Gaziosmanpaşa ilçesinde ''kentsel dönüşüm'' alanları ilan edilmeye devam ediyor.
2005 yılından bu yana devam eden Sarıgöl kentsel dönüşümüyle ilgili adım bir iki ay içinde atılıyor ve Hamam Caddesi paralelinde 723 sosyal konutun inşaatına başlanıyor.
Bu dairelerin fiyatlarının yüz bin lira civarında olacağı söyleniyor.
Ayrıca Bağlarbaşı,Yıldıztabya, Karlıtepe ve en son Pazariçi Mahallesinde kentsel dönüşüm alanı ilan edildi.
Bu olaylara mühendis ve bunun yanında siyasetçi gözüyle baktığımda bu tür çalışmaların halk mağdur edilmediği sürece yapılmasından yanayım.
Bu gün ilçemizdeki bitişik nizam yapı şekli kesinlikle şehircilik açısından doğru bir yapılaşma modeli değildir.
Depremsellik açısından da baktığımızda bitişik yapılan binalar, statik açıdan sağlam bile olsa, çarpışarak çökecekleri için güven veren bir yapılaşma şekli olarak görünmüyor.
İlçemizde yapılan kentsel dönüşüm alanlarında en ilgi çekici yerin pazariçi mahallesi olacağını sanıyorum.
Bunun nedeni ise, mahallenin bulunmuş olduğu topoğrafyadır.
Pazariçi mahallesi bu gün için İstanbul'un en cazip alanı olan boğaz sırtları ve plazaların yapıldığı Maslak alanı kadar cazip bir alan olacaktır.
Burada yapılacak olan yüksek binalarda beşinci kattan sonra Marmara Denizi, Haliç, boğaz görünüm alanı içine girecektir.
Buradaki daireler İstanbul'un en güzel daireleri olacaktır.
Ayrıca depremsellik açısından ve zemin açısından problemi olmayan bir alandır.
Bu durumdan dolayı yeni yaklaşımlar içinde pazariçi, İstanbul'un en cazip alanlarından birisi olacaktır.

Aldığım bilgiye göre bu yaklaşımlar içinde Güney Kore firmasıyla görüşmeler sürüyor.
Bütün bunlar olurken mahallede oturan halkın durumuna bakmakta fayda var.
Bu gün elinde daire tapusu olanların herhangi bir mağduriyeti olmayacaktır.
En azından hukuken bu böyle.
Diğer taraftan arsası olup ta 2981 sayılı yasaya göre ''tapu tahsisi belgesi'' olan ve içinde bu belgeye göre gecekondu veya iki katlı üç katlı binası olanlarda haklarını alacakları görülüyor.
Ayrıca kat irtifak ve kat mülkiyeti tapusu olanlarda bire bir daire alacaklardır.
Esas sorun ise, yıllardır buralarda oturmuş olduğu halde tapu tahsis belgesi,plandan gelen müstakil tapuları olmayanlar birebir hak sahibi olmayanlar mağdur olacaklardır
Bu durumda olanlar ise işgal ettiği alanın içinde ki gecekondu ve ağaçların bedeli hesaplandığında ortaya çıkan miktarı ya alıp çıkacak, yada bu bedeli peşinat sayarak gösterilen yerden daire alacaktır.
Nereden gösterilirse oradan alacaktır.
Bu durumda olan yerler için söylenen meşhur kelime ise ''işgalcidir''.
Yani adamcağız otuz kırk yıl aynı yerde oturuyor olmasına rağmen yasaların emrettiği doğrultuda hiç bir evrak elinde olmadığı için ''işgalci'' ilan ediliyor.
İşgal ettiği alanın mülkiyeti milli emlak üzerinde ise buranın ''ecrimisil''(işgal bedeli) değeri hesaplanıyor ve vatandaş borçlu duruma düşüyor.
