Üşür ellerimiz…. Sıcaklığını düşündüğümüz özlemlere inat üşür…!

 

Ve üşüşür ülkemizin coğrafyasına, dini bir vicdanı bir gönlü bir özerklik ve iki dillilik adının altına gizlenmiş bölücü terennümler…!

 

Ortak paydalarımızı, paylara bölüp lokmalara çevirmek isteyen insanların bugünlerde daha bir çığırtkan daha bir cıyak sesler çıkarıp gıcırdayarak, başka kapıların arkasındaki başların planlarını dinlendirmeye çalışır…!

 

Şatafatlı saraylarında, Kırmızı şaraplar eşliğinde, ne kadar kan döküleceğini düşünmeden hesapsızca, kendi menfaatleri ve idealleri için bu ülkenin bahtsız sahnesine köhneleşmiş bir oyunu daha sahnede oynamak üzere, çırpınır eller ve yükselir sesler…

 

Asırlardır, birlikteliğimize, kardeşliğimize Candaşlığımıza ve yoldaşlığımıza ve samimi duygularımıza, en kuvvetli bağımız inancımıza, saldıran bu amansız kodaman ve kocaman laflı kibir abidesi fikir yoksunu bazı adiler, adalet, özgürlük kisvesi altında, özgür iradesi ile birbirini kucaklamış, farklı alt kimliklere sahip insanları, bir millet olma tutkusundan uzağa düşüremeyecektir.

 

Ve bizler, Çanakkale’de omuz omuz’a düşmana göğüs gererek, her karışına kan ve can damlatarak bu Milleti bizler için kuran, bir ceddin torunları, asla ve asla atalarımızın yadigarı bu toprakları böldürmeyeceğiz… Bu dostluğu ve kardeşliği b/öldürmeyeceğiz…

 

Oynanan oyun gayet aşikaredir. İlk önce birbirimize yabancılaştırmak ve birbirimizden uzaklaştırmak adına oyunlar sergilediler.

 

Bu oyunlar boşa çıktı… Çıkmaya da mahkumdur… Bu şeytani yüzler ve kan üstünde yürüyen adamlar… Adem’in oğulları Habil ve Kabil’e şeytanın ettiğini bu millete edemeyecekler..

 

Kutuplar yaratmaktan nemalanan bu kutup ayıları, sağ sol dediler, alevi suni dediler, Kürt ve Türk dediler ama bu ülkenin topraklarına nüfus edemediler, edemeyecekler…

 

Çünkü bu millet, nice badirelerden kimsenin dikkate almadığı bir ipe sarılarak kurtulmuştur…

 

Bu millet düşmanın heybetli gemilerine, iman gücünün kaldırdığı 250 kg mermiyle karşı çıktığında, birdi… Onca düşmanı canla başla omuz omuza denize dökerken Çanakkale’de bu inanca sahipti…

 

Bizim kardeşliğimiz, aynı coğrafyada yaşamak, bizim kardeşliğimiz Allah’a inanmak ve Bizim Kardeşliğimiz, canı can bilip dostun canını kendi canından aziz görmektir..

 

Ey kara fikirli fiiller ve meçhul failler…

 

Biliniz ki bu cümle her zaman üç noktayla biter…

Sizin göremediğiniz noktada, sizin işte tamam dediğiniz noktada, yeniden tomurcuk verir filizler…!

 

Anlayın ey kerizler… Biz bu ülkede tek millet ve tek yüreğiz…!

 

Öleceğiz ama Bölünmeyeceğiz…!