Bu ülkenin son elli yılında solcular ve sosyalistler ''tam bağımsız Türkiye'' diyerek kimisi canını verdi, kimisi işkenceden öldü,kimileri hapislerde çürüdü, kimileri de hala yaşamaya çalışıyor.

Bu ülkede solcuların söyledikleri her şey otuz kırk yıl sonra anlaşılıyor.

''Tam bağımsız Türkiye'' derken, tam da bu günleri görür gibi bu sözleri söylemiş olmalılar.

Ülkenin doksan milyar dolar sıcak paranın üstünde oturduğunu herkes biliyor.

Efelenmek, ''ekonomi çok iyi'' demenin, emperyalist ülkelerin ve Arap şeyhlerinin sıcak parasıyla olduğunu herkes biliyor.

Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum, lütfen borsanın kimlerin elinde olduğunu, bankaların nerelere gittiğini, KİT'lerin kimlere satıldığını lütfen araştırın.

Bütün bunların üstüne, sınırları Emperyalist ülkelerin pazarlık masasında çizilen Suriye, etine buduna bakmadan iki tane pilotun şehit olduğu bir saldırıyı hiç çekinmeden yapabiliyor.

Neden?

Çünkü abileri öyle istedi.

Abisinin Rusya, Çin, İran olduğunu ve bunun yanı sıra ''tavşana kaç, tazıya tut'' diyen bir ABD olduğunu lütfen unutmayın!

NATO'nun aldığı karar tam da bunu söylüyor.

Suriye saldırdı, biz ne yaptık?

Daha önce ne yaptıysak onu yaptık.

Yani ABD askerleri askerlerimizin başına çuval geçirdiğinde ''nota verilecek mi?'' diye sorulduğunda ''müzik notası mı'' denildi.

Susuldu.

Onurumuz incindi, ülke olarak sineye çektik.

İsrail dokuz kişiyi dünyanın gözü önünde çatır çatır öldürdü, grup konuşmalarında estik, gürledik, içeridekilerin kalbine ve beynine biraz kan pompaladık ve sustuk.

Dokuz kişinin kanı yerde kaldı.

Yıllardır PKK terörü yirmi yaşına yeni girmiş binlerce gencin canını aldı şehit etti, estik gürledik ''eşkiyanın sonu geldi'' dedik sustuk.

Hiç bir şey olmadı.

Eşkiyanın sonu geldi diyenler seyretti, PKK daha dün Trabzon da saldırdı gencecik çocukları şehit etti.

Bizim gibi ülkeler hiç bir şey yapamaz çünkü; Rusya'yla ticaret hacmi otuz milyar dolara dayanmış,doğal gazda tam bağımlı durumdayız, bu gün enflasyon düşük ise ucuz Çin malları sayesinde, yani ucuz ithalat sayesinde buradasın.

Yan komşun İran ABD ye bile kafa tutuyor.

Çünkü kendi kendine yeten bir ekonomisi var ve tam bağımsız bir ülke.

(Bizim gibi BOR'u olan ama borusu ötmeyen ülke durumunda değil.)

Bizim gibi ülkeler altmış yıldır emperyalist ülkelere göbeğinden bağlıdır.

Bu ülkedeki şartlarda kim başbakan olursa olsun farklı davranamaz.

Bu hükümet, yarın Suriye'ye bir kurşun atsın, doğal gaz kesilir, sıcak para kaçar, turizm çöker, dolar iki katına çıkar, yokluk ve kıtlıklar başlar ve bu da, bu hükümetin sonu demek olur ki; iktidarın tadını alanlar ve ''tam bağımsız Türkiye'' şiarından gelmeyenler bu riski göze alamazlar.

Bunu anlamak istiyorsanız rahmetli Ecevit'in başına gelenlere bakabilirsiniz.

Ecevit 1970' li yıllarda ''toprak işleyenin su kullananın'' dedi, emperyalistlere ''gölge etme başka ihsan istemem'' dedi. Haşhaş ekimini serbest bıraktı yani tam bağımsız Türkiye şiarı ve heyecanla bu sözleri söyledi, üstelik halk desteği de vardı.

Bu olaydan hemen sonra Kıbrıs'ta Rumlar Türkleri katletmeye başladı, Ecevit o günkü dar imkanlar içinde Kıbrıs'a müdahale etti.

Emperyalistler ve yerli satılmış işbirlikçi sermaye bir anda ülkeyi kıtlığa ve yokluğa sürükledi.

Her şeyin kıtlığının yanı sıra kara borsa hortlatıldı.

Ecevit'i iktidardan düşürdüler.

Bu gün demokratlığı kimseye bırakmayan Süleyman Demirel darbe komisyonuna bilgi verirken, Ecevit'e yaptıkları kötülükleri de anlatmalıdır.

O günün ''umudumuz Ecevit'' umuduyla yanıp tutuşan halk kitleleri umutsuz bir hale sokuldu.

Empryalistler ve yerli satılmış işbirlikçiler ''Efelenirsen böyle perişan olursun, ben varken sen efelik, kabadayılık yapamazsın'' mesajını net bir şekilde vermiş oldular.

Gene 2000 yılında ABD, Güneydoğu üzerinden Irak'a müdahale etmek istedi, üsleri kullanmak istedi, Ecevit ''ben komşularımla kötü olmak istemiyorum, ülkemin topraklarına yabancı askerleri sokmam ve bu müdahaleye ortak olmam, üsleri kullandırtmam'' dedi ,bir gecede sıcak para ülkeyi terk etti.

Dolar bir gecede 600 liradan 1200 liraya çıktı, DSP ortadan ikiye bölündü, ülkeyi kurtaracak diye ABD ajanı birisi hükümete bakan yapıldı.

Kısacası Ecevit ikinci defa emperyalistlerin isteklerine hayır dediği için iktidardan uzaklaştırıldı, hatta ''zehirlendi'' iddiasıyla ilgili sorgulama hala Ergenekon davası içinde sürüyor.

Yani bu ülkede bu şartlarda yani tam bağımsız olmadığın bu şartlarda efelenmek, kuru gürültüden ibarettir.

Dün sayın başbakan da bunu yapmıştır, kendi grubunda bağırıp çağırmıştır ve bu iş burada bitmiştir.

Sayın başbakan bu ekonomik yapıda Suriye'ye saldırmanın ne demek olduğunu çok iyi bildiği için, bunu yapamaz, yapmakta gerçekçi değildir.

Türkiye'nin eli kolu bağlanmıştır.

Bu coğrafyada gelen tokat atar, giden tokat atar, iktidardan düşmek istemeyenler ise iç kamuoyuna bir iki gün gaz verir daha sonra susar ve iktidar olmanın tadını çıkarır.

Emperyalistler ise ''bak ne güzelde kuzu kuzu, sessiz sedasız bize biat ediyor'' diye kıs kıs gülerler.

Ziyaretlerinde ''ağasın paşasın, stratejik ortağımsın'' derler yağlar ballar giderler.

Daha sonra bildiklerini okumaya devam ederler, PKK ya silah verip ''dostumsun'' derler, Suriye'ye ''tokat at arkandayım'' derler, İsrail'e ''bildiğini yap ben buradayım'' derler, sende bu ülkede bağımsız özgür bir ülke olduğun sanısıyla uyumaya devam edersin.

Sonuç bu ülke tam bağımsız değildir, tam bağımsız olmadığı için kim başbakan olursa olsun bunun dışında davranamaz.

Davranırsa Ecevitin başına ne gelmişse onun başına da o gelir.

Bu cesareti gösterebilecek birisini aramaya devam ediyoruz.

Yani ''tam bağımsız Türkiye'' diyebilecek bunu parti programına koyacak ve ikircikli davranmadan, halkın önünde yürekli bir şekilde bunu haykıracak lider aramaya devam.

Ne demişler ''arayan mevlasını.....''