CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdoroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) ordu mensuplarının yargılandığı davalarla ilgili yaptığı suç duyurusunu değerlendirirken, "Dönemin Genelkurmay Başkanı'na, 'git ifade ver' dediler, tutuklandı. Şimdi yatıyor cezaevinde. Bilal Erdoğan niye gitmiyor? Hukukta çifte standart olur mu?" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Bartın'a giderken Zonguldak'ın Devrek İlçesi'ndeki akaryakıt istasyonunda CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Zonguldak Belediye Başkanı CHP'li Muharrem Akdemir, Ereğli Belediye Başkanı CHP'li Halil Posbıyık ve partililer tarafından karşılandı. CHP Devrek Belediye Başkan Adayı Songül Malkoç, Kılıçdaroğlu'na dünyaca ünlü Devrek bastonu hediye etti. Kılıçdaroğlu bastonu alırken, "Bana sopa veriyorsunuz ama Başbakan korkmasın, 'yeni bir çete oluştu' demesin" dedi.

Burada çay içerken gazetecilerin sorularını cevaplandıran Kılıçdaroğlu, TSK'nın Ergenekon, Balyoz gibi davalarda yargılanan ordu mensupları hakkında delil üretildiği iddiasıyla yaptığı suç duyurusunu değerlendirdi. Bu davalarda delillerin usulsüz olduğunu, savunma hakkının kısıtlandığını defalarca dile getirdiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, başta Başbakan Erdoğan tüm hükümet yetkililerinin kendilerini 'Ergenekoncu' olarak suçladıklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Bugün gelinen noktada bizim haklı olduğumuz ortaya çıktı. Açık çek verdiğimi ifade ettim. Getirsiler bu özel yetkili mahkemeleri Türk hukuk tarihinden tümüyle silelim, kaldıralım. Yargılamaları yeniden başlatalım. Biz bu konuda açık çek veriyoruz. Çünkü adalet herkes için zorunlu bir unsurdur. Adaletin olmadığı bir dünya dünya değildir. Adaleti sağlamamız lazım. Adalet milletin ortak vicdanıdır. Suç duyurusunda bulunulsun veya bulunulmasın çok önemli değil."

'BİLAL ERDOĞAN NİYE GİTMİYOR?'

"Bu davanın avukatlığını üstlenen Recep Tayyip Erdoğan değil miydi. Şimdi 'bize kumpas kurdular, milli orduya kumpas kurdular' diyor" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Sen bu ülkeyi yönetmiyor muydun arkadaş? 11 yıldır bu ülkeyi başka bir Recep Tayyip Erdoğan mı yönetiyordu. 'Babam olsa bile gidecek mahkemede ifade verecek' diyordu. Dönemin Genelkurmay Başkanı'na, 'git ifade ver' dediler, tutuklandı. Şimdi yatıyor cezaevinde. Bilal Erdoğan niye gitmiyor? Hukukta çifte standart olur mu? Birisini farklı, birisini farklı anne doğurdu. Anneler farklı ama insan bunlar. Adalet herkes için geçerli değil mi. Benim oğlumun başına gelince adalet dursun. Onun oğlunun başına gelince başına çöreklenelim. Böyle bir anlayış olmaz."

'DEVLETİN ÇİVİSİ ÇIKMIŞ'

Hatay'da içinde mühimmat olduğu gerekçesiyle durdurulan TIR'la ilgili tartışmalara da değinen Kılıçdaroğlu, hükümetin Sureyi'nin içişlerine karıştığını, Sureyi'de El-Kaide ve El-Nusra militanlarına silah gönderdiğini, bunun yargı kararlarıyla ortaya çıktığını söyledi. Adana'da sarin gazı bile yakalandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun da yargıya intikal ettiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Yakalanan TIR, Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası alanda meşruiyetini tartışma haline getirir. Bir devlet yasa dışı yollardan bir başka ülkeninin içişine müdahale edip taraflardan birisine silah göndermez. Bu doğru değil. MİT'in operasyonel görevi yoktur. Yasasında böyle bir yetki de yoktur. Hangi gerekçeyle aranmıyor? Devletin savcısı çalışamaz hale geliyor, devletin hakimi çalışamaz hale geliyor. Devletin çivisi çıkmış. Savcı gidiyor, 'ihbar var, bu TIR'da silah var' diye. Vali jandarmaya, polise emir veriyor, 'geri çekilin' diyor. Savcı nasıl arama yapacak? Böyle bir devlet, böyle bir anlayış olabilir mi?"

BAKAN, TIR'DA SİLAH OLDUĞUNU KABUL ETTİ

İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, konuyla ilgili "Herkes işini bilecek" ifadesinin ise aslında itiraf olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "İçişleri Bakanı bir itirafta bulundu. Dolaylı olarak TIR'da silah olduğunu kabul etti. Bu ileride Türkiye'nin başına çok sorunlar açacak. Çünkü diyecekler ki; 'Sizin Bakanınız zaten itiraf etti.' 'Herkes işine baksın.' Savcının işi nedir? Savcının işi yasa dışı silah varsa bir yerde onları bulmak değil midir. Polisin görevi savcıya destek olmak değil midir. Ne zamandan beri yürütme organı, yargıya müdahale etmeye başladı ve bu da meşru görülmeye başlandı. Böyle bir kural mı var hukuk devletinde" diye konuştu.

'17 ARALIK BENİM DOĞUM TARİHİM'

Kılıçdaroğlu, Bartın girişindeki akaryakıt istasyonunda partileler tarafından karşılandı. Ardından seçim otobüsü ile şehir merkezinden geçerken halkı selamlayan Kılıçdaroğlu, Bartın Spor Salonu'nda partisinin Bartın belediye başkan adaylarının tanıtım törenine katıldı. Kılıçdaroğlu konuşmasında, kendisinin de doğum tarihi olan 17 Aralık'ta yapılan operasyonun ardından hukuk devletinin ayaklar altına alındığını, Cumhurbaşkanı'nın bile "Yargı bağımsızdır" demek zorunda kaldığını söyledi. Bu günlerin AKP, MHP, CHP günü olmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Gün Cumhuriyet günüdür" diye konuştu.

İktidar sözcülerinin "Milli orduya kumpas kurdular" itirafını yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Yeni akıllarına geldi. Biz aylardır söylüyorduk. Bir siyasal iktidar kendi ordusuna kumpas kuramaz. Kendi ordusuna kumpas kuran iktidar önce kendi halkına kumpas kurmuştur" dedi.

'BU ÜKEDE BİRDEN FAZLA HIRSIZ VAR'

17 Aralık'ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"11 yıldır ülkeyi yöneteceksiniz, bakanlar çıkacaklar çocuklarıyla beraber yolsuzluk rüşvet batağına saplanacak. Gerçekten bu ülkede bir değil, birden fazla hırsız var. Tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz koyanları asla affetmeyeceğiz. Din iman edebiyatı yapacaklar, yetimin hakkına göz koyacaklar, din iman edebiyatı yapacaklar hırsızları savunacaklar, din iman edebiyatı yapacaklar milletin gözünün içine bakarak yalan söyleyecekler."

Yolsuzluk operasyonu ile bakan çocuklarının cezaevine girdiğini, bakanların istifa ettiğini, buna karşı Başbakan Erdoğan'ın, "Bize komplo kuruldu" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vallahi de yalan, billahi de yalan. O bakanların çocuklarının yatak odasına 6-7 tane para kasasını çeteler mi koydu? Banka genel müdürünün evinde ayakkabı kutusunun içindeki 4.5 milyon doları çeteler mi koydu? Sen bu milletin aklıyla alay mı ediyorsun. Diyor ki; 'biz içimizdeki kirlileri temizledik.' Peki niye o kirlileri savunuyorsun. Neden savcının polisin elini ayağını bağlıyorsun. 'Yolsuzluk yapan babam bile olsa onu soruştururum' diyordu. Ama senin oğlun mahkeme kararıyla gelsin ifade versin diyorlar. 'Benim oğlum gelmez' diyor. Senin oğlunu ayrıcalıklı kılan nedir? Neden gitmiyor mahkemeye. Korkmuyorsan, alnı temizse her yere gider. Gider ifadesini verir. 'Alnım aktır' der. Ne o söylüyor ne babası. Siz kul hakkı yediniz, kul hakkı."

Kılıçdaroğlu, iktidarın 'devletin içinde çete var, paralel devlet var' diye tutturduğunu belirterek, "Bak bu paralel devlet konusu doğru. Bir devlet var düzgün çalışan. Bir de bir başka devlet var, kendisini yolsuzluğa gömmüş. Başında Başbakan var, altında bakanları var, onun altında çocukları var, kirli bürokratları, kirli polisleri, kirli savcıları var. Parelel devlet bu" dedi. 76 milyon vatandaşın bu ülkede vergi verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, "O paraların nereye harcandığını bir Allah'ın kulu bilmiyor. AKP’ye oy verenlere sesleniyorum. Sizlerin inancınıza, kimliğinize, oylarınıza hep saygı duydum, ama artık siz de düşünün. 'Yeter' deyin artık. Hırsıza, yolsuza izin vermeyin. Anlamadığım bir şey daha var. Yahu bu kadar parayı götürdünüz hala doymadınız mı? Yeter artık! Düşün bu milletin yakasından. Bu bakanın kolunda 70 bin dolarlık saat var. Neden o saat berber Mehmet efendiye verilmiyor. Neden bakana veriyorlar" diye konuştu.

'BU UMRE HELAL Mİ'

17 Aralık operasyonunda oğlu tutuklanan ve Ekonomi Bakanlığı görevinden istifa eden  Zafer Çağlayan'ın ailece Reza Zarrap'ın uçağı ile hep birlikte Umre'ye gitmelerine de değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ailece hep beraber Umre’ye gidiyorlar. Bu Umre helal bir Umre mi? Siyasete girdiğim gün vekil seçildim. Hemen mal bildirimini yayınladım. Beş kuruşundan utanç duyacak bir durumum yok. Alnımın teriyle kazandım ben o paraları. Fakirliği övmüyorum. Keşke herkes zengin olsa. Ama ben kul hakkı yiyerek zengin olanın karşısındayım. Alın teriyle kazanır, zengin olur, ben onun elini öperim."

Ersin ERCAN-Gürkay GÜNDOĞAN-Ayhan ACAR/ DEVREK (Zonguldak), (DHA)-