Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada kendisi ve oğlu arasında geçtiği iddia edilen ve internette yayınlanan ses kaydı ile ilgili olarak ''Dün akşam saatlerinde kendi kurguladıkları piyesi servis ettiler'' dedi. Başbakan'ın konuşması AK Parti sıralarından yükselen sesler nedeniyle sık sık kesildi.

Başbakan, şunları söyledi:

Grup toplantımızın ülkemiz için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Grup toplantımıza katılan tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyor, coşkunuzdan dolayı teşekkür ediyorum. Yarın yani 26 Şubat’ta Hocalı katliamının üzerinden 22 yıl geçmiş olacak. Ermenistan kuvvetleri Karabağ’da maalesef insanlık dışı katliamlara imza attılar. En trajik olanı Hocalı’da yaşandı. 106’sı kadın 83’ü çocuk 613 kişi şehit edildi. Katliamda hayatını kaybedenler Azerbaycan’ın evlatları olduğu kadar bizim de evlatlarımızdır. Bu büyük acıyı bizler de yüreklerde yaşıyor, Hocalı’da katledilen şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. İstanbul’da Hocalı katliamını protesto eden bir grubun ırkçı slogan atmalarını kınıyorum. Irkçılığın panzehiri ırkçılık değildir. Irkçı söylemlerden herkesin sakınması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
27 Şubat’ta eski Başbakanlarımızdan değerli bir siyasetçi ve bilim insanı Necmettin Erbakan üç yıl önce bir 27 Şubat günü hakka yürümüştü. Merhum hocamızı da rahmetle yad ediyor, dua ediyoruz.

28 ŞUBAT HAFIZALARDAN SİLİNMEYECEK

Bu hafta Cuma günü, bir kara günün, demokrasi tarihimizdeki kara bir lekenin yani 28 şubat müdahalesinin 17’nci yıl dönümüne ulaşıyoruz. 28 Şubat sadece siyaseti seçilmişleri hedef alan darbe girişimi olarak değil, vatandaşımıza memurlara öğrencilere yaptığı zulümle de her zaman hatırlanacak. 28 Şubat müdahalesi 2001 krizinin oluşumuna hazırladığı zeminle Türkiye’nin kazanımlarını heba eden bir girişim olarak hafızalardan silinmeyecek.

YENİ BİR DARBE GİRİŞİMİNE OMUZ VERİYORLAR

Yargıdan daha önce aziz milletimiz bu müdahaleyle ilgili kararını verdi. Sorumluları gördü. Vicdanında onların hepsini mahkum etti. Meselenin üzücü tarafı şudur, milletimize bu zulmü yapanlar aslında sokağa dahi çıkacak yüzlerinin olmaması gerekir. Ağır bedeller ödetenlerin aynaya baktıklarında yüzlerinin kızarması gerekir. Ancak özellikle bugünlerde işte bu kişilerin, çevrelerin, bırakın yüzlerinin kızarmasını utanmazca yeni bir darbe girişimine omuz verdiklerini görüyoruz.

İŞTE GÖRÜŞME KAYITLARINDA NELER VAR, İÇERİK VE DİNLEME İÇİN TIKLAYIN

Aynı medya, aynı manşetlerle bir kez daha demokrasiye karşı saldırıya geçti. Aynı yazarlar aynı edepsizlikle milli iradeyi aşağılamaya başladı. 28 Şubat’ın malum iş veren örgütleri pişkinlik içinde son darbe girişimine destek vermeye, bedel ödetecek adımlar atmaya başladı. Bu ülkede defalarca darbe yaşamış, darbenin yanında yer almış, destekler tarihlerine kara bir leke olarak yapışmış partilerde bir kez daha eğilmeye başladı.

68 YILDIR KİMİN YÖNETECEĞİ TARTIŞILIYOR


1946 yılından bugüne kadar Türkiye’de siyaset merkezli tartışmaların neredeyse tamamı Türkiye’yi kim yönetecek sorusu etrafında şekillenmiştir. Türkiye’de tam 68 yıldır bu tartışılıyor. Kimin yöneteceği tartışılıyor. Esasen Gazi Mustafa Kemal 22 Nisan 1920’de TBMM’nin açılacağını duyurduğu telgrafta, Türkiye’yi kimin yöneteceğini ortaya koymuştu. 23 Nisan 1920’den itibaren TBMM’nin tüm sivil ve askeri makamların üzerinde yegâne karar mercii olduğu söylemişti. 1946 hatta 1950 yılına kadar maalesef bu karar uygulanmadı. CHP seçimlere tek parti olarak girdi, iki kez çok partili seçim denendi. Ancak açık oy gizli tasnifle kazanan yine CHP oldu.

Merhum Menderes’in 1950’de iktidara nasıl yürüdüğünü unutmayın. Yeter, bu şekilde yola çıkmış, yeter söz milletindir. Evet 1950’den itibaren milletin hür iradesi sandığa yansımış, demokrasi millet iradesi olarak tecelli etmeye başlamıştı. 27 Mayıs 1960’ta birileri çıktı ne dediler? Türkiye’yi millet yönetemez, biz yöneteceğiz diyerek yönetime el koydular. 12 Eylül’de aynısını yaptılar. 28 Şubat'ta aynısını yaptılar. Milletin iradesinden yetkiyi aldılar.

Şu hususun altını özellikle çiziyorum. Yönetime el koyanlar, iktidarlarını başka çevrelerle paylaştılar. İş dünyasıyla, medyayla, belli STK’larla paylaştılar, elitlerle seçkinlerle çetelerle, CHP ile, statüko partiyle paylaştılar. Bir tek kesimle paylaşmadılar, milletle asla paylaşmadılar. Yargısal kurumlarla millet iradesini dar bir çerçevede tuttular. İşte 14 Ağustos 2001’de AK Parti’ye kurarak biz itirazımızı dile getirdik. Yeter dedik, söz de karar da milletindir dedik.

TÜRKİYE'Yİ YÖNETME İRADESİNİ HİÇBİR ÇETEYLE PAYLAŞMAYIZ


Biz AK Parti’yi kurarak Türkiye’yi kim yönetecek sorusuna kesin ve net bir cevap verdik. Ve şu münakaşaya kesin bir nokta koyduk. Evet 1920’de ifade edildiği gibi Türkiye’yi sadece ve sadece millet yönetir dedik. Bu ülkenin sahibi 77 milyon aziz millettir. Siyasetin sahibi millettir. Bütün kurumların sahibi de millettir. Açık ve net olarak ifade ediyorum, Türkiye’yi yönetme iradesini hiç kimseyle, hiçbir grupla, hiçbir çete ve mafyayla biz asla paylaşmadık, paylaşmayız.

Türkiye’yi yönetme iradesini hiçbir sermaye grubuyla, medya patronuyla, örgütle bugüne kadar paylaşmadık. Bundan sonra da paylaşmayız. AK Parti’yle birlikte millet bir kez daha yönetime el koymuştur. Hiç kimse milletten bu iradeyi alamaz. Milletin bu iradesine ortak olamaz. Paydaş olamaz. Şu anda bu üzeri artık küllenmiş, tarihin çöplüğünde kalmış tartışmayı canlandırmak isteyenler var. Türkitye’yi kim yönetecek sorusunu tekrar gündeme taşıyıp milletin iradesini gasp etmeye çalışanlar var. Bunların utanmaz olduklarını söylemiştim. O kadar pervasızlar ki, köşelerinden milleti aşağılamaya başladılar.

KOYUN SÜRÜSÜ OLARAK NİTELEDİLER

Sivas’ta Yozgat’ta Afyon’da Kütahya’da on binlerce toplanan mahşeri kalabalığı koyun sürüsü olarak niteleyecek kadar edebini izanını yitirenler var. birileri çıkmış şunu söylüyor. “Yahu diyor biz haftalardır yolsuzluğu dile getiriyoruz, ama anketlerde yine AK Parti önde. Bu koyun sürüsü millet bizi duymuyor.”

İşte 62 yıldır bu zihniyetler. Her sandıkta milletten tokat yediler, ama bir türlü kendilerine gelemediler. Millet artık bunların ciğerini okuyor ciğerini.

Attıkları her manşetteki maksatlarını millet çok iyi görüyor. Yaptıkları açıklamaları millet çok iyi okuyor. Omurgasızlığı millet çok iyi hissediyor. İşte bu aziz millet bunlarla iktidarlarını asla paylaşmak istemiyor. Siz bu ülkenin başbakanını astınız, bu millet sizi asla affetmeyecek. O eski günlerde artık geride kaldı. iradesine sahip çıkıyor, reyine sahip çıkıyor, hükümetine sahip çıkıyor. Sağduyusuyla ağır başlılığıyla meydanlara çıkıp sandığa gidip söyleyeceğini net şekilde söylüyor.

MİLLET KABINA SIĞMIYOR


Ben siyasi hayatımda Sivas’ı böyle görmedim, böyle bir meydan miting yaptık. Yozgat’ı böyle görmedim. Afyon’u böyle görmedim, bambaşka bir coşku. Millet artık kabına sığmıyor. 30 Mart’ı heyecanla hasretle coşkuyla bekliyor. 30 Mart yeni bir milad olacak. Millet iftiralara itibar etmiyor. Bu millet bunların darbe girişimlerine çok net olarak görüyor ve cevabını veriyor. İşte bugün olduğu gibi millet hükümetine partisine sımsıkı sahip çıkıyor.

17 ARALIK KOMPLOSU


17 Aralık komplosu tam anlamıyla millet iradesini gasp etme komplosudur. 12 yıldır AK Parti döneminde milletle iktidarı paylaşamayanlar, son bir hamle yaparak, iktidarı çalmak istemişlerdir. İşte biz buna dur dedik. İşte biz bunu engelledik. Bir şeyi açık açık ifade edeceğim. Milletin AK Parti eliyle iktidarda olmasından bir kesim değil birkaç kesim rahatsızdı. İçerde ve dışarda faiz lobisi rahatsızdı. Çünkü istikrar nedeniyle eskisi gibi kazanamıyorlardı. Terör lobisi, savaş lobisi rahatsızdı. Çünkü sona ermek üzere olan terör nedeniyle rantlarını kaybediyorlardı. CHP, MHP rahatsızdı, bir türlü sandıktan çıkamıyorlardı. Sermaye rahatsızdı, eskisi gibi kazanamıyor, alternatifsiz güç olarak hareket edip istediklerini yapamıyorlardı. Medya rahatsızdı, manşetlerle Türkiye’yi yön veremiyorlardı.

Türkiye’nin hakkı söylemesinden, Filistin demesinden Gazze demesinden Rabia demesinden şehit esma demesinden rahatsız olanlar vardı.

BAŞBAKAN İÇİN ŞİİRLİ HAZIRLIK YAPILDI

TBMM'deki grup toplantı salonu, daha Başbakan gelmeden hınca hınç dolmuş durumdaydı.

Salonun izleyicilere ayrılmış yukarıdaki iki tribünü de doldu. Ve tribündeki AK Partililer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, Nurullah Genç'e ait "Uyan artık Yiğidim" şiirinin bir dizesini slogan olarak kullanarak beklediler; "Tasalanma yiğidim, zaman bizden yana, millet bizden yana..."

HEP BİR AĞIZDAN DOMBRA


Ak Parti grubunda izleyiciler ayrıca partinin 30 Mart seçimleri için uyarladığı Dombra marşını hep bir ağızdan söylediler.

DAHA ÖNCE ARINÇ'I AĞLATMIŞTI


Aynı şiir, AK Parti grup toplantısında daha önce de izleyiciler tarafından okunmuş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, yüzlerce kişi hep bir ağızdan toplantı sırasında şiiri okurken, göz yaşlarını tutamamıştı.

İŞTE O ŞİİR

AK Parti grup toplantısında hep bir ağızdan okunan Nurullah Genç'e ait o şiir şöyle;

Uyan Artık Yiğidim

Istırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır
Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye’se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır

Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı.

Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor
Bin yüzlü Ebrehe’ler, kara filler geliyor Şimdi devran değişti; ebâbiller geliyor İbrahim bahçesinden taze güller geliyor

Âlemde, duyulacak kutlu bir âvaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Çöküyor sırtımızda yükselen vahşi duvar
Heykeller kırılıyor; dökülüyor mumyalar
Toprağın sinesinde umut var, heyecan var Okşadığın her kökten fışkırıyor bir bahar.

Buzlar çözüldü; kıştan kuru bir ayaz kaldı Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Gözlerin âyet âyet büyüyen bir bebektir
Ellerin sokaklarda uçuşan kelebektir
Sana rehberlik eden ne cindir, ne melektir O bir İnsan-ı Kâmil, mücella bir dilektir

O’ndan bize ebedi sürecek bir haz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılaba az kaldı.

Bulanık akan sular durulacak yeniden
Gökyüzüne direkler vurulacak yeniden
Saâdet menziline varılacak yeniden
Çağlar üstü bir nizam kurulacak yeniden

Cehaletin elinde lanetli bir saz kaldı
Ufka bir bak yiğidim; inkılâba az kaldı.

Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir.

Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır

Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı

Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim

Zalimler için karar verildi; infaz kaldı Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.

PARTİLİLERE TEMPO UYARISI


AK Parti Grup Toplantısı öncesi çok sayıda AK Partili TBMM'ye geldi. Toplantının yapılacağı salonun balkon kısmına gelen ve tempolu bir şekilde Başbakan Erdoğan lehine tezahürat yapan partilileri AK Parti Milletvekili Mahir Ünal uyardı. Ünal, "Bulunduğunuz balkon kısmında tempolu hareketler risk arz ediyor. Balkonda sayı oldukça fazla olduğu için tempolu hareket yapmayın. Güzel ifadeler kullanıyorsunuz ama tempolu yapmamanızı bir şekilde tavsiye ederiz" dedi.