Benim gözlemlerime göre tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler kitap okumazlar.

Benim gözlemlerime göre tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylüler kitap okumazlar. Gözleri de böyle bir şeye alışık değildir. Gündüz yaptıkları beden işinden yoruldukları için gece erkenden yatarlar. Bilgi kaynakları kitaplar değildir. Kahvehane sohbetleri, televizyon ekranları ve cep telefonlarıdır.

Buna rağmen, köylüleri okumaya alıştırmak için bazı girişimlerde bulunan okumuşlar eksik olmaz. Kendileri okumaya düşkün oldukları için köylülerin de bu nimetten uzak kalmaları içlerini sızlatır.

Çünkü gazete, dergi, kitap okumak aydınlanmanın en önemli işlerindendir. Özellikle matbaanın bulunuşundan beri bu böyledir. Ama matbaa sanki köylüler için bulunmamıştır. O, memurların,  öğrencilerin ve bir kısım aydının hizmetinde bir makinedir.

Buna rağmen her köyde bir okuma odası bulunmasında yarar vardır. Halkevleri döneminde bazı köylerde halk odaları vardı ve burada kitap bulundururdu. Halkevleri kapatılınca bunların yerinde yeller esti. Çünkü kitaplık isteği köylülerden gelmiş değildi ve bunlar olmasa da olurdu…

Screenshot_159-1

BEYCELİ OKUMA ODASI

Akpınar Öğretmen Okulu beşinci sınıftayken, köyde okumuş birkaç kişi ile de iş birliği yaparak Beyceli’de bir Okuma Odası açtık. Biriktirdiğim 300 kitabı buraya verdiğimi hatırlıyorum. Sonra gazetelerin okuyucu mektupları köşesine yazdığımız çağrı ve çeşitli kurumlara gönderdiğimiz yazılarda kitap bağışında bulunulmasını istedik. Böylece kitap sayısı 2.000’i buldu. Boş duran bir yapıyı bunun için düzenledik.

Köylülerden tek tük kitap alan olmadı değil ama asıl okuyucularımız çocuklardı. Sonra bu kitaplar okula taşındı. 12 Mart karanlığından sonra Beyceli Kalkındırma Derneği gibi okuma Odası da söndü gitti.

1965-1967 yıllarında Yassıtaş Köyünde öğretmenlik yaparken çıkardığımız İleri Köy gazetesi ve Fatsa Köycülük Derneği olarak köylerde kitaplık açma kampanyasında bulunmuş, beş altı köyde köy bakkallarına emanet edilen birer kitaplık da açmıştık. Amacımız her köyde bir kitaplık açmaktı. Tabii bunların da hiçbirinden bir eder kalmadı.

Gel zaman git zaman Hacettepe Ders Araçları Servis Şefi Günal Sarıhan’ın girişimiyle Beyceli’de yeniden bir kitaplık açıldı. Mescidin yanı başında küçük betonarme bir odada açılan okuma odasının adı bu kez Öğretmen Ömer Sarıhan Kütüphanesi idi. Ömer Sarıhan Fatsa’da öğretmenlik yaparken genç yaşta ölmüştü ve kütüphane onların köydeki evlerinin hemen karşısında mülkiyeti onlara ait bir arsada açıldığı için bu ad verilmişti. Bu kütüphanenin sorumlusu kimdi? Öğretmen Necati Sarıhan, buradan öğrencilere bir hayli kitap verdiğini söylüyor. Ancak 12 Eylülün uğursuz günlerinde uzak yerlere sürüldüğünden kütüphanenin sahipsiz kaldığı, giden kitapların geri gelmediği anlaşıldı. Mescidin imamları da orayı tabutluk yaptılar! Bu durum Beyceli köyü için yüz karası bir durumdu. Beyceli köyü bu hallere mi düşecekti!

ÜÇÜNCÜ AÇILIŞ

Yanını yöresini ot bürümüş bu küçük yapıyı, Ömer Sarıhan’ın yeğenlerinden İstanbul’da çalışan denizci Can Arıca geçen yıl onarttı. Masa sandalye aldırdı ve başta bankalardan aldığı kültür yayınlarını gönderdi. Kütüphanenin kışın kapalı kalacağı açıktı ama yazın onunla ilgilenecek kişiler vardı. Evi kütüphaneye yakın Fatma Türkmen Sarıhan yazları köyde kaldığı sürece burası ile ilgileneceğini söylediğinden kendisine bir anahtar verildi. Başlangıçta günde bir saat kütüphaneyi açıyor, özellikle birkaç çocuğa kitap veriyordu. Asıl okuyucu kendisiydi. Sonra çocuklara anahtarı da vermeye başladı. Bu kız çocukları işi kavramışlardı ve kütüphaneyi hevesle silip süpürüyorlardı da.

Geçen yaz olduğu gibi bu yaz da köyümü ziyaretimde bazı günlerimi orada geçirdim. Bu daracık mekân, değerli kitaplarla sanki insanın içini açan koskoca bir çiçekli âlemden farksızdı. Burada okumadığım ve okumam gereken ne kadar güzel kitaplar vardı! Kitaplığın balkonuna masa ve sandalye koyarak orada okumayı tercih ettim, yoldan geçenler buranın açık olduğunu görerek belki uğrarlar, kitap da alırlardı... Birkaç kişi uğramış olsa da arabaları ve motorlarıyla önündeki yoldan vızır vızır geçenlerin çoğu bana el sallamakla yetindiler! Kütüphanenin henüz suyu ve elektriği yok. Yanı başındaki mescitten bunları almak mümkün.

Kitapları saydım. Henüz demirbaş defterine girmemiş ve kaba bir tasnife göre dizilmiş 955 kitap 11 takım ansiklopedi var. 15,5 ay içinde buradan yararlananların sayısı 20 kişi, alınan kitapların sayısı ise (bir kısmı tekrar olmak üzere) 123.

Hiç yoktan iyi değil midir?

Kimse uğramıyor diye kütüphaneyi açık bulundurmamak iyi sonuç vermez. Açık olmayan bir dükkâna kimse uğramaz.

Köylülerde okuma alışkanlığı yaratmak kolay değilse de imkânsız değildir. Bunun için hangi kitaplardan başlamak gerektiği konusunda onlara kılavuzluk yapmak gerekir. (25 Eylül 2023)