Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam kampında vekillere hitap etti. Marmaray açılışında dua esnasında Japon Başbakanı'nın ellerini açarak duaya eşlik etmesini bazı çevrelerin yadırgadığını söyleyen Başbakan Erdoğan, ''Bu sizi neden rahatsız ediyor? Bu ülkenin bizzatihi İstiklal Marşı'nda dua var'' dedi. Yerel seçim öncesi adayları belirlemek için temayül yoklamaları yaptırdığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Temayül yoklamaları tek belirleyici olmayacak. Bir çok yerde çok ciddi kurumsal milliyetçilik yapıldığını biliriz. Temayül yoklamalarının da bazen ne şekilde olduğunu biliriz'' ifadelerini kullandı.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

SİYASİ LİTERATÜRDE MUHAFAZAKAR DEMOKRASİ YOK DEDİLER

Bizim gelip geçici bir iktidar olduğumuzu söyleyenler oldu. Ak Parti’nin yorulmasından sürekli medet umuyorlardı. AK Parti siyasetin teorisini de, demokrasi tarihini de yeni baştan yazmış bir partidir.
Muhafazakar demokrasi dediğimizde bazı köşe yazarlarının siyasi literatürde böyle bir tespit yoktur dendiğini biz yaptığımız konferanslardan biliriz. Yok Jan Jack Rousseou böyle demiş.
AK Parti’yi analiz etmek aslında zor değil. Bu toprakları tanıyan herkes AK Parti’yi kolayca tanır ve tanımlar

AK PARTİ RÜZGARIN ÖNÜNDE SAVRULAN PARTİ DEĞİLDİR

AK Parti rüzgarın önünde savrulan bir parti değildir. Çanakkale ruhunu özümsemiş, Çanakkale’de yazılan destanı kendisine yol haritası olarak belirlemiş bir partidir

YÜREĞİNDE AHMET KAYA’NIN GRUBETTE ÖLÜMÜNÜN SIZISINI HİSSETMEYENLER BİZİ ANLAYAMAZLAR

Yüreğinde gurbette okumak zorunda kalmış kızlarının sızısı olmayanlar, yüreğinde Ahmet Kaya’nın gurbette ölümünü hissetmeyenler, Cem Karaca’nın gurbette hüküm giymesi konusunda sızısı olmayanlar bizi anlayamazlar

BİZE KİMSE MİLLET DERSİ VERMESİN

Bize kimse millet, milliyet dersi vermesin. Önce bunu kendileri öğrensin. Birileri bizi anlamasa da milletimiz bizi çok iyi anladı ve anlıyor. Bu aziz millet memleketin başında nasıl bir idareci kadrosu görmek istiyorsa işte biz oyuz. Millete efendi olmaya gelmedik, biz hizmetkarız.

MAKAMLAR GELİP GEÇİCİ


Makamlar, mevkiler, rütbeler gelip geçici. Ezeli rütbe milletin gönlünde, Allah’ın nezdinde elde edilen rütbedir.
Nice nemrutlar, kudretli kumandanlar, firavunlar geldi geçti. İsimleri hatırlanmıyor.

BAŞBAKANLIK GELİP GEÇİCİ

Başbakanlık, bakanlık, vekillik.. Bütün bu payeler unutulur gider
Anadolu ve Trakya’nın tarihine ve şehirlerine bakın. O şehirlere hükmeden nice kişilerin hatırlanmadığını ama bir kaymakamın, bir belediye başkanının, o şehre hizmet vermiş bir kişinin unutulmadığını görürsünüz
Devletler de gelip geçicidir. Nice devletler vardır. Kurulmuş dünyaya hükmetmiş. Ama gün gelmiş unutulmuş gitmiş.
Devlet unutulur ama millet yürüyüşüne devam eder.
Makamların insana ne kattığına kimse bakmaz. İnsanın makamlara ne kattığına bakarlar

SORUMLULUK ÖNCE BENİM AMA…


Bu hareketin lideri olarak sorumluluk önce bende ama biz bir kadro hareketiyiz. Dicle’nin kenarında bir koyunu kurt kapsa bunun vebali ne kadar benim üzerindeyse sizin de üzerinizdedir. Bacası tütmeyen hanenin derdi bizim derdimizdir
Bu kadro fedakarlık üzerine kurulmuş bir kadrodur. Şahsi çıkarlar çerçevesinde değil millet, ülke, insanlığın çıkarları doğrultusunda inşa edilmiş bir partidir.

11 YILDIR KAVGA ÇIKSIN İSTEYENLERİN HEVESLERİ KURSAKLARINDA KALDI

AK Parti içinde 11 yıldır sen-ben kavgası çıksın isteyenler var. 11 yıldır heveslerini kursaklarında bıraktık. Bundan sonra da bunları heveslerini kursaklarında bırakmaya kararlıyız.

FETRET DÖNEMİNE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ

Hepimiz faniyiz, bugün varız, yarın yokuz. Bizim fetretimiz milletin fetretidir. Öyleyse biz bir fetret dönemine asla müsaade etmeyeceğiz

SÖZÜMÜZDEN GERİ DÖNMEYECEĞİZ

Hiçbir sözümüzden geri dönmeyeceğiz. Bu sayede milletimizin gönlündeki yerimizden sapmayacağız.

2013, 2012’DEN ZOR OLACAK DİYORLARDI

2013 bitiyor. 2013’de sermaye, medya çevreleri, köşe yazarları hep şunu söyledi: 2013 2013’den zor olacak. Şimdi aynı çevreler bugün baktım yine yazıyorlar. 2014, 2013’ten çok daha zor olacak diye. Biz işimizi belli çevrelerden aldığımız talimatla veya af edersiniz göbek bağıyla bir yerlere bağlı olarak yürütmüyoruz. Kendi kararlarımızı kendimiz veriyoruz. Adımlarımızı da kendimiz atıyoruz.

BİR HÜKÜMETİN ÖMRÜ 16 AYDI

Burada bir dezavantajımızı dikkatlerinize sunmak istiyorum. 11 yıl önce 10 yaşında olan, siyasetle ilgilenmeyen çocuklarımız bugün artık 21 yaşına ulaştı. Belki de bu seçimlerde ilk defa oy kullanacaklar. Bu gençlerimiz Türkiye’nin atlattığı badireleri yaşamadılar, koalisyon nedir hiç tecrübe etmediler.
56 yılda 43 hükümet görev yaptı bu ülkede. Bir hükümetin ortalama iktidar süresi sadece 16 ay bize gelene kadar. Böyle bir ülkede güven olur mu, istikrar olur mu?,
Tek partili Menderes, Özal, Demirel dönemlerini kenara koyarsanız ortalama 16 ay bile değil.

PİJAMA DEĞİL KOT PANTOLON DEDİ

Bu gençlerimiz bu ülke sermayenin hükümet kurup hükümet indirdiğini acaba biliyor mu? Kot pantolonla Başbakan uğurlandığını biliyor mu? Sonra pijama değil kot pantolon giydim dedi. Dediğine saygı duyalım.

EYVALLAH, BİZ VAZİFEMİZİ YAPIYORUZ AMA

Marmaray’ı açtığımızda sosyal medyada birileri çıktı ‘Tabi ki yapacaksınız bu sizin vazifeniz’ dedi. Eyvallah. Biz vazifemizi biliyoruz. Ama bizim hakkıyla yerine getirdiğimiz vazifeyi 10 yıllar boyunca Türkiye’de hükümetler neden acaba yerine getirmediler.
Karadeniz’de memleketim Rize’ye giderken dağlardan şöyle aşağıya baktığında ‘acaba ne zaman yuvarlanacağız’ diye düşünmeye mecbur muyduk? İki araç yan yana gidemiyordu. Acaba buraları duble yollara çeviren hangi iktidar? Onların görevi değil miydi? Niçin yapmadılar?

ZEKİ GENÇLİK BU SOUYU NİÇİN SORMAZ

11 yılda 17 bin km bölünmüş yol yaptık. Dağları deldik, tüneller açtık. Marmaray 153 yıllık hayaldi. Abdülmecid 153 yıl önce bunu hayal etmişti. Abdülhamit mimari çizgilerini çizdirmişti. Osmanlı devletinde de Cumhuriyet tarihinde de bu hayal gerçeğe dönüştürülemedi. Acaba niçin? Bu soruyu bu zeki ve akıllı gençlik acaba niçin sormaz?

DEFTER, KALEM, SİLGİ YOKTU

Sevgili gençler tüp geçit dedim de aklıma tüp kuyrukları geldi. Bizim jenerasyon okullarımızda şu anda sizin birinci derecedeki kalite kağıtla hazırlanmış kitapları biz teksir notlarını abilerimizden satın almak isterdik. Saman kağıdı denen kağıtlardı. Abilerimiz ’bize hatıra’ der satmazlardı. Yalvar yakar alırdık, bunları kaleme dökerdik. Şahsen ben böyle okudum. Defter, kalem, silgi bulamazdık. Bunlar şimdi tarih oldu. Biz vazifemizi hakkıyla yapıyoruz. Ama bu ülkede yıllar boyunca o asli vazifeler yapılmadı.

METROBÜSLERLE TOPLU TAŞIMA KÜLTÜRÜNDE FARKLI SÜREÇ

Ben belediye başkanı olduğumda CHP’den İstanbul’u devralmıştım: İstanbul’da devraldığım belediyenin otobüsleri ellerinizi koltuğa tutamazsınız. Kalktığınızda mazot lekesiyle kalkardınız. Klima, air condition falan da yoktu. Bir de tıklım tıklımdı. Biz bu sektöre artık Mercedes’i soktuk, BMC’leri soktuk. Bütün bunların yanında İstanbul’da metrobüslerle halkımız toplu taşımacılık kültüründe farklı bir süreci yaşıyor.

ONLAR 10. YIL MARŞI SÖYLERKEN, BİZ 90. YILDA 100. YILIN HEDEFLERİNİ ANLATIYORDUK

Bu muhalefette acaba Marmaray, hızlı tren vizyonunu gören var mı? İstanbul’da Marmaray coşkusunu yaşarken muhalefetin genel müdürü Tandoğan’da son derece seviyesiz biz biçimde bu ülkenin Başbakanı’na hakaret ediyordu. Onlar 10. Yıl marşını söylerken 90. Yılda Marmaray’ı hediye ediyor, 100. Yılın hedeflerinden bahsediyorduk.
Bunlar hep 10. Yıl marşını söylediler. Peki ne yaptınız? Nereye kaç km raylı sistem döşediniz? Sıfır. Ama biz bunları yaptık. Bunların ki hep böyle tekrar.

DUALARLA AÇILMASI SİZİ NEDEN RAHATSIZ EDİYOR

Marmaray’ın dualarla açılmasını, Japonya Başbakan’ı dahil ellerin semaya açılmasını birileri pek yadırgadı. Bu ülkenin ilk Meclisi Atatürk’ün iştirak ettiği dualarla açılmışken Marmaray’ın dualarla açılması sizi neden rahatsız ediyor.
Bu ülkenin bizatihi İstiklal Marşı’nda dua vardır. Bunlar sadece 2 dörtlükten ibaret İstiklal Marşı var sanıyorlar. Marmaray’ın açılışında dua edilmesinden rahatsız olanlar bu ülkeyi tanımadıkları kadar İstiklal Marşı’nı da bilmiyor.

TÜRKİYE’DE KUTUPLAŞMA YOK

29 Ekim kutlamalarında ve Marmaray’ın açılışında ortaya çıkan manzarayla ilgili değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum. Türkiye’de bir kutuplaşma bir farklılaşma kesinlikle yoktur. Bu yönde muhalefetin çok yoğun çabası olması rağmen Türkiye yakın tarihte hiç olmadığı kadar birbirine kenetlenmiş durumdadır.
Belli çevreler tarafından Türkiye gündemine taşınmak istenen kavramlar demokratik siyaset zeminini zayıflatmak isteyen kavramlardır. Diktatörlük, kutuplaşma, mahalle baskısı, yaşam tarzlarına müdahale gibi kavramlar…
Normalleşme yönündeki her adımı bir korku senaryosuna tahvil etmeye çalışıyorlar
Kaosu içselleştirmiş olanlar kaos dağıldıkça kendilerine has eskideki güzel günleri özlüyor ve o günlere geri dönmenin mücadelesini veriyor.

BASKILARI MUHAFAZA EDEREK UZLAŞMA OLMAZ


Başkalarının fikirlerine müdahale etmediği sürece herkesin taleplerini dile getirme hakkı vardır.
Meşru demokratik siyaset zemini korunmalı ve bu zeminin şiddet içermeyen her fikre açık hale gelmesi… Yaşam haklarını kısıtlayarak uzlaşma olmaz. Baskıları muhafaza ederek uzlaşma olmaz. Kendi yaşam tarzınızı herkese dayatıyorsanız burada uzlaşma olmaz

YENİ TÜRKİYE’DE İMTİYAZLARA YER YOK

Toplumun farklı düşünmesi ya da farklı talepleri dile getirmesi kutuplaşma değildir. İmtiyaz elde etmek adına teröre, şiddete başvurmak bir kutuplaşmadır. Biz böyle bir kutuplaşmanın önünde dururuz
Çoğunluk azınlığa baskı uygulamayacak. Ancak 10 yıllardır yapıldığı gibi azınlığın çoğunluğa baskı uygulaması da yeni Türkiye’de asla kendine yer bulamayacaktır. Yeni Türkiye’de imtiyazlara yer yoktur. Siyasette, hukukta, sosyal hayatta imtiyazlara yer yoktur, olamaz

TÜRKİYE’NİN SAHİBİ 76 MİLYONUN TAMAMI

Türkiye’nin sahibi 76 milyonun tamamıdır. Vatanın, bayrağın, ortak değerlerin sahibi 76 milyonun tamamı. Büyük bir kibirle parmağını sallayarak kendisi dışındakileri aşağılama dönemi geri gelmemek üzere kapanmıştır.
Mürebbiye tavrıyla muameleler eden herkese bu özelliğinden vazgeçmesini rica ediyorum

‘BEN BU ÜLKENİN SHİBİYİM’ DEYİN VE SAVUNUN

Bugüne kadar horlanmış herkesin de artık özgüven içinde göğsünü gere gere ‘ben de bu ülkenin sahibiyim’ demesini ve bunu da sonuna kadar savunmasını rica ediyorum
Bu ülkede on yıllar boyunca ortak, dini, manevi değerlerimize yönelik baskıları kaldırırken hiç kimsenin hayat tarzlarına kastetmiyor, hayat tarzları kısıtlanmış vatandaşlarımızı rahatlatıyoruz. Normal olan dillerin yasaklanması değil, yaşayan her dilin özgürce konuşulmasıdır. Türkiye’de olan normalleşmedir.

BAŞI ÖRTÜLÜLERİN TBMM’YE GİRMESİ NORMALLEŞME

Başı örtülü kızların üniversiteye girebilmesi, üniversite kapısından çevrilmesi anormaldir. Başı örtülü bayanların TBMM’ye girmesi değil bugüne kadar girememiş olması garabettir.
Ne oldu? Bir şey oldu mu? İşte bakın normalleşti. Şimdi sevgi taçlandı. Dayanışma taçlandı. Çok daha farklı bir zemine oturdu. Başı açık, başörtülü kardeşlerim arasında sıkıntı yok ki. Sıkıntı karar vericilerin.

BAŞI AÇIKLARIN TERCİHİ DE TEMİNATIMIZ ALTINDA

Kuran’ı Kerim’in, peygamberimizin seçmeli ders olarak okutulması garabet değil, bugüne kadar bunların yapılmamış olması eksikliktir.
Başı açık kardeşlerimizin tercihleri teminatımız altındadır. Türkiye’de normalleşmeyi sağlamak için yapıyoruz.

BU ÜLKEYE DEMOKRASİYİ CHP’YE RAĞMEN MİLLET GETİRDİ

Bu ülkeyi CHP değil millet kurdu
Bu ülkeye demokrasiyi CHP getirmemiştir, CHP’ye rağmen, CHP’nin direnişine rağmen millet demokrasiyi getirmiştir.
Bunlar çıkıp demokratız diyorlar. Tarih bunları açık net gösteriyor.
İzmir’deki cumhuriyet coşkusu da Marmaray coşkusu da bizimdir. Cumhuriyet, demokrasi bizim ortak gururumuzdur
Biz emanetçiyiz. Bugün varız yarın yokuz.
Marmaray, hızlı tren, hastaneler, 3 sene sonra şu 14 vilayetimizdeki şehir hastaneleri bittiğinde Türkiye’yi farklı konuşacaksınız
Bu hastanelere geldiklerinde ilgi alakayı, şartları gördüğünüzde diyecekler ki ‘biz nasıl bir dünyada yaşıyoruz’
Bayrak hiçbir zümrenin değil, 76 milyonundur. Cumhuriyet hiçbir siyasi partinin değil 76 milyonundur.
Bugünün ve geleceğin Türkiye’sinde de aşağılama, horlama, red olmayacak. Yeni Türkiye’de geçmişin prangaları olmayacak, paryalar olmayacak, kendisine uzaydan gelmiş gibi muamele edilen kesimler olmayacak.

TERÖRÜN ÇÖZÜMÜNDE KARŞILAŞTIĞIMIZ DİRENÇLE HİÇBİR SORUNDA KARŞILAŞMADIK

Türkiye’nin diğer kronik meseleleri gibi terör sorununun da ilelebet devam edeceğine hiçbir zaman inanmadık. Bu meselenin üzerine cesaretle gittik. Terör meselesinin üzerinde karşılaştığımız dirençle bugüne kadar hiçbir meselede karşılaşmadık. İçerde vedışarda çok farklı bir direnç sergilendiğine şahit olduk. Meselenin çözümü noktasında hiç umutsuz olmadık. Asla böyle gelmiş böyle gider anlayışına tevessül etmedik.

ŞEHİT AĞACINA BİR YILDIR KÜNYE ÇAKILMADI

Kızılcahamam’da bir şehit ağacı vardır. Türkiye her şehit verdiğinde o şehit ağacına künye çakılır. Kökü derinde bir çınarın yaprakları gibi 8 bine yakın künye bize tarihimizi hatırlatıyor. O şehit ağacına bir yıldır bir tek askerin künyesi çakılmadı
Birilerinin o ağaca yeni künyeler çaktırmak için sabırsızlandığını biliyorum. Bir yıldır yeni terör şehitleri için gözyaşı dökmüyoruz.

NİHAİ NETİCE ALINCAYA KADAR DEVAM

İçerde ve dışarda yapılan çirkin lobilere rağmen bu süreci bozan bu vebalin altında kalır. Muhalefet partilerine sesleniyorum. Gidin ve bölgede tabela partisi olarak kalmayın. Orada siyaset yapın, demokrasi mücadelesi yapın. Biz çalışıyoruz ama siyaset yapacaksınız siz de gidin çalışın. Biz elimizi bedenimizi bu sürece koyduk. Nihai neticeyi alıncaya kadar mücadeleye devam. Niyetimiz gayet açık. Şiddetin, silahın artık devreden çıkmasını, siyasetin devreye girmesini istiyoruz.

YEREL SEÇİM HAZIRLIKLARI

30 Mart 2014 yerel seçimlere doğru hazırlıklarımız artık belli bir aşamaya gelmiş bulunuyor. Sahadaki araştırmalarımızı yapıyoruz. Temayül yoklarımız 16 mevcut büyükşehir ve ilçelerinde yapıldı.
Meclis listeleri ile ilgili il genel ve belediye meclisi listeleriyle ilgili süreyi 1 ay uzattık, 1 Aralık’a kadar uzattık.
Anket çalışmaları, temayül yoklamaları yanında şehirdeki kanaat önderlerinin de görüşlerini alacağız.

TEMAYÜL YOKLAMALARININ BAZEN NE ŞEKİLDE YAPILDIĞINI BİLİRİZ

Gayemiz birilerine makam üretmek değil. Şehirlerimize hizmet. Bir çok yerde çok ciddi kurumsal milliyetçilik yapıldığını biliriz. Temayül yoklaması neticesi de belirleyici olmayacak. Temayül yoklamalarının da bazen ne şekilde olduğunu biliriz.

HER 2 KİŞİDEN BİRİ AK PARTİ DİYOR

Anketlerde AK Parti gücüne güç katarak yoluna devam ediyor. Her 2 seçmenden biri AK Parti diyor.
30 büyükşehirde il genel meclisi kalmayacak. Artık bir meclis var. Büyükşehir Belediye Meclisi..

DEMOKRASİ SOKAK HAREKETLERİYLE ZAPTURAPT ALTINA ALINMAK İSTENİYOR

Seçim sürecinde adayın ya da genel merkezin çalışması yetmiyor. Çok kritik bir seçime gidiyoruz. Sandığın horlandığı, demokrasinin tartışmaya açılmak istendiği, sokak hareketleriyle zapturapt altına alınmak istendiği bir döneme giriyoruz.
CHP’ye bir bakıyorsun Reyhanlı saldırısıyla, katil Esed’le, eli kanlı terör örgütleriyle irtibatlı. Polisimize saldırıyor, tokat atma cüretini gösterecek kadar ileri gidebiliyor. Muhalefetin Türkiye’yi çekmeye çalıştığı bu sürece karşı biz sabırla halkımızın karşısına çıkacağız.
Günü geldiğinde millet bu muhalefete hak ettiği cevabı verecek. Sahada en çok biz olacağız. Kapı kapı dolaşacağız

MUHALEFET KİRLİ YÖNTEME BAŞVURDUĞUNDA ANINDA MÜDAHALE EDECEĞİZ

Son derece uyanık ve aktif olacağız
Kazanma umudu olmayan muhalefet her türlü kirli yönteme başvururken biz anında müdahale edip iftiraları hemen çürüteceğiz, doğruları anlatacağız.