Bugün, çocukluğumdan beri emek verdiğim alanlardan birinin daha meyvesini topluyorum. Küçük yaşta spora ve lise yıllarımda sinemaya duymaya başladığım ilgi, beni bugün "Aydın Ses" gazetesinin kültür-sanat köşesinden sizlere seslenmek üzere, bu yazıları yazmaya kadar getirdi.

Bana bu eşsiz fırsatı tanıdığı için "Aydın Ses Gazetesi" genel müdürü Murat Aydın'a ve beni bağrına bastıkları için tüm gazete çalışanlarına teşekkür ediyorum.


14 yaşında, kendi iç disiplinimle günde 4 saat antrenman yaptığım günlerde, çevremdeki büyüklerim, hatta 'hocalarım' 18 yaşıma gelince sporun benim gündemimden çıkacağını, artık sözünü bile etmeyeceğimi söylüyorlardı.

Bense anlam veremiyordum, şu anda yaptığım şeyleri, bulunduğum noktayı, her geçen gün daha ileri taşırken nasıl olur da -bir kaza yaşamadıkça- sporu hayatımdan çıkaracaktım?

Örnek aldığım sporcular ve dünyaca ünlü aktörler 40-50 yaşlarında olmalarına rağmen hayal etmesi bile güç şeyleri kolayca yapıyorlardı. Onlar nasıl bugüne kadar gelmeyi başardı? Ben neden yetişkin olunca bu özelliklerimi kaybedeyim, diye sorduğumda "O adamlardan dünyada birkaç tane var" diye cevap verdiler.

"Ben neden onlardan biri olmayayım" dediğimde de, "neden olasın ki, biz de senin yaşındayken senden daha iyisini yapıyorduk, ama artık yaş geçince yapacak birşey yok" dediler...

Bütün bunlara rağmen inancımı ve vizyonumu kaybetmedim. 18 yaşımı geçtim, spor akademisi yetenek sınavında 1200 adayın arasından 1. olarak okula girdim. Ve bugün anladım ki, bazı büyüklerimin ve hocalarımın "bizden geçti, yaşlandık artık" lafının arkasına saklamaya çalıştıkları şey sadece "Tembellikleriydi"...

Geçenlerde televizyonda, bir yetenek programına katılan Mustafa Döner'i görünce "doğru yolda olduğumdan" bir kez daha emin oldum. Mustafa Döner, 65 yaşında bile ruhun, beynin ve bedenin genç kalabileceğini ispatlayan, "insan zihnen yaşlanmadıkça yaşlanmaz, sadece olgunlaşır" diyen bir Türk amcamızdı. Yaptığı şeylere inanmak ise çok zordu, inanılmaz denge gösterileri yapıyor, bir yandan dengesini sağlarken diğer yandan kıyafetlerini değiştiriyor, havada taklalar atıyor... ve daha bir sürü inanılmaz şey. Bunların hepsini yapan, dünyadaki birçok ülkenin "çalışamaz" kabul edip emekli ettiği 65 yaşındaki bir amcamız.

Bahanelerin arkasına saklanan ustalara tek birşey söyleyeceğim. "Bizden geçti" yerine "tembellik kolayıma geliyor" deyin de, genç sporcular, ileriki yaşlarda buna inanıp hızlarını kesmesinler...

"O adamlardan dünyada birkaç tane var". Evet doğru. Ama gerçekten bu başarılı insanlardan dünyada az olduğu için değil, etraflarında cesaretlerini kırmak, başarısız olmalarını isteyen bu kadar insan varken, onlar kulaklarını tıkayıp yollarına devam etme cesaretini gösterdikleri için.

Çünkü onlar başarırsa, "bizden geçti"nin arkasına saklananlar başarısız durumuna düşecektir.

İşte bu yüzden "o adamlardan olmak" kolay değildir.

Sizlerden aldığım geri bildirimle, eksiklerimi tamamlayıp kendimi sürekli geliştirerek, yazdığım yazılarla ruhlarınıza dokunmaya çalışacağım.

Aziz CEM