Başbakan Erdoğan AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından düzenlenen iftar programında konuştu.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

- Türkiye'yi sabotajlarla durduracağını zannedenler pusu kurmaya devam ediyor.

* Türkiye büyüdükçe bazı maskeler düştü.

* Hava harekatı ile ilgili yapılan kasıtlı propaganda çok manidardır.

* Biz değil bir vatandaşın canı ve malının yanmasını bir tane tırmağının acımasına rıza gösteremeyiz.

* Terörün en büyük acıyı o bölgedeki vatandaşa yaşattığını bütün Türkiye biliyor.

* Hukuk zemininden ayrılmadan vatandaşımızın hukukunu geliştirmeye devam edeceğiz.

* 30 yıldır değişmeyen askeri darbe anayasasını değiştirmeye irademiz de bunun göstergesidir.

* Biz teşebbüs edeceğiz. Biz muhalefet partileri ve diğer partilerin kapısını tek tek çalacağız.

* Yeni bir anayasa teklifi ile gelin bu anayasayı birlikte yapalım diye gideceğiz. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemektir.

* Demokrasiye pusu kuranlar hak ettiği cezayı bulacaklardır. Askere, polise vatandaşa ensesinden silah sıkanları kimse masum vatandaşla karıştıramaz.

* Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasına izin vermeyeceğiz.

* Herkes bilsin ki terörün karanlık girdabına kimse düşüremez. Terör ile mücadele sadece silahla olamayacağını biliyoruz. Tabi ki bunun sosyal, ekonomik, psikolojik ve iletişime bakan yönleri var. Biz bunları sizlerle aşacağız.

* Kimse bize şunu söylemesin: Devlet operasyonları durdursun! Hayır kimse bunu bize diyemez. Devlet burada vatandaşın huzuru için operasyonsa operasyon.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz'' dedi.

Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığınca WOW İstanbul Otel'de verilen geleneksel iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, buradan Türkiye'nin her köşesine, İslam dünyasının her ülkesine ve bütün insanlığa selam, sevgi ve muhabbetlerini gönderdiğini dile getirerek, İstanbul teşkilatının gelenekselleşen iftar sofralarının sadece Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirmediğini, dünyanın bütün renklerini bütünleştirdiğini söyledi.

"BU BÖYLE GİTMEYECEK"

''Diliyoruz ki, bu iftar sofrasındaki birlik ve beraberlik ruhumuz sonsuza kadar devam etsin. Konuşmama başlarken şehit kardeşlerime Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Ulvi duyguların zirveye çıktığı bu manevi iklimde yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama hemen söyleyeyim. Bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum. Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz. Edirne'den Hakkari'ye istisnasız bütün vatandaşlarımızın huzur ve güveni için bu yola girdik. Yapılması gereken ne ise onu yapacağız. Her türlü ayrımcılığı başta ret ettik. Reddetme politikalarını biz bitirdik. İnkar politikalarını biz bitirdik. Asimilasyon politikalarını bitiriyoruz. Böyle bir noktaya geldik.''

Milletin bunu çok iyi bildiğini ve millete gidilen her seçimde her referandumda kardeşlik siyasetinin ibra edildiğini dile getiren Erdoğan, ibra edildiği için 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 referandumun kazanıldığını, bunun milletin ibrası olduğunu vurguladı.

Erdoğan, ''Bu birlik siyaseti sayesinde Türkiye ayağa kalktı ve tarihi mesafeler aldı. Zira biz aklımızla, gönlümüzle, vicdanımızla beraber bu yola çıktık. Yolun bir yerinde aklımızı, yolun bir yerinde vicdanımızı, yolun bir yerinde ruhumuzu iktidara, koltuğa, makama, mevkiye feda etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz. Hiçbir zaman meşruiyet yolundan ayrılmadık ve herkese meşruiyetin adresini gösterdik. Meşruiyetin yegane adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu her vatandaşımız zaten biliyor. Sayısız haksızlığa maruz kaldık ama millet yolundan, hukuk ve adalet yolundan, meşruiyet dairesinden ayrılmayı aklımızdan geçirmedik'' diye konuştu.

Erdoğan, ''Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz'' dedi.

"MİLLETİMİZ AYAĞA KALKTI"

''AK Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu ülkede illegal tezgahlar, hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşın arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan, organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar hallaç pamuğu gibi dağılmaya, savrulmaya başladı. Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç şebekelerinin nasıl iç içe oldukları, birbirlerinden nasıl el alıp el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur. Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı. Tıkanan yollar açılınca milletimiz aynı anda bütün alanlarda ayağa kalktı, yürümeye, koşmaya başladı.

Eski aktörlerin açtıkları yaralar büyük ölçüde kapanmaya yüz tuttu. Çözümsüz denilen sorunlar için güçlü bir millet iradesi vücut buldu, kronik sorunların çözümü ete kemiğe büründü. Barış ve huzurun ülkemize neler kazandırdığını memleketimizin her köşesi, her şehri, her insanı hissetti. Türkiye hiç konuşamadığı kadar konuştu, konuşuyor. Demokratik kanallar açıldıkça açıldı. İktidarımız milletimizi bir bütün olarak görme kararlılığından hiçbir geri adım atmadı. Bütün oyunlar, tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı.''

''TÜRKİYE, DEMOKRASİYLE BİRLİKTE BÜYÜDÜ''

Türkiye'nin demokrasiyle birlikte büyüdüğünü ve dünyanın en saygın ülkeleri arasına girdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

''İşte tam bu noktada maskeleriyle beraber açığa düşenler oldu. Demokrasiye pusu kuranlar, milletin yoluna mayın döşeyenler, bildikleri eski yöntemlerle, sabotajlarla Türkiye'yi durduracaklarını zannettiler. Türkiye yanlış yapsın, devlet ile milletin arası açılsın da eski günler geri gelsin istediler. Propagandayla, suça azmettirdikleriyle, ölmeye ve öldürmeye sevk ettikleriyle, pusularıyla deşifre oldular. Ezberlerinin, alışkanlıklarının kurbanı olmuşlardı. Zira, Türkiye artık yeni bir Türkiye'ydi.

Evet, ülkemiz ne zaman doğrulsa, ne zaman ayağa kalksa terör sektörünün taşeronları can yakarak demokrasiye, hukuka pusu kurmakta belli bir tecrübe edinmişlerdi. Can yakarak, can alarak, ocakları söndürerek bir terör sektörü oluşturmuşlardı. Demokrasi ve özgürlük alanlarının genişlemesi onların alanını daraltıyordu. Bu gidişle istismar edecekleri alan kalmıyordu. AK Parti hükümeti ise ısrarla bütün Türkiye'yi kucaklamaya devam etti, devam edeceğiz.

Zira biz demiştik ki, 'Türkiye'de hiçbir vatandaşımızın kalbinin kırık olmasına biz rıza göstermeyeceğiz. Şartlar ne olursa olsun, bu ülkenin, bu milletin hiçbir sorununu halının altına süpürmeyeceğiz' dedik. Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz. Bugün de bu istikamet üzereyiz. Yarın da bu istikametten ayrılmayacağız. Sıkıntılarımız yok mu? Var. Ama bunları da aşacağız.''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin terörle çekilmek istendiği girdaba asla düşmeyeceğini herkesin bilmesini isteyerek, ''Terörün maneviyatımızı, sosyal psikolojimizi, güvenimizi rehin almasına izin vermeyeceğiz. Hukuk terazisini asla elimizden bırakmadan, meşruiyet hattını asla çiğnemeden vatandaşımıza büyük acılar yaşatan, cinayetler tasarlayan bu terör örgütüne yol vermeyeceğiz'' dedi.

KARA PROPAGANDAYA DİKKAT ÇEKTİ

Erdoğan, hava harekatı nedeniyle yürütülen kara propagandayı da bildiklerini ifade ederek, ''Gözyaşları karşısında bile hiçbir insani duygu belirtemeyen terör örgütü ile aynı dili kullananlar, bu süreçte devlet ile vatandaş arasına girmek için operasyonların masum halkı da taciz edeceğini iddia ediyorlar. Hayır, terör ile masum vatandaşı sadece siz birbirinden ayıramazsınız. Biz değil vatandaşımızın malının ve canının zarar görmesini, tek bir vatandaşımızın tırnağının zarar görmesini istemeyiz'' dedi.

Faili meçhullerin geçmişte kaldığını, kendi dönemlerinde bir tane faili meçhul gösterilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, bunu bütün vatandaşların bildiğini, kendilerinin 9 yıldır herhangi bir olay karşısında bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu işlerin peşine düşmek suretiyle netice almanın mücadelesini verdiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Eksiklerimiz olabilir. 'Yüzde yüz netice alırız' iddiasında değilim. Ama azami oranda bu neticeleri almış bir iktidarız'' diye konuştu.

Ölümle tehdit edildiği için çocuklarının rızık kapısı dükkanının kepenklerini kapatmak zorunda bırakılan masum vatandaşın kendilerini gayet iyi bildiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Köylerine dönen yüz binlerce insanımız da terörden gördüğü zararı tazmin ettiğimiz on binlerce vatandaşımız da devlet televizyonundan ana dili Kürtçe yayını dinleyen vatandaşımız da bizi iyi biliyor, tanıyor. Terörün en büyük acıyı o bölgedeki vatandaşımıza yaşattığını da bütün Türkiye biliyor. Biz, bütün dikkatimizle 74 milyon vatandaşımızın, 74 milyon kardeşimizin hukukunu korumaya devam edeceğiz. Geçmişe asla dönmeyeceğiz, geleceğe hep birlikte omuz omuza yürüyeceğiz. Hukuk zemininden ayrılmadan vatandaşımızın hukukunu geliştirmeye devam edeceğiz. 30 yıldır tartışılan darbe anayasasını, milletimizin onaylayacağı yeni bir anayasayla değiştirme arzumuz da bu irademizin göstergesidir. Biz teşebbüs edeceğiz. Biz ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerine randevu talebimizi en kısa zamanda bildireceğiz. Bizi kabul ederler veya etmezler. Milletin hakimliğinde bu işi sürdüreceğiz. Aldığımız neticeyi de milletimizle paylaşacağız. Biz ziyaret edeceğimiz bu partilere anayasa teklifiyle gitmeyeceğiz. 'Yeni anayasayı birlikte hazırlayalım' teklifiyle gideceğiz. Çerçevesini de beraber belirleyelim, içeriğini de beraber belirleyelim. Bizim partimizin 336 milletvekili var, dolayısıyla oluşturacağımız komisyonda bize daha fazla üye verilmesi teklifiyle de gitmeyeceğiz. Her birimiz 3'er, 4'er üye verelim, kaçar diyorsanız öyle verelim, bir araya gelelim, çalışma böyle yürütülsün. Bizim derdimiz bağcıyla uğraşmak olmayacak, bizim derdimiz üzümü yemek olacak.''

''DEMOKRASİYE PUSU KURANLAR HAK ETTİKLERİNİ BULACAK''

Başbakan Erdoğan, demokrasiye pusu kuranların, insan öldürmeyi hayat biçimi haline getirenlerin hak ettiklerini bulacaklarını ifade ederek, şöyle devam etti:

''Cinayet işleyeni, adam öldüreni, kan dökeni, polise, askere ensesinden silah sıkanları, vatandaşa silah doğrultanı kimse ama kimse masum vatandaşımızla karıştıramaz. Hiçbir masum vatandaşımızın bu korkuya kapılmasına da izin vermeyiz. Keza hayata, masumiyete, cana, huzura kastedenler, vatandaş ile devletin arasına giremez, giremeyecektir. Zira, devlet adalete, hukuka tabidir. Ve devlet milletindir. Devletin adaletinin, şefkatinin hissedilmediği zamanların hangi bedellere mal olduğunu ise unutmadık. Milletimiz bugün hala o günlerin bedelini ödüyor. Bedelden kastımın asla maddi bir bedel olmadığını herkesin özellikle bilmesini isterim. Zira biz, sönen hiçbir hayatı, sönen hiçbir ocağı, şehit düşen hiçbir vatandaşımızın bir damla kanını milyar dolarlara değişmeyiz. Herkes bilsin ki terörle Türkiye çekilmek istendiği girdaba asla düşmeyecek.

Terörün maneviyatımızı, sosyal psikolojimizi, güvenimizi rehin almasına izin vermeyeceğiz. Biz şunu da biliyoruz; terörle mücadele sadece güvenlik esaslı yürümez. Tabii ki bunun psikolojik boyutu olacaktır, tabii ki bunun sosyo-ekonomik boyutu olacaktır, tabii ki bunun diplomatik boyutu olacaktır, tabii ki bunun iletişim boyutu olacaktır. Bütün bunları bizler sizlerle birlikte el ele yapacağız. Biz bugün 74 milyon, yarın 100 milyon vatandaşımızın hukukunu kendi hukukumuz olarak bilmeye, korumaya devam edeceğiz. Bütün sorun alanlarını kapatmaya ve geleceğe bir ve bütün olarak yürümeye devam edeceğiz. Bu memleketin, bu ülkenin bütün evlatları, bütün gençleri, bütün çocukları bundan emin olsunlar. Geleceğe huzur ve güven içinde baksınlar. Hukuk terazisini asla elimizden bırakmadan, meşruiyet hattını asla çiğnemeden vatandaşımıza büyük acılar yaşatan, cinayetler tasarlayan bu terör örgütüne yol vermeyeceğiz.''

"KİMSE BİZE BUNU SÖYLEMESİN"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimse bize şunu söylemesin; 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır. Devletin burada bir çıkarı yok. Devlet sadece bir şeyle yükümlüdür. Devletin mal güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin can güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin akıl güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin neslin korunması gibi bir güvenliği tesis etmesi lazım. Bunları yapmak için de ne gerekiyorsa, biz bunların hepsini yapacağız.

Milletimizin hükümeti, terörle, şiddetle, cinayet tasarımcılarıyla mücadelede asla geri adım atmayacak ama aynı zamanda terörle mücadele yöntemlerinde tarihin tekerrür etmesine de asla izin vermeyecektir. Açık söylüyorum; eski günleri, o karanlığın dönmesini bekleyenler boşuna beklerler. Demokrasiye pusu kuranlar, akıl dışı hesaplarıyla ve hevesleriyle baş başa kalacaklardır. Biz, demokrasiden, hukuktan, adaletten feragat etmeden, kardeşliğimizi derinleştirmeye ısrarla, azimle devam edeceğiz. Korkudan başka bir şey üretemeyenler, sahnede kendilerine yer bulamayacaklar ve açıkta kalacaklardır.''

Başbakan Erdoğan, şehirler arası seyahatlerin azaba dönüştüğü, sadece konvoy halinde bir şehirden bir şehre gidilen günleri geride bıraktıklarını, onların bir daha gündeme girmeyeceğini, tıkanan yolların açıldığını, bu yolların bir daha kapanamayacağını söyledi.

''KATİLLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ''

''Huzur ve kardeşliğin, demokrasi ve adaletin yoluna mayın döşeyen katillere fırsat vereceğimizi ise kimse bizden beklemesin'' diyen Erdoğan, ramazan ayının başında tarihte cahiliye döneminde, 3 aylarda o zaman kabilelerin birbirlerine kurşun sıkmadıklarını, o zaman kullanılan farklı silahları birbirlerine kullanmadıklarını hatırlattığını söyledi.

Erdoğan, ramazan ayında bu ülkede sözde teravih namazı kılan bu terör örgütü ve uzantılarının bu ayın içinde bile sivil-asker demeden yavruları şehit ettiğini, vatandaşlarına kurşun sıktığını söyledi.

Bu nedenle ''Artık ramazanın çıkmasını de bekleyemeyiz. Onun için yapılması gereken operasyonlar ne ise bu sonuna kadar yapılacaktır'' dediklerini ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu asla sivil halkımıza yönelik değildir. Bu operasyonların tamamı terör örgütünün Kandil'den tutunuz, içerdeki odaklarına kadardır. Şu anda ülkemizin bazı şehirlerinde esnafı mahkemeye çağırıp, orada kendilerine yıllık vergi kesen bir örgüttür bu örgüt. Bunlar şimdi şehre inmenin gayreti içindeler. Esnafı bu şekilde kalkıp da 'Sen bu yıl şu kadar ödeyeceksin, sen şu kadar ödeyeceksin', elimizde belge de var, deyip, onu vergiye tabi kılanlar... Düşünün o insan benim bakanıma şunu söylüyor; 'Ne olur bizi kurtarın'. Şimdi 'Ne olur bizi kurtarın' diyen benim vatandaşım, Hakkari'de benim Kürt kökenli vatandaşım. Onun hukukunu korumak bizim görevimiz değil mi? Onlara bu belgeleri yazıp teslim edenleri ininden bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Ve bunun yolu yordamı ne ise bu adımı atarak, bunu meydana çıkarmak durumundayız. Aksi takdirde biz ne şu anda bu vatandaşlarımıza bunun hesabını verebiliriz, ne de tarihe verebiliriz. Bunlar, fırsat bu fırsat diyenler, eski kirli, kanlı oyunlarını diriltmek isteyenler hiçbir zaman Allah'ın izniyle umduklarına nail olamayacaklar. Doğudan batıya, kuzeyden güneye millet olarak daha fazla kenetleneceğiz.''

'KÜRT KARDEŞLERİMİ PKK'LILARDAN MUKAYESE EDİLEMEYECEK DERECEDE FAZLA SEVİYORUM''

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu iftar sofrasında, bu mübarek vakitte, bir kez daha açıklıyoruz. Biz kardeşiz ve yarın birbirimizi bugünden daha çok seveceğiz. Ben Kürt kardeşlerimi PKK'lılardan mukayese edilemeyecek derecede fazla seviyorum. Türk kardeşimi sevdiğim kadar seviyorum, Lazı sevdiğim kadar seviyorum, Boşnağını, Arnavutunu, Romanını sevdiğim kadar seviyorum. Çünkü yaratılanı yaratandan ötürü seviyorum. Farkımız bu... İnanın onların böyle bir derdi yok. Zira bir insanın ölümüne neden olmak, alemin ölümüne neden olmak gibidir. Bir insanın dirilişine vesile olmak, alemin dirilişine vesile olmak gibidir. Terör örgütünün kitabında, lügatında böyle bir kelime veya böyle bir cümle yok. Cinayet tasarlayanlar bu memlekette kendilerine hayat alanı bulamayacaklar. Terörün pazarı bu Türkiye'de yerini baştan başa huzura, barışa, kardeşliğe bırakacak.''