Merhaba değerli okurum;
Yeni bir haftaya daha sizlerle merhaba diyorum…
Birkaç haftadır kendimi siyasetin içerisine attım ve neredeyse bir türlü çıkamıyordum.
Ama sonunda kısa bir süreliğine mola verdim, iyi mi ettim kötü diye düşünmüyorum
çünkü verdiğim kararların arkasındayım her zaman.
Bu hafta sizlere yozlaşmanın bir örneğini hatırlatacağım. Bunların bir kısmını bildiğinizi biliyorum ama bilmek yetmez. Kurtulmak için çaba göstermemiz gerekir.
Dil nedir?
Dil veya lisan, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal
bir kurumdur.
Dil, birbirleriyle yakın ilişkili iki farklı tanımın kullanımını belirtir. Tekil anlamda dil, genel bir olgudur veya örneğin Türk dili veya Çince gibi somut bir dili ifade eder. Burada dil
genel anlamda bir olgu olarak ele alınmaktadır.
Dil bir milleti birleştiren, koruyan ve o milletin ortak malı olan sosyal bir müessesedir.
Yazı dili
Yazı dili, resmi olarak tespit edilmemiş bir işaretler sistemini belirtir. Ancak yazı dili özel
kurallara uyar ve yazı dilinin bir yazı sistemi mevcuttur. Yazı dili metinlerde kendini
gösterir.
Düşüncelerimizi sözlü bir şekilde ifade ederiz ama yazılı bir şekilde ifade etmemiz
konuşmalarımızın senelerce kalmasını sağlar.
Yazı bizi gelecek asırlara aktaran önemli unsurlardan biridir.
Neden doğru kullanmıyoruz?
Dilimiz çok zengin ve güzel bir dil aslında fakat bizler yetersiz buluyoruz ya da özentilik
yapıp başka dillerdeki kelimeleri kullanıyoruz.
Dilimizi kaybediyoruz konulu daha öncede “Turkey Türkçesi” başlıklı bir yazı yazmıştım
siz değerli okurlarıma. Orda dilimizi kaybediyoruz demiştim. Bu yazımda bu konuyu biraz
daha açmaya çalışacağım.
Teknoloji ve dil
Ülkemizde gün geçtikçe daha doğrusu teknoloji ilerledikçe batıya özenen geç sayımız gün
geçtikçe artıyor. Çünkü teknoloji üretemediğimiz için yabancı teknolojilerindeki terimlere
ister istemez alışıyoruz.
Örneğin;
Facebook adresin var mı ?
Mail adresin ne tatlım?
Dün bilgisayarıma yeni power aldım.
Bilgisayarıma kırmızı mause taktım.
USB kablom koptu.
Network hizmeti sağlayan bir yer var mı?
Dün akşam Melisa ile chatleştik.
Yeni bir PC baktım,çok güzeldi.
Yeni bir oyun çıkmış adı “Need For Speed”.
Benim aldığım laptopta bluetooth bile var.
Ya yeni bir telefon baktım GPRS bile var…
Benim SMS hakkım bitti.

...

Bence bu durumdan hepimiz rahatsızız fakat kolayımıza ya da alışkanlık haline
getirdiğimiz için vazgeçmek istemiyoruz. Umarım tez zamanda hepimiz bu yanlışlarımızı
düzeltiriz ve güzelim Türkçemize geri döneriz.
Donumuz bile etkilenmiş…
Sadece teknolojide değil genel olarak bakıldığında batı kültüründen çok uzakta olmamıza
rağmen batı kültürünü ülkemizde yaşamaktayız. Kimse yanlış anlamasın lütfen, farklı
kültürlerin ülkemizde yaşanması güzel bir duygudur ama eğer bu kendi kültürümüze
büyük zararlar verecekse ben yaşanmaması yanlısıyım.
Gençlerimiz söylediğim gibi batı kültüründen çok etkileniyor, beklide etkilemesini çok
iyi biliyorlar. Gerek izlediğimiz filmlerden ki gerçekten başarılı filmler yapıyorlar. Gerek
dinlediğimiz müziklerden, gerekse aldığımız hediyelik eşyalardan ve giydiğimiz pantolona
kadar yabancıların etkisindeyiz.
Donumuza varana kadar yabancı marka kardeşim…
Sonra kaliteliydi deyip geçiştiriyoruz. Hiç mi kaliteli Türk markası yok?
Tamam, teknolojide geride kalmış olabiliriz ama pantolon ve don üreten bir sürü kaliteli
Türk firmalarımız var.
***
Bir üniversite öğrencisi kitabının arkasına “I love Ece” yazabiliyorsa,
Bir ilk okul öğrencisi yabancı marka, yabancı yazılarla dolu giyecekler istiyorsa,
Yiyecek ve içeceklerimiz isimleri yabancı isimler ise,
Türkçe dükkan isimleri ilgimizi çekmiyor ise,
Teknolojide hala yabancı ülkelerin etkisindeysek,
Arkadaşımıza “Bugün cool görünüyorsun” diyebiliyorsak;
Biz kültürümüze bir takım bir şeyler katmaktan çok bence kendi kültürümüzü yok etme
yolunda ilerliyoruz…
Çok geç olmadan
Bir an önce Türkçemize geri dönelim lütfen…
Gün gelir bir gün ve anamıza “mother” bile diyebiliriz. Tıpki erkek kardeşimize brother
etkilenmesi olan birader dediğimiz gibi…
Ben anama ana babama baba demek isterim. Çocuğuma Mustafa Kemal Atatürk’ü, Yahya
Kemal’i, Nazım Hikmeti ve ismini sayamadığım birçok Türkçe aşkı ile yaşayan insanları
tanıtmak isterim. Keşke hepimiz Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi “ Türkçem benim ses

bayrağım” diyebilsek…
Bu konuda önderimiz Mustafa Kemal Atatürk der ki;



" Türk demek, dil demektir. Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri dildir. Türk

milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. “

Türk milletinin dili Türkçedir. Türk Dili dünyada en güzel, en zengin ve

kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sevip onu yükseltmek

için çalışır. Bir de Türk Dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk

milleti geçirdiği sonsuz felaketler içinde ahlakını, göreneklerini, anılarını,

çıkarlarını kısacası; bugün kendisini millet yapan her niteliğinin, dili sayesinde

korunduğunu görüyor. Türk Dili, Türk ulusunun yüreğidir, beynidir. "


" Amacımız, Türk Dili'nin öz zenginliğini ortaya çıkarmak, onu dünya dilleri

arasında, değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir. "