Türkiyenin ABD macerası ve Nato üyeliği talepleri tek parti döneminde  başlar ve Kore'ye asker gönderip ''Kanımız,canımız size feda olsun'' ispatlandıktan sonra 25 şubat 1952 de bizim meclisin  kabul etmesiylede üyelik talebimiz iki yıllık bir süreçten  sonra kabul edilmiştir.

İşte o gün bu gündür ''ABD dostumuz kurban olsun postumuz'' diyenlerle ''Kahrolsun ABD emperyalizmi'' diyenlerin mücadelesi bu güne kadar gelmiştir.

Kim nasıl görürse görsün o günden beri sağcılar,İslamcılar,Türk -İslam sentezcileri ABD savunuculuğu, NATO hayranlığı yapmıştır.

Bunun karşısında gelişen solun içinde kendisini ifade eden hemen hemen bütün gruplar partiler ise kahrolsun Amerikan emperyalizmi diyerek bu güne gelmiştir.

Geçmişe değilde ben bu güne bakmak istiyorum ve de çok merak ediyorum.

Altmış yıllık İslamcılar ve de sağda kendisini konumlandıranlar bu gün R.T.Erdoğan öncülüğünde ABD karşıtı bir konuma girmiş görünüyorlar.

Ben buna inanmak istiyorum fakat topluyorum, çıkarıyorum,bölüyorum,çarpıyorum karşıma bu günkü AKP iktidarının ABD ve emperyalizm karşıtı bir yerde konumlandıramıyorum.

Çünkü biz eğer ABD' ye karşı çıkıyorsak uyduruk iki tane telefonu kırmakla bu iş olmaz.

İki telefon kırmak hayata yüzeysel bakan, okumayan, yazmayan, analitik düşünme yetisi kazanmamış kitleleri ikna edebilir ama kafası başka türlü çalışanların buna inanması için bu argümanlar yeterli değildir.

Bir kere ABD' ye karşı çıkmak için öncelikle ABD'nin bu ülkede bulunan üslerini kapayıp Türk askerini oraya yerleştirip, bayrağını çekmen gerekir.

Ülkede bulunan ABD, NATO askerlerinin ülkeyi terketmesi için belli bir süre veririsin.

Bu ülkede ABD şirketlerine satılan milli yatırımların tekrar millileştirilmesi konusunda hemen meclisten kanun çıkarırsın.

Meclisin dolaysıyla milletin, halkın desteğini alırsın.

Bütün alış verişleri dolarla değil, başka bir para birimiyle yapacağını ilan edersin.

Saddam bunu yaptı, ''Dolarla petrol alıp satmayacağım'' dedi sonuç malumunuz.

Ülkedeki ABD 'nin bütün izlerini ve altmış yıldır bu ülkeyi perişan eden ve sömürge yapan bütün ekonomik değerleri yok eden iradesine karşı radikal  kararları alman gerekir.

ABD'ye karşı bunları yapmıyorsan, papaz üzerinden bizimle eğleniyorsan, aklı  başında olan ,azcık düşünme okuma yeteneği olan hiç kimse sizin ABD 'ye karşı olduğunuza inanmaz.

Bu gün R.T.Erdoğan hakikaten kendisine oy veren biraz evvel tarif ettiğim kitleleri papaz üzerinden yönlendirebiliyor ve istediği her yere çekebiliyor. 

Eğer bu gün R.T.Erdoğan  solun altmış yıldır söylediği noktaya gelmiş olsa ve biraz evvel yazdığım hamleleri yapmış olsa,o zaman inanmanın şartlarını oluşturmuş olur.

Bunu yapamaz çünkü, ABD gibi ülkeler hesaplarını her zaman matematik üzerinden ve akılcı süzgeçlerden geçirerek uygular ve de sabırlıdır.

Bir kararın uygulanması için gerekiyorsa otuz yıl bekler.

Birincisi orta doğudaki dengeler ve hamleler ABD' ye küt diye ''Defol git ABD'' diyemeyecek kadar hassas.

İkincisi Rıza Zarraf üzerinden devam eden Halkbank davasından çıkan elli milyar dolar ceza. (Bu bilgi medyadan alıntıdır)

Bu Türkiye'nin boğazına geçirilen bir ip olur, bundan dolayı ''defol ABD'' demek kolay değildir.

Nato üzerinden devam eden askeri silah,  uçak ve diğer ülke güvenliğini ilgilendiren askeri pozisyonlar buna izin vermez.

Rusya ile yapılan flört teşbihte hata olmazsa uzun yıllar sevgili olmuş hatta karı koca olmuş bir ilişkinin, üçüncü bir partnere yanaşıp samimi pozlar verilmesini kıskandırma gösterileri olarak görüyorum.

Bu kıskandırma ilişkisinin ne anlama geldiğini Rusya çok iyi gördüğü için, o ilişki üzerinden çıkar elde etmenin peşinde olduğunu herkes bildiği gibi onlar da çok daha iyi biliyor.

İlişkinin domatesle başlayıp, ete kadar geldiği,S400 füzesi şantajıylada Halkbank davasından kurtulmanın pazarlığı olduğuna inanıyorum.

Çünkü AKP iktidarının genetik yapısı, altmış yıllık geleneği Rusya'yala birlikte olmaya hiç müsait değil.

Eğer altmış yıllık karı koca ilişkisine, karşı taraf şantajlarından vazgeçmiş olsa ve elini uzatmış olsa Rusya ile flört ve kıskandırma gösterileri anında bitiverir.

Hatırlayın Türk filmlerinde iki sevgili birbirlerini severler ve duygu gidiş gelişlerinde kadın dans pistine çıkar, yeni biriyle koftiden cilveleşir dans eder.

Kenarda duran esas oğlan ve esas sevgili bu cilveleşmlere dişini sıkarak bir süre sabır gösterir, kıskançlıkla piste çıkar yeni cilve yapılan adama sağlam bir tokat çakar güzel bir döver sevgilisine de bir tokat çakar kolundan tuttuğu gibi sürüyerek arabanın içine atıverir.

Bir sürü karı koca kadın erkek benzetmeleri yaptım kim kadın, kim erkek,  kim sopa yedi yerli yerine siz oturtun.

İşte bu gün er meydanı o kadarda heyt demeye peşrev çekmeye müsait değil.

Rusya ve Şangay beşlisi ilişkisini bu iktidarın samimiyetle götürebileceğine hiç inanmadım ve hala da inanmamı gerektiren bir somut kalıcı argüman görmüyorum.

Eğer R.T.Erdoğan ABD- İsrail ilişkisini biraz evvel dediğim şekilde bitirsin, NATO'dan çıksın, askeri harcamaları yarı yarıya indirsin, etrafındaki ülkelerle barış ortamı kursun, ülkenin ekonomik sorunu kalmaz.

Böyle büyük ve atılımcı altmış yıldır beklemen  bu hamleyi yaparsa ilişkilerin samimi olduğuna ancak o zaman inanılır.

Altmış yıldır bizim gibi gelişmekte olan bir ülke NATO sorumluluklarından  kaynaklanan askeri harcamalar ve bazen sekiz yüz bin kişiye varan asker besleme zaruretinden kurtulmuş olsa, bu ülke jet gibi kalkınır.

Biliyorsunuz Almanya ve Japonya ikinci dünya savaşından sonra Birleşmiş Milletleri kuran beşli galip devletler tarafında  dışa dönük asker bulundurmasını yasakladığı için, o iki ülke bu gün ekonomide en tepede bulunuyorsa bunun nedeni askeri harcamalarının olmayışıdır.

Biz ise altmış yıldır halkımızın kalkınması için harcayacağımız paraları ABD ve NATO'nun orta doğu,balkanlar ve kafkasya bekçiliğini yapacağız diye geri kaldık ve de batılı emperyalist ülkelere borçlu ve muhtaç kaldık.

Yani bu gün papaz efelenmeleri ''Heyt ABD'' gösterilerinin içi boştur ve somut politikalar yapması için Halkbank çengelinden öncelikle AKP iktidarının kendisini kurtarması gerekir.

Eğer bu olmazda çok net ve açık Rusya ilişkisi kesin net politikaları ortaya koymadan bu ilişkiyi kıskandırma ilişkisi olarak sürdürülürse esas oğlanın piste çıkıp kavga çıkarma günleri yakındır.