Deli Dumrul Öyküleri



Yani, şey, kem-küm… Yaa adamlar haklı değil mi? Bak sana neler yapıyorlar da sen farkında bile değilsin eyyy muhalif! Sana yollar, köprüler, tüneller, havaalanları, şehir hastaneleri yapmadılar mı? Yaptılaaaar! E; o zaman niye muhalefet yapıyorsun yani?

Ha; diyorsun ki: Bu yapılanlardan geçmek istesem de istemesem de, hastanede yatmasam da niye zorla para veriyorum, sorun bu!

Canım o kadarcık kusur kadı kızında da olur; ne olmuş yani, elini biraz daha taşın altına koyuver gitsin.

Diyorsun ki; yahu elim değil vücudum taşın altında zaten… Parası olan nasıl “bedelli askerlik” yapıp cephede can vermiyor, onların yerine bizler bedavadan ölüyorsak, şimdi de parası olan zaten buralardan geçiyor. Ama yeterince geçmiyor demek ki, ben zaten geçemediğim için geçmeyenlerin parasını da benden alıyorlar! Hadi bu neyse de şehir hastanelerinde eğer %70’iz hasta olup yatmazsak bunun parasını da benden alacaklar. Anladın mı?

Yok; tam olarak anlamadım; hele sen şunu bizim oğlanın bile anlayacağı şekilde bir daha anlat bakalım:
Dinle öyleyse: Avrasya Tünelini yaptılar, denizin altından geçiyoruz şimdi; ne güzel! Ama 2017 yılı için 25,6 milyon araç geçme garantisi verilen Avrasya Tünelinden 10 milyonun altında araç geçince üzüldük!... Sevgili İstanbullular; niçin böyle yapıyorsunuz? Niçin gül gibi hükümetimizi üzüyorsunuz? Bakın sizi adamdan sayıp adınıza bu kadar araç geçecek diye söz veren hükümetimiz şimdi nasıl da mahcup oldu! Bu yapılır mı?
Her ne kadar “vatandaşımızın cebinden bir kuruş çıkmayacak” denen her yatırımın sonu böyle olmaya başladı ya; ama olsun! Onlar bizim için yol, köprü, tünel, şehir hastanesi yapıyor! Şimdi vatandaşlık görevini yapma zamanı geldi, hadi bakalım, pamuk eller cebe! Bu tünel için ve sadece 2017 yılı için açık olan 123 milyon lirayı bizler ödeyeceğiz! Gazanız mübarek olsun!...

Peki ya meşhur köprümüz? Meğerse ona da belli sayıda araç geçme garantisi verilmiş. Bu nedenle yapanın umurunda bile değil. Oturmuş köprünün, tünelin, hastanenin başına; Deli Dumrul gibi “geçenden 10 akçe, geçmeyenden 5 akçe” topluyor! Eh; tabi biz garibanlar yeterince buralardan geçemediğimiz için şimdi ayrıca ceza ödeyeceğiz. Düşünün bir yol dünyanın neresinde görülmüş, 2 milyar 335 milyon lira maliyeti olan bir köprünün bir yılda 2 milyon 410 milyon lira zarar ettiği? Ediyormuş işte; burası Türkiye! Herhalde bizi bu durumumuz nedeniyle kıskanıyor elin gavuru!... Suç bizde canım kardeşim; köprü-tünel varsa yolun düşmese bile geçeceksin! Hastane gördün mü hasta olmasan bile gidip yatacaksın! Devletimiz bunları boşuna mı yaptı yani; bu kadar sorumsuzluk olur mu?

Şeytan dürtüyo öte yandan; madem bu zarar hazineden ödenebiliyor devlet bu köprüyü-tüneli-hastaneyi kendi neden yapmıyor? Var mı bir yanıtı? Düşünsenize; bir köprüye her yıl bir köprü parası daha niye veriyoruz!...
Gelelim hastane işine… Şehir Hastaneleri de aynen diğer yatırımlar gibi, her şeyiyle yerli malzemeden olsa da yani: arazisi yerli, çimentosu-demiri yerli, işçisi-ustası yerli… Ama ihaleler nedense hep dolar üzerinden oluyor! Bu nedenle %70 doluluk garantisi verdiğimiz için aman hastalanmayı ihmal etmeyin!... Eğer yeterince hastalanmazsanız burada da Deli Dumrul devreye girecek; kapıyı tutup kılıcını çekecek, “sağlamlar 10 akçe, hastalar 5 akçe vermeden içeri giremez” diyecektir.

Ah şu doların fiyatını yükselten faiz lobileri yok mu? Hep onların yüzünden! Bakın, yıllardan beri dolar yükselse de helâya halen bir liraya gidebiliyoruz; başka bir ülkede böyle bir ekonomik kalkınma var mı?

Son zamanlarda kitap okumayı düşünüyorsanız önerim “Deli Dumrul Öyküleri” olacaktır. Tam da günümüzü anlatıyor!