Sere serpesin üç kıtanın ortasında
Bilge başın Avrupa’da, Tuna ’da
Baharat kokan ipek bacakların Asya’da
Yüzünde Karadeniz’in hırçınlığı
Akdeniz’in sıcaklığı vardı sırtında
Altın sarı başını gömmüştün Ankara’ya
Kimler göz dikmedi sana kimler
Moskof sarılacaktı sıcak ak sırtına
El attı durmadan apış arana
Neslimin kökeni Kafkaslara
Arap’ın Ermeni’nin gözü vardı
Gün hazinesi ipek bacaklarında
Rum’un gözü zaten yavru vatanda
Avrupalı da dayanamazdı sana
Hastaydı o güzelim İstanbul dudaklara
Sarılmak istediler uzandılar boğazlara
Onları da Atam kovdu yılmadı
Geldikleri gibi gittiler analarına
Ya biz durduk mu güzelim Anadolu
Geldik mi hırslarımızla iktidara
Sattık Türklüğümüzü üç beş dolara
Ya Arap’ın uşakları ya onlar
Yaşasa Atam kaçacaklardı
Din elden gidiyor diye diye
İlkin ihanet ettiler Misak-ı Milliye
Bitmedi oyunlar modayı yutturdular
Seni baştan aşağı ulu orta soydular
Bir türlü yakışmadı Fransız’ın ruju
Gâvurun yarım yamalak ipten donu
Arap’ınsa kara çarşaf oyunu
Sağ sol diye böldüler bizi ikiye
Beyaz Türk kara Kürt diye diye
Kırdırdılar aslında Türk’ü Türk’e
Gizlice paylaştılar, yıllarca oynaştılar
Verdiler batıyı Hıristiyan Bizans’a
Karadeniz ‘i Rum Pontus Cemiyetine
Doğuyu kahpelikle Ermenilere
Güneydoğuyu Fransız uşaklarına
Sana basma yakışırdı, elinden çıkma
Ellerine kınalar yakışırdı kınalarda
Ak yazmalar yakışırdı güneş alnına
Sana akıl yakışırdı hakan otağında
Âlimler çıkarmak yakışırdı ilim ocağına
En çok Mustafalar doğurmak yakışırdı
Bire bin kahpe soysuz hainlere karşı