Yer belediyenin ise 2886 sayılı devlet ihale kanununa göre ve 5393 sayılı belediye kanunun 18. maddesine göre satış yapılıyor.
Kentsel dönüşüm alanlarında en büyük sorun işgalci diye adlandırılan vatandaşın durumu olacaktır.
Bununla ilgili uygulamayı karayolları mahallesinde gördük.
İşgal durumunda ki alanın bedeli hesaplanarak yeni yapılan sosyal konutlarda daireler verildi.
Bu dairelerde ise işgal bedeli peşinat sayılarak, geri kalan miktar on beş yıl vadeyle borçlandırıldı.
Birde içinde basit binası bulunan ve toprak hissesiyle oturan vatandaşların durumuna bakmak gerekecek.
Burada ise dönüşüm alanı içinde veya dışında daire verilirken bu günkü piyasa üzerinden kat karşılığı müteahhit ne veriyorsa ona yakın miktarda daire verilerek vatandaşın yeri kentsel dönüşüm alanı içine alınacağı söyleniyor.
Ayrıca hesaplanan değerin parasal değerini alarak daire almadan yeri terk etmekte mümkün görünüyor.
Bütün bunlardan sonra pazariçi mahallesinde ki duruma geri dönecek olursak, daha evvelde değindiğim gibi iyi projelendirilir ve bu projenin içine halk katılırsa İstanbul'un en cazip oturma alanı elde etmek mümkün olacaktır
Bu alanda ki proje yaklaşımlarıyla Güney Kore firmasının ilgilenmesi bile buranın cazip bir alan olduğunu göstermektedir.
Global sermaye karlı görmediği hiç bir işe yatırım yapmaz.
Halk mağdur edilmeden, oluşacak artı değerin mahalleliyle paylaşılarak yapılması bu dönüşümün başarılı olmasında en büyük etken olacaktır
Dönüşüm projelerinde halk mağdur edilecekse, bu alanda mutlaka karşı duruşlar ve hukuki süreçler başlayacaktır.
Bu durumda da yapılacak iş hem gecikecek hemde ''alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste'' şekline dönüşecektir.
Pazariçi mahallesinde dönüşüm projesini yapan belediye veya özel firma kimse, hemen orada irtibat büroları ve danışmanlık merkezleri açarak halkın bilgilendirilmesi gerekecektir.
Dönüşüm projeleri sonucunda halk memnun kalırsa kimsenin söyleyecek sözü kalmayacaktır.
Dönüşüm projelerinde depreme dayanıklı binalar yapılırken,%60 oranında yeşil alan, park, bahçe, dini tesisler ve okullar yapılacaksa bu tür projelere orada oturan vatandaşta karşı çıkmayacaktır.

Bu gün Gaziosmanpaşa'nın en büyük sorunu planlı gibi görünen mahallelerde bile halkın sosyal sorumluluk alanları yok sayılmıştır.
Yani eski yapılan planlar çok yoğundur ve halkın sosyalleşmesi için gerekli olan yeşil alan, park bahçe ve okul alanları ihmal edilmiştir.
İşte önümüze yeni gelen dönüşüm projelerinde halkın talepleri dikkate alınarak ve halk mağdur edilmeden yapılacak olan projeler herkes tarafından desteklenecektir.
Bu yaklaşımlarla ''kentsel dönüşüm'' projeleri yapılırsa herkes tarafından desteklenecektir.
Bu tür şehircilik modellerini yani halkın dışlanmadığı, zengin ve fakirin iç içe yan yana yaşadığı, mahalle kültürünün yok edilmediği projeleri savunmak gerekecektir.
Eğer fakir bir yere, zengin bir yere, orta gelirli başka bir yere şeklinde ayrıştırıcı ve insanları kamplaştıran projeler yapılacaksa bu anlayışa karşı durmak gerekecektir.
Bu gün Gaziosmanpaşa ilçesi tam da bu dönemecin başındadır.