2000’de Dünya gazetesindeyken tanıdığım, Dünya Kitap ekinin yönetmeni, gazeteci, yazar ve eleştirmen Faruk Şüyün ile özellikle 2006-2009 arasında neredeyse haftanın üç günü Beyoğlu Asmalı Mescit’te, Yakup Restoran’da, önceden bizim için ayrılan masamızda yarenlik ettik. Farklı düşünmeye çalıştık. Kafalarımızda fırtınalar estirdik. Günlük politikadan çok az bahsettik ama insana dair hemen her şeyi konuştuk… İnsanlar dair konuştuklarımız arasında kadınlar da vardı, aşk da vardı, ihanet de… Dostluklar ve maddi çıkarlara indirgenmiş ilişkiler de… Herkesin düşündüklerinden farklı düşünmeyi ondan öğrendim; bazen bu aykırı düşünceleri kabullenmekte zorlansam da… Belki onun da benden aldıkları olmuştur. Yayınlanmış ilk ve tek romanım olan Kâğıttan Kadınlar’ın arka kapağını da o yazdı… O gün bugündür dostluğuna en değer verdiğim insanların başında gelir.

Bir Arkeoloji Dedektifi’nin Maceraları 1, Beklemek ve Ummak, Füruzan Diye Bir Öykü isimli kitapların da yazarı olan Sevgili Şüyün, 8 yıldır Beşiktaş Belediyesi tarafından organize edilen Ustalara Saygı gecelerini düzenliyor. 11 Şubat Pazartesi akşamı Akatlar Kültür Merkezi’nde “Sevgililer Günü” anısına düzenlenen ve Psikolog Suna Tanaltay’ın, yazar Ahmet Ümit’in, müzisyen Vedat Sakman’ın ve Devlet Tiyatrosu sanatçılarının katıldığı gecede sevgi ve aşk üzerine sohbetler edildi, şiirler ve şarkılar söylendi. Katılım oldukça yüksekti. Diğer izleyicilerle birlikte ben de geceden, ruhumu güzel duygularla besleyerek, kafamdaki aşk ve sevgiye dair oluşmuş şablonları bir kez daha sorgulayarak ayrıldım.

Önce; bir hayli yaş almış olmasına rağmen, cümlelerini özenle seçerek konuşan ve 56 yıllık eşi Psikiyatrist Dr. Erdoğan Tanaltay’ı hala ne kadar çok sevdiğini bir kez daha büyük bir coşkuyla izleyicilere söylemekten çekinmeyen Suna Tanaltay’la sohbet etti, Şüyün… Tanaltay’ın “Sevgi bir alışveriş değildir; veriş-alıştır. Sevginizi öncelikle verin ve bunu yaparken karşılık beklemeyin” cümlesi kazındı belleğime…

Aşk ve sevgi üzerine söyleşiler, cinayet romanlarının ünlü yazarı Ahmet Ümit’le devam etti. Ümit konuşmasında, her dakika evde, yolda, telefonda birbirlerine “Aşkım…” diye hitap eden günümüzün gelgeç genç âşıklarına takıldı önce… Sonra “sen benim ruh ikizimsin” sözündeki yalakalığa değinerek her ruhun özgür ve birbirinden farklı olduğuna dikkat çekti. Faruk Şüyün, Ahmet Ümit’in “Aşk Köpekliktir” isimli kitabına atıfta bulunarak sordu; “Aşk köpekleşmek midir?” diye… Anlattı Ümit: “Öncelikle eğer köpekleri sevimli ve korunması gereken canlılar olarak görüyor, gerektiğinde onlar için eylemler yapıyorsak, köpekleşmeyi bir aşağılama sözcüğü olarak algılamamamız gerekir. Köpekler çok sadıktır ve bu özellik aşk için de geçerlidir. Ama bir de kudurduklarında, sahiplerini bile tanımazlar ve belki de ilk önce onlara zarar verirler. İşte köpeklerin bu özelliği de aşk denilen kavramda mevcuttur” dedi. Ardından aşk adına işlenen cinayetlere dikkat çekti.

Vedat Sakman’ın yeni çıkacak son albümünde yer alan bir parçasının da yer aldığı şarkılarıyla sonlanan gecede Devlet Tiyatrosu sanatçılarının okudukları ve oynadıkları şiirlerden, Murathan Mungan’a ait şu dizeler kaldı aklımda:

“Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını…”

* * *

Aslında yazım bitti. Ama tüm Türkiye’ye yayın yapmakla birlikte, ağırlıklı olarak Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Eyüp, Bayrampaşa gibi ‘surdışı’nın kuzey bölgesine hitap eden Aydınses vasıtasıyla bu bölgenin belediyelerine, siyasi partilerine de seslenmek istiyorum… Bizim bu ilçelerimiz, kültürel, sanatsal etkinliklere daha fazla ağırlık veremezler mi? Şehir Tiyatroları’nın sadece çocuk sahnesini açık tutan Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol, yeni kurulan ilçesinin çehresini çok kısa sürede değiştirmeyi başaran Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, Necip Fazıl’dan Nazım Hikmet’e, Cem Karaca ve Barış Manço’dan, Zeki Müren, İlham Gencer, Dr. Alaattin Yavaşça’ya kadar; Sevgililer Günü’nden, Dünya Kadınlar Günü’ne dek çok geniş bir yelpazede ülkemizin sanat, müzik, edebiyat gibi alanlarına damgasını vurmuş ustalarını anarak, bizim bölgemiz insanlarının ruhsal zenginliklerine katkıda bulunamazlar mı? Ya da mesela CHP, sürekli ilçe yönetimi atamalarıyla uğraşmaktan vakit bulup da böylesi önemli etkinliklere imza atmayı düşünmez mi?