Hrant Dink'in öldürülmesinin sebebi olarak Ermeni olması gösteriliyor.
 
Daha sonraki süreçte ise,hukukun adaletli bir karar vermesini beklediler.
 
Bizim ''güzel ülkemizde'' uzun yıllardır gayri Müslümler, Kürtler, Aleviler ve Türk ve İslam olmayan unsurlar sürekli aşağılanmıştır.
 
Benim çocukluğumun geçtiği Tokat'ın bir köyünde Aleviler için ''sırtı kara, bunların pişirdiği yenmez, kestiği mundar olur, bunlar sürekli cenabet gezer, ellerinden su bile içilmez'' denilerek aşağılandığını biliyorum.
 
Alevilerin aşağılandığı bir iklimde büyüyen ve Alevi'yi ahırındaki hayvandan daha aşağıda gören bir nesil bu ülkede avukat oldu, hakim oldu savcı oldu.
 
Bu nesil ''Ermeni dölü'' söylemlerinin esiri bir anlayışla yetişti.
 
Ben; Ermeni Müslümanları katletti veya Ermeniler katledildi, tehcir oldu, soykırım oldu söylemleriyle hiç ilgilenmedim hiç ilgimi çekmedi.
 
Lanet olası bu coğrafyada yüz yıldır emperyalist kan emiciler ve yerli iş birlikçileri zavallı cahil Ermeni'yi Kürt'ü, Türk'ü kullanıp birbirine düşman etti mi etmedi mi? ben bununla ilgiliyim.
 
 Gericiliğin, cehaletin esiri olmuş, elli yıl şehirde yaşadığı halde hala köylülükten ve gerici yobaz anlayıştan kendisini arındıramamış, cahil yeteneksiz insan tipine kızıp, onları muhatap almalarını, aşağılamalarını oldum olası anlamamışımdır.
 
Aynı anlayış Anadolu coğrafyasında yaşayan Katolik ve Ortodoks inancından olan Hristiyan azınlıklar içinde geçerlidir.
 
Benim çocukluğumda ihtiyar nineler kızdıklarında torunlarına ''Katilik tohumu'' diyerek küfrederdi.
 
Üniversite okuduğum yıllarda anladım ki, ''Katilik’’ derken aslında ''Katolik'' demek istiyormuş.
 
Gene Anadolu coğrafyasında Kürtlerle ilgili çok aşağılık benzetmelere şahit olduğumu biliyorum.
 
''Eşeğe Kürt demişler, bir hafta saman yememiş'’ cümlesini yıllarca duymuşumdur.
 
Yani insanların birbirlerine bu kadar yabancı ve düşmanca bir anlayışla sarıldığı beyinlerin Ermeni'ye, Rum'a, Kürt'e, Alevi'ye barışçıl bir bakış acısıyla bakmasını beklemek saflık olur.
 
Hele son otuz yıldır binlerce Kürt'ün Türk'ün birbirini pisi pisine boğazladığı bir coğrafyada barış içinde beraberce yaşama kültürünün devam edebileceğine inanmak çok inandırıcı gelmiyor bana.
 
Gene bu anlayışla yetişen nesillerin elinde dünyanın en iyi hukuk sistemi, en iyi anayasasını bile yapsanız, bu kafalardan Ermeni’ye, Kürde, Rum’a, Aleviye ve Türk İslam anlayışı dışında olan unsurlara adalet dağıtmasını beklemek saflık olacaktır.
 
Hrant Dink'in kararında , ülkenin derin kültüründeki, ırkçı ve dinci bu anlayış temizlenmeden, bu ülkenin kurumlarından adalet çıkmayacaktır.
 
Bu anlayıştan nefret ettiğim için ''ben önce insanım'' diyerek herkesin mikro kültürlerle, ırklarla kendilerini ifade etmelerini dar bir anlayış olarak görmüşümdür.
 
 Bu anlayışı büyük bir çiçek bahçesini sevmek yerine tek bir çiçeği sevmek gibi algılamışımdır.
 
Bu arada dindarım diyen insanlarında ırkçılık yapmalarını mezhepler üzerinden insanları ayrıştırmalarını ve aşağılamalarını da anlayamıyorum.
 
 Yunus Suresi 99. ayetin olduğu Kuran-ı Kerim gibi yüce bir kitaba inandığını söyleyeceksin, hem de ''ben yaratılanı severim yaratandan dolayı'' diyeceksin, hem de utanmadan ırkçılık, mezhepçilik üzerinden siyaset üretmeye devam edeceksin.
 
İşte bu anlayışın egemen olduğu siyasal iklimden nefret ettiğim için siyasetten soğur hale geldim.
 
Heyecanım kayboldu, umutlarım kırıldı.
 
 Hele hele birde Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink'in öz ülkesinde yaşamak istemediklerini ifade eden ''Artık bu ülkede yaşamak istemiyoruz'' demesi ve bin yıldır yaşadığı öz topraklarını terk etmek istemesi ayrı bir dram olarak duruyor.
 
Bütün bunlar olurken katledilen Musa Anter'in oğlunun kırk yıl sonra vatandaşlığa alınıyor olması ise başka bir acıklı olaya olarak önümüzde duruyor.
 
Yani bu ülkede Türk İslam anlayışı dışında ortaya çıkan, yaşam biçimleri kendini özgürce ifade etmek konusunda yolun sonuna gelmiştir.
 
Bu anlamda siyaset kurumu da bu duruma çözüm üretmek konusunda tıkanmış olup ırkçı ve dinci bir anlayış ülke iklimine egemendir.
 
Ne yaparsanız yapın bu anlayıştan demokrasi, insan hakkı, hatta kul hakkı da çıkmaz.

[email protected]