CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, TBMM'deki grup toplantısındaki sözleri nedeniyle 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın tarafından Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dava dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun 2 gün önce grup toplantısındaki 'FETÖ'nün siyasi ayağı'na ilişkin yaptığı açıklamalar hatırlatıldı. Kılıçdaroğlu'nun, FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki ithamlarına yer verilen dilekçede, şöyle denildi:
"Davalının ileri sürdüğü hususların tamamı gerçek dışıdır. Bu iddialarla ilgili olarak daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapılmış, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekâya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı gibi davalı, gerçeklerle yüzleşmek yerine inandığı yalanların konforunda yaşamayı sürdürmeyi tercih etmektedir. Ancak bu vesileyle şunu ifade etmek gerekir ki; yalanın bu kadar rahat ifade edilebilmesi, hakaret ve iftiranın bu denli olağanlaştırılması geçmişte örneklerini pek çok kez müşahede ettiğimiz bir FETÖ ahlakıdır. Bu ahlakın, ana muhalefet partisi liderinde şahsında tecessüm etmesi ülkemiz için büyük talihsizliktir. FETÖ ile mücadele edenleri haksız ithamlarla itibarsızlaştırmak hele hele FETÖ ile ilişkilendirmek bir FETÖ yöntemidir ve ancak FETÖ'nün örgütsel amaçlarına hizmet etmektedir."

'İLERİ SÜRÜLENLER İFTİRA VE KİŞİLİK HAKLARINA AĞIR SALDIRI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ başta olmak üzere tüm terör örgütleriyle mücadelenin öncüsü olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:
"Davalının, Sayın Cumhurbaşkanımızı FETÖ ile ilişkilendirmeye yönelik bu açıklamalarını, suçluluk telaşıyla yapılmış artık gizlenmesi mümkün olmayan CHP-FETÖ iş birliğini örtmeye ve dikkatleri dağıtmaya yönelik bir çaba olarak değerlendirmek gerekmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında suikast girişimine maruz kaldığı ve darbe girişiminin bir numaralı hedefi olduğu yargı kararlarıyla sabittir. Yargı kararlarıyla sabit olan bu hususun aksine Sayın Cumhurbaşkanımızı mağduru olduğu bir suçun faili yahut kendisini de hedef almış olan bir terör örgütünün suç teşkil eden eylemlerinin destekçisi gibi göstermek, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına ağır bir saldırıdır ve hiçbir şekilde himaye edilemez."

'MANEVİ TAZMİNAT MİKTARI CAYDIRICI OLMALI'

Dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaki 'vatan haini' yakıştırmasının 'hukuken himaye edilemeyecek ve eleştiri olarak kabul edilemeyecek açıklamalar' olduğu kaydedilerek, bu sözün açık bir kışkırtma ve provokasyon olduğu belirtildi. Dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Davalının dava konusu edilen açıklamalarının hiçbiri düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde değerlendirilip hukuken mazur görülemez. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında, ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yapılan başvurularda, kişilerin şeref ve itibarına eleştiri sınırlarını aşan ve hakaret içeren sözler dolayısıyla yapılan saldırılarda özel hayat hakkı korunmaya daha değer görülmüştür. Manevi tazminat talebinin yasal koşulları oluşmuştur ve hükmedilecek manevi tazminat miktarının caydırıcı olması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı da gözetilerek davalı aleyhine caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerektiği açıktır, aksi halde manevi tazminat amacına ulaşmayacaktır. Ayrıca belirtmek gerekir ki; davalının Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik uzun süredir ısrarla devam edegelen bu yakışıksız üslubu kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere daha da sertleşerek ve çirkinleşerek devam edecektir. İşte bu noktada davalının konuşmalarına hâkim olan ve bir siyasetçiye yakışmayacak düzeydeki bu çirkin üslubuna karşı caydırıcı bir tazminata hükmedilmesi gerekmektedir."