Çok yoğun, dolu dizgin, macera ve tecrübe dolu bir eğitim yılını daha bitirmek üzereyim.

Polonya’da eğitimime devam ettiğim bu üçüncü üniversitede(3. sınıf değil) hem yaşadığım ülkenin kültürüne alıştım, hem de öğrendiğim Polonyaca dilindeki bazı konuşmalara daha aktif olarak katılmaya başladım.

Lehçe dilini konuşabilmem, İngilizce bilmeyen Polonyalı arkadaşlar da edinmemi sağladı.

Bütün bunların yanında iki dönemdir burada karşılaştığım, Türkiye’den gelen Erasmus öğrencileri var ki, dillere destan. Bu yazı dizisinde, özellikle bu Erasmusçulara, bu arkadaşlarla yaşadığım tecrübelere ve ileride Polonya’da Erasmus programına katılacak arkadaşlar için yazacağım uyarı ve önerilere yer vermek istedim.

Birinci ve ikinci dönemde gelen iki grupla tanıştım.

Aslında genel olarak bu öğrenci arkadaşlarla ilgili iyi şeyler söyleyemeyeceğim. Zira bu arkadaşların ilk defa yurtdışında bulunmasından dolayı kendi davranışlarını kontrol edemediklerini gördüm.

Oldukça aşırı davranışlar sergileyen bu arkadaşlar, gelir gelmez Polonya’yı hemen fethedelim mantığıyla bir süre dolaştıktan sonra her gece bir klübe gidip sabahlamaya başlarlar. Üstelik bundan gururla bahsederler. Yurtdışında da olsa
eğitimlerinin devam ettiğini, arada sırada okula da uğramaları gerektiğini unutmuş gibidirler.

Bir de bazı arkadaşlar var ki, anlatmakla bitmez.

Yer Varşova. Şehir meydanından kalkan 175 numaralı bir otobüsteyim. Tam karşımda oturan bir bayanda tuhaf bir gerginlik hissettim. Göz ucuyla baktığını kuvvetle hissettim ve tüm ani dönüşlerimde bunu gördüm. Genel olarak Polonyalılara benziyordu ancak yüzünde tuhaf bir kızgınlık ifadesi vardı.

Son durakta ikimiz de indik. İner inmez bu kızgın bayan kendisini karşılamaya gelenlerle Türkçe konuşmaya başladı. Bildiğin Türk’müş. Türk olduğumu anlamış, meğer kızgınlığı bundanmış, dedim kendi kendime.

Bunu şunun için anlattım. Genel olarak Erasmus öğrencileri Türk olduğunu anladığı an birbirinden uzak duruyor. Sebebini bilmiyorum, ama tahminlerim var tabi.

Bak ben Polonya’dayım, sen kimsin sana selam verecem düşüncesi olabilir (Kafanız karışmasın, karşısındaki de Polonya’da).
Avrupa’nın merkezinde, kendisinden başka bir Türk’e tahammül edemiyor olabilir.
Aslında nerede, nasıl davranacağını bilemediği için bu şekilde bir Türk’e görünmek istemiyor olabilir.

İkisi de Türk, ikisi de öğrenci, lakin birbirlerine bile yüksekten bakan bu geçici öğrenciler, bir program dahilinde yarım dönem için yurtdışında bulunduklarını unutmuş gibidirler. Aralarındaki bu kibirin kaynağını anlamak çok zor.

Bütün bu olanlardan sonra, benimle burada eğitimine devam eden ve son sınıfta okuyan bir Türk arkadaşımla, artık ‘Erasmusçulardan uzak durma’ kararı aldık. Yine de Türk kankalarımız da var tabi, çok nadir olsa da.

Belki aldığımız eğitim farklıdır. Bizim derslerimiz okulda olurken, onların dersleri diskoda yapılıyordur belki.

Belki biz o kadar zeki değilizdir, sınav haftasında çalışmadan geçemiyoruz, onlar alkollü kafayla tam puan alabiliyorlardır.

Bu listeyi uzatmaya gerek yok, yeni Erasmusçulara önerim odur ki, gelir gelmez “buraların yeni efendisi benim” moduna girmeyin lütfen. Heyecanınızı anlıyoruz ama gelir gelmez Yunanistanlı ve İspanyalı öğrencilere küfür öğretip Türk bayan öğrencilerin üstüne salmayın. Üstelik Yunanlılar mı çok iyi öğreniyor, bizimkiler mi iyi öğretiyor bilmiyorum ama, aksansız küfür ediyorlar. Yani ilk başta duyunca Türk söyledi sanıyoruz.

Zaten 2013’te Erasmus kalkıyor, siz de bu grubun üyeleri olmayın. Özellikle bayan öğrencilerden ricam, Polonyalı kızlar çok güzel olduğu için canınız sıkılabilir. Ya agresif tavırlarınızı kontrol edin, ya da Polonya’yı seçmeyin. Eğer gurur meselesi yapacaksanız, hiçbir ülkeyi seçmeyin. Zira oldukça güzel olduğu halde  bir bayan arkadaşımız,  kendisine hiç kimse asılmıyor diye  bunalıma girmişti, erkenden Türkiye’ye döndü…