2 Nisan tarihinde yayınlanan “Yerel Seçimin Sıcaklığında” isimli yazımdan rahatsız olmuş ve bunu bir siyasi beyan olarak algılamış bir vatandaş hakkımda CİMER üzerinden şikayette bulunmuş. Kendisinden “O” diye bahsedeceğim. Biraz kaba olacak ama maalesef adını bilmiyorum. Şikayet etmeye cesareti olduğu kadar adını açıklamaya da cesareti olsaydı ben de adıyla hitap ederdim. Artık kusura bakmasın her kimse.

Sayın O, yazımı siyasi bir beyan olarak nitelemenize ilk eleştirim. Siyasi bir beyan gazete köşesinde makale şeklinde yazılmaz. Makaleler düşünsel değerlendirmelerin yapıldığı yazılardır. Siyasi beyanlar ise demeç olarak verilir.

Sayın O, makalemi iyi okumamış olmalısınız ki şikayette bulunmuşsunuz. Hatta daha önceki yazılarımı da okumamışsınız. Dahası kitabımı da okumamışsınız. Size önerim birini suçlamadan önce onu iyice anlamaya çalışmanızdır. Aksi takdirde iftira atmaktan dolayı suçlu hale gelirsiniz. Yani kazdığınız kuyuya düşersiniz.

Yazımı seçimin hemen ertesi gününe denk gelmesi nedeniyle seçimle ilişkili bir başlıkla yazdım. Malum gündem olunca okunurluk artıyor. Bunu ancak yazanlar, bir de iyi okuyucular bilir. Ama yazımda siyasi bir mesaj olmadığı gibi, hangi siyasi görüşten olduğu değil insanların ne kadar dürüst olması gerektiğinden bahsetmişim. Dürüstlük siyasi bir beyan olamaz. Eğitimci olarak yıllardır çocuklara öğretmeye çalıştığımız en önemli değerdir bu.

Sayın O, yine yazıyı dikkatle okursanız ana muhalefet partisinin yıllardır seçim sonrası yaygara yaptığı kadar seçim güvenliği ile ilgilenmediğinden, seçim sonuçları ile ilgili bilimsel değerlendirme yapmadığından bahsetmişim. Bunlar da bir beyan değildir. Bir partinin yandaşlığı hiç değildir.

Sayın O, yine yazımda siyasi liderlerin birlik ve beraberlik görüntüsünün topluma ve özellikle çocuklarımıza olumlu örnek olacağını söylemişim. Nitekim sayın cumhurbaşkanımız 19 Mayıs günü Samsun’da bunun çok güzel bir örneğini verdi. Eğer yazımı 19 Mayıs sonrası yazmış olsaydım bu durumu alkışlayan bir cümleyi mutlaka görürdünüz yazımda.

Sayın O, gelelim sizin yaptığınıza; birinin yanlış yaptığını düşünüyorsunuz ve bunu onun yüzüne söyleyemiyorsunuz. Bana bir eleştiri yazısı ile cevap verseydiniz sizi daha iyi anlayabilirdim. Bunu yapamadınız ve beni şikayet ettiniz. Üstelik adınızı gizli tutacak kadar da korkaksınız. Ben sıradan bir öğretmenim. Öğretmen olarak eğitim ile ilgili konularda yazılar yazarım. Şimdiye kadar kimseye bir kötülüğüm olmamıştır.

Sayın O, size ne yapabilirim ki adınızı gizli tuttunuz? Ben birini şikayet edecek olsam ve haklıysam şikayetimde mutlaka adımı söylerim. Ama şikayetiniz asılsız ve karalamaya dönük olduğundan sanırım söylemekten utanmış olabilirsiniz. Bu tür karalama şikayetlerini, 15 Temmuz günü ülkemizi karanlığa boğmak isteyenler yapıyordu. Bu nedenle aklımda sizinle ilgili soru işaretleri oluşmadı değil. Gerçekler mutlaka ortaya çıkar ve unutmayın ki bütün iftira ve karalamalar da cezasını mutlaka bulur.