1963 yılı Haziran ayı. Altı yıllık ilköğretmen okulunun beşinci sınıfındayım. Son sınıflar için bir mezuniyet törenine hazırlanılıyor. Beşinci sınıflar adına onlar için bir uğurlama konuşması yapılacak.

Bu görevi bana verdiler. Yazımı özene bezene hazırladım. Okul müdürü ve eğitim şefine müdürün odasında okudum. Konuşmayı beğendiler. Sıra onu yazı makinasında temize geçmeye geldi. Karbon kâğıdıyla birkaç nüsha çoğaltmak üzere dernek odasındaki yazı makinasının başına oturdum.

17 NİSANLARIN IŞIĞI

Konuşmada mezunlara seslenirken “Siz, çamurlu köy yollarına düşeceksiniz” diye bir ibare vardı. Buna iki sözcük ekledim: Cümle şöyle oldu: “Siz 17 Nisanların ışığında çamurlu köy yollarına düşeceksiniz.”

Yazılı metni odasında müdüre verirken “Efendim, şu cümleye şöyle bir ibare ekledim” diyerek o kısmı okudum.

Müdür Ahmet Oğuz Keyvan birden hiddetlendi. Elimdeki nüshaları alarak parça parça etti ve yanındaki çöp sepetine attı. Beni sert sözlerle de azarladı.

Köy Enstitülerinin Kuruluş günü olan “17 Nisan” sözcüklerinin yazıya eklenmesinden ötürü müdürün gösterdiği hiddet beni çok üzdü. Gençlik gururum ayaklar altına alınmış olarak odasından çıktım.

Törene birkaç gün kala, uğurlama konuşması yapmak üzere başka bir arkadaşı görevlendirdiler.

Arada belirtmeliyim, 1964’te mezunlar adına konuşma görevini gene bana verdiler. Aynı kararlılık ve meslek aşkıyla sunduğum metin, törene katılanların da gözlerini yaşattı. Ancak bu konuşmada “Köy Enstitüleri” veya “17 Nisan” ibareleri yoktu!

OLUMSUZ YARGI DEVAM EDİYORDU

Müdürümüz, sözün bütün anlamıyla Atatürkçü biriydi. Onun “17 Nisan” ibaresini konuşmaya eklememe neden bu kadar tepki duyduğunu hep düşünmüşümdür.

Vardığım sonuç şudur: Köy Enstitüleri, 1946’da aleyhlerine cadı kazanı kaynatılmaya başlanan tarihten beri komünist yuvaları olarak tanıtılmıştı. Kapatılma gerekçeleri de buralarda komünist öğrenci yetiştirildiği idi. Onu ağza almak sakıncalıydı. Her ne kadar, 27 Mayıs Devriminden sonra kilitli ağızlar açılmaya başlanmış ve enstitü mezunları İmece adlı aylık bir dergide enstitüleri anlatmaya başlamışlarsa da enstitüler üzerindeki leke henüz kalkmış değildi.

Müdürün bana gösterdiği tepkinin bir nedeni de Bakanlıktan korkusu olmalıdır. 1963’te hükümet CHP’nin elinde olmasına rağmen, CHP’nin de enstitülere sahip çıktığı söylenemezdi. Müdürlerin bir kulağı daima yukarılardadır.

1964’te birkaç arkadaşla okulda “Sorun” adlı bir dergi çıkarmıştık. Müdür ve eğitim şefi, dergimizi toplattılar ve bize şunu söylediler: “Bakanlığa başvurun, eğer bakan bir sakınca görmüyorsa dergi okulda dağıtmanıza izin veririz.”

Köy Enstitülerinin kuruluş günü olan 17 Nisan’da ülkemizin birçok yerinde anma programları yapılıyor. Enstitüler hakkında artık o sabit fikirler çoktan yıkıldı. 1990’larda Öğretmen Dünyası dergisi olarak çeşitli kesimlere mensup aydınlara Enstitüler hakkında ne düşündüklerini sorduk. Herkes ufak tefek eleştiriler dışında bu kurumlara artık olumlu bakıyordu. Zaman nelere kadirdi? Zaman insanların beyinlerini de genişletiyor, ezberleri bozuyordu ama yeni ezberler de ortaya çıkmıyor değildi.

12 EYLÜLCÜLERİN TUTUMU

1980 yılının 17 Nisanında Ankara’da bir tiyatro salonunda Köy Enstitüleri ile ilgili bir program düzenledik. Türkiye’de Köy Enstitüleri kitabının yazarı Fy Kırby Ankara’da yaşıyordu. Elinde Enstitülerle ilgili yüzlerce özgün fotoğraf vardı. Bunları slaytla perdeye yansıtacaktı. Bir de Enstitülerle ilgili kitap sergisi hazırlamıştık.

12 Eylül, Kenan Evren darbesine henüz beş ay vardı ancak ülke sıkıyönetim altındaydı. Programdan bir gün önce Sıkıyönetim Komutanlığından gelen bir tebliğde, programımızın yasaklandığı bildirildi. Demek ki, komutanlar hâlâ Enstitüleri sakıncalı kurumlar olarak görüyorlardı. Galiba en geç değişimler bu kurumda oluyordu.

Danışma Kurulu üyemiz olan bir profesör, iptal kararını öğrenince kararı alan askerlerle konuşacağını söyledi. Onlarla arası iyi imiş. Biz de profesörün askerleri ikna edeceğine güveniyorduk. Hayır, yanıt olumsuz geldi.

Biz de ne yaptık? Sıkıyönetimin kararını şöyle yorumladık: Enstitülerle ilgili açık oturumu yapmayarak güya karara uyduk. Fakat gelenler yayın sergisini gezdiler ve Kırby slayt gösterisini yaptı. 1981’in 17 Nisan günü Sanatsevenler Derneği ile birlikte yapmak istediğimiz program da yasaklandı. O yıl yurdun herhangi bir yerinde Enstitülerle ilgili hiçbir program yapılamadı.

Eğitimciler için model artık, Enstitülerin mimarı İsmail Hakkı Tonguç ile o zaman eğitimin başında bulunan Hasan Ali Yücel’dir. Enstitüleri kapatanlar ise lanetle anılmayı hak etmişlerdir.

Enstitüler hakkında birkaç yazı daha gelecek. (11 Nisan 2022)

zekisarihan.com