluklar içinde ki Türkiye 1974 yılında ''Ben buradayım'' diyerek Kıbrıs'a müdahale edebilmiştir.

Bu gün ise kendi içinde bağırmanın, çağırmanın,hakaretin dışında hiç bir şey yapamayan bir ülke durumuna düşmüştür.

Gazze de katliamlar devam ederken buradan lanetlemek, bağırmak, küfretmek hiç bir şeyi değiştirmeyecektir.

İsrail bildiğini okuyacaktır.

Ölümlere katliamlara bu kadar tepki vermenin bir karşılığı olmasa da boş bağırmalar da olsa sayın başbakanın tpeki cümleleri sonuna kadar haklıdır.Sadece kendi bağıracak, kendi dinleyecek bu arada biz de dinlemiş olacağız.Bu kadar,ilerisi yok.

Aynı tepkilerin bütün ölümlerde de verilmesini beklemek bizlerin hakkıdır.

Örneğin iki aydır IŞİD örgütünün katlettiği binlerce Müslüman için bu kadar çok bağırıp çağırmadık.

Evet Gazze de beş yüz Müslüman'ı İsrail öldürdü bağırdık çağırdık tepki verdik haklıyız da.

IŞİD'in kaç kişiyi öldürdüğünün sayısı bile belli değilken, neden bir kez olsun tepki vermedik.

Çin'in Uygur bölgesinde katledilen Uygur Türkleri için bu kadar bağırıp çağırmadık. Musul da Türkmenler katledildi bir tek televizyon kanalı bunu öne çıkarmadı.

Benim görüşüm ise şudur; kısaca küfür sözlüğünde ne kadar küfür kelimesi varsa, ne kadar hakaret varsa hepsini kullanıyorum ve dünya üzerinde çocuk öldüren, genç kadın ihtiyar öldüren,savaş yanlısı kim varsa hepsine toptan küfürlerin tamamını gönderiyorum.

Böyle dediğimizde İsral'in yaptığı katliamları kınanmak adına bütün küfürleri göndermiş oldum.Böylece tepki manasında yurttaşlık görevimi yapmış oldum.Şu anda ülkemiz insanı bunu yapıyor.

Peki ben bütün küfürleri gönderince veya bütün dünya ülkelerinde halklar tepki verdiğinde İsrail katliamlarını durduruyor mu?

Hayır,hayır,hayır...

Artık dünya BMGK elinde bulunduran beşli çetenin istediği gibi gidiyor.

ABD vur diyor, aferin diyor, parayı veriyor o da durmuyor yoluna devam ediyor.


Son söz sevgili Müslüman halkımıza.

Evet dua etmeye devam edin, Allah her şeye gücü yetendir,vardan yok eden, yoktan var edendir.İyi de Allah size akıl vermiş ve bu aklı kullanarak İsrail gibi zalim devletlerle ve diktatörlerle mücadele edesiniz diye.

Oysa siz bu aklı hiç kullanmadan sadece dua ediyorsunuz, Allah'ın verdiği aklı kullanmayı hiç düşünmüyorsunuz ve sürekli her işinizi Allah'a havale etmeye devam ediyorsunuz.

Lütfen oturmayı bırakın, harekete geçin, hamle yapın, bilimi,aklınızı kullanın bunu yapmaya başladığınızda Allah'ın yardımcı olduğunu göreceksiniz.

Bunu yapmayacaksanız televizyonlardan ağlayarak sızlayarak fakir, yoksul, eğitimsiz insanları boş hayallere sürüklemeyin